Lanetliyorum
İçimize nifak sokanları
Kalleş diyorum
Kardeşi kardeşe kırdıranları
Bizden değil diyorum
İri diyen ufakları
Lanetliyorum
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Lanetliyorum
İçimize nifak sokanları
Kalleş diyorum
Kardeşi kardeşe kırdıranları
Bizden değil diyorum
İri diyen ufakları
Lanetliyorum
Edebini takınmayanları
anlatımı mükemmel bir şiir,,tebrikler,,
seytan görsün yüzlerini...
***YÜZ BİN DEFA LANETLİYORUM YÜREĞİNE SAĞLIK TAM PUAN ****
evet katılıyorum size efendim hemde iki katını lanetliyorum tebrikler ,
Hanımefendi
Fazla söz fazla gelir. 10
Lanetliyorum
İçimize nifak sokanları
Kalleş diyorum
Kardeşi kardeşe kırdıranları
LÂNET.
Gönül penceremden sevgi çiçekleri yolluyorum.
Kabul buyurunuz lütfen.
Âlimoğlu
Dünyanın en büyük şehit mezarlığı bizim ülkemizde.
On binlerce evladımızı gömdük Çanakkale’ye kefensiz, mezar taşsız.
Hiçbirine üzülmedik, ağlamadık.
Övündük, gurur duyduk sadece onlarla.
Bir kısmı daha üniversitedeydi, eğitimlerini bıraktılar yarıda ve ölüme koştular, sınıf sınıf, fakülte fakülte...
Üniversiteler mezun veremedi o dönem, çünkü öğrencileri kalmamıştı.
Futbol takımları, sahaya çıkıp asker selamı vermedi, asker selamını siperde verdiler ve öldüler.
Maçlar 11 kişiyle oynanamadı o yıl...
Televizyon daha icad olmamıştı, ölüm haberleri gitmezdi evlere, ölmeyen geri dönerdi, dönmeyenler ölmüş demekti.
Dünyada Çanakkale kadar kanla sulanmış bir toprak parçası yoktur.
Ama o kan kurtarmıştır vatanımızı.
Vatanımızdan önce insanımızı.
Yüzyılların boyun eğmişliğine, acizliğe, suskunluğa, çaresizliğe verilmiş bir yanıttır Çanakkale.
Dökülen kan, bir milleti temizlemiş, arındırmış, yeniden millet haline sokmuştur.
Dökülen kan bu anlamda toprağa kan akıtmak değil, geride kalanlara kan vermektir.
Onların verdikleri kanla kalanlar yaşadılar.
O nedenle bu kanın kıymetini bildiler.
Şehitlerden alınan o kanla bu millet arınıp ayağa kalkmış, Kurtuluş Savaşı’nı vermiştir.
....
Çanakkale’nin üzerinden neredeyse 100, Kurtuluş Savaşı’nın üzerindense 90 yıl geçmiş.
10 milyonluk nüfus 7’ye katlanmış, 70 milyon olmuş.
Telsiz direklerinin yerini internet, televizyon hatları, demiryollarının yerini hava alanları almış.
Artık haber anında alınıyor.
Önce bir haber geçiyor altyazıyla televizyonda, “Gabar Dağı’nda teröristlerle girilen bir çatışmada....”
Sonra internette “flaş” haber olarak veriliyor.
Ertesi gün gazetelerde bir haber: “Şehitlerimiz....”
Sonra uçakla getirilen bir cenaze, camide toplanmış insanlar, haykıran insanlar, gözyaşlarını tutamayan komutanlar, ne olduğunu anlayamayan bebeler...
Acı.
Bir günlük acı.
Sonra askerimizi şehit eden teröristleri yakalama çabaları.
Büyütülen, genişleyen operasyon.
Kuşatılan dağ.
....
Tam 23 yıldır hep aynı gerçekle yaşıyoruz.
23 yılda şehit olan askerimiz 6 bini geçmiş.
6 bin şehit bizi kendimize getirememiş.
Hayat hep kaldığı yerden devam emiş.
Şehit haberleri ise hayatımıza verdiğimiz bir “acı arası” sadece.
Sorarsanız hepimiz çok üzülüyoruz.
...
Sonra Meclis kürsüsüne kadar çıkmış bir PKK’lı terörist utanmadan konuşuyor: Bu kan dursun, acılar dinsin.
Sonra o teröristin kumanda ettiği aydınlar her gün bir başka “barış” bildirisi hazırlıyor.
Sonra o teröristin partisinin belediye başkanı öldürülen terörist için ambulans gönderiyor.
Sonra o ambulansı gönderen belediye başkanı teröristin cenaze törenini düzenliyor.
Sonra o cenazede imam “şehitlerine” dua ettiriyor.
Sonra...
Sonra...
Bunları da iziliyoruz aynı televizyonlardan.
...
Sonra o teröristlerin aileleri toplanıyorlar bir kaç bin kişiyle, Türk Ordusu’nun aylardır “geçeceğiz, geçiyoruz, geçeriz” deyip de bir türlü geçemediği sınırı geçiyor, Türk Ordusu’nun “gireceğiz, giriyoruz, gireriz” deyip de giremediği Kandil Dağı’na giriyor.
Ve açıklıyor.
Evlatlarımızı vuramazsınız, biz onların canlı kalkanıyız.
...
Sonra yeni bir şehit, yeni bir cenaze, yasa gömülmüş feryat figan bir hane.
Sonra “kanları yerde kalmayacak” sözleri.
Sonra...
Sonrası yok; aslında hep aynı.
Kim öldürüyor evlatlarımızı aslında, teröristler mi biz mi!
23 yıldır evlatlarımızın kanı hep akıyor da durduramıyorsak...
Ve sonra evlatlarımızın kanının nafakasını vermek için bir de televizyondan açık artırma bir bağış kampanyası düzenliyorsak...
Sonra da biz ne büyük milletiz, nasıl da birlik olduk diye böbürleniyorsak...
Cenazeler hep mahallemize geliyor da, bir gün olsun bunca alie toplanıp, çocuklarımızın vurulduğu dağa çıkıp, gelin bizi de vurun diyecek cesareti bulamıyorsak...
Hep ağlıyorsak ama ağlamanın aslında susmak demek olduğunu itiraf edemiyorsak...
Her gün şehit cenazesi kaldırmanın, bu cenazeleri kaldıranlara ne büyük bir onursuzluk yüklediğini, omzumuzda taşıdığımızın şehitlerimizin tabutu değil de bu onursuzluk olduğunu, o nedenle tabutun bu kadar ağır olduğunu duymuyorsak...
Şehitlerimizin akan kanı, bu vatanı da, onları da temizler ama biz geride kalanları, biz geride izleyenleri, biz geride susanları, biz geride bir şey yapamayanları sadece kirletir...
Çanakkale’de akan kanla arınan bir millet, şimdi Güneydoğu’da akan kanla kirleniyor...
Kirleniyoruz...
Kirleniyoruz...
Kirleniyoruz...
“Beşeri alçaklıklar karşısında feryatları
kanlar değil şuurlar koparır.
Kan konuşmaz...'
tebriklerimle selam ve dualarımı yolluyorum.inciler daim olsun.
Kim lanetlemiyor ki...
Az söz çok anlam...
Tebrikler
Sevgimle
tercüman olmuşsunuz bizlere
tebrikler
saygılar
Değerli üstadem şiirdeki duygularına katılmamak
mümkün değil yalnız Edepsizler hakkettikleri dille cevap isterlerse edep takınmak falan kalmıyor...
İslamda dahi kısasa kısas vardır o söverken ben susacağım demek edepse bu olmaz..
Suskunluğumuz edebimizden olduğunda dilsiz sanıyorlar...Gereken neyse her kese anladığı
dille cevap vermek en doğru olanıdır...
Selam ve dualarımla..yunus karaçöp
Bu şiir ile ilgili 34 tane yorum bulunmakta