Lâmekân ilinde bi nişan iken
Zuhur etti beni bir kân içinde
Üçyüz altmış altı nehirden gelen
Özüm katre etti umman içinde
Bir zaman ummanda cansız yatırdı
Can ceset verip el ayağım bitirdi,
Nokta olup kalbim içre oturdu
Rızkımı bitirdi ol kan içinde
Tekmil vücut içre saldı cihane
Nefsi verdi iki babdan âyene
Gözünde nur oldu baktım cihâne
Bencileyin yüz bin ver han içinde
Bir zaman maderden şir emdim kandım
Tez vakit andan dahi usandım
Diş bitirip abi nana dayandım
Vücudum beslerdim devran içinde
On beşine yetip buldum kemalim
Nefse uyup isyan bahrına daldım
Vesveseyle bile otuz’a geldim
Hemen gezer idim güman içinde
Çok ilim okudum aklım yetmedi
Cahd eyledim kimse elim tutmadı
Çok âmel kazandım fayda etmedi
Hor zelil gezerdim zindan içinde
Mani ilmi ledünden dersimi aldım
Okuyup fehm ettim sırrını bildim
Hakikat şehrini arz edip geldim
Kâmile yetiştim irfan içinde
İbtida nefsimden okuttu beni
Nunkundan diriltti bu ölmüş teni
Merhamet eyledi ol gönlü gani
Katre olup gezdim umman içinde
Rabbimi öğrendim cümlenin canı
Küfür deryasında buldum imânı
Derde düştüm çok ara’dım dermanı
Tabibe eriştim bir an içinde
Derdimin dermanı yine dert oldu
Şahı merdan zübanımda vird oldu
İkrarımız birdir ceset dört oldu
Mansur gibi gezdim meydan içinde
Adalet sultanı yek nazar kıldı
Üç yüz altmış altı burcumu aldı
Aduları sürdü kendisi kaldı,
Vücudum taht oldu sultan içinde
Gönlümün evinde kalmadı kara
Aşkı muhabbetle geldim didare
Dilimi eyledim sed hazer pare
Evsafın okunur kur’an içinde
Bülbül oldum gülü vasf eder dilim
Mahluk fark eylemez halim ehvalin
Gülşen bahçesine uğradı yolun
Bağı cennet huri gılman içinde
Bir köşede Hak kelâmın söylerler
Bir köşede raksı sema ederler
Muhabbet rahine doğru giderler
Lehmeke lehmi olmuş bir can içinde
Muhabbet bağında bir kubbe gördüm
Adem sıfatında aslını sordum
Aslı kainattır zatını bildim
Aleme can olan cihan içinde
Muhammet’tir tacı şemsiyle kamer
Ali’yul Murtaza belinde kemer
İki kulağında şebberi şübber
Hasanla Hüseyin iznan içinde
Bir gözünde Zeynel Aba nur olmuş
Bir gözünde İmam Bakır sır olmuş
Bir yüzünde İmam Cafer durr olmuş
Bir gözünde Kazım nuran içinde
Burnundan ağzından Rıza dem vurdu
Bir elinden Taki cihanı kurdu
Bir elinde Naki divane vardı
Cennet kapısında rızvan içinde
Hasan Aleskari’ kuvvet ayağı
Muhammet mehdidir kudret ayağı
Kubbeden zuhurdur cennetin bağı
Bir fidan bitip tir cinan içinde
Fidan kemalini buldu cennette
Sivi ahmer oldu sırrı vahdette
Arz eyliyen okur ilmi hikmette
Arz etmiyen kaldı güman içinde
On iki imamdan zuhura gelen
Çarde’yi masumu paki hak bilen
Yolunda ser verip bendesi olan
Sultan olur iki cihan içinde
Gülşen bahçesinde gezdim bir zaman
Gördüm ki kurulmuş bir ulu divan
Muhammet Mustafa ol şiri Yezdan
Mürşidi Kâmil var meydan içinde
Hakikat babında danışık olup
Muhammet’le Ali lisana gelip
Bahaneden bir nokta da yanılıp
Mürşid dare dikti meydan içinde
Ol zaman havadan bir top nur indi
Mürşidi kâmilin dizine kondu
Minnetçi olup bile dare durdu
Nur nura karıştı nuran içinde
Minnet kabul olup dardan indiler
Ağızların temannaya sundular,
Yerli yerine gediğine kondular,
Tercüman dilerler erkân içinde
Cebrail emroldu gülşen bağına
Tercüman getir ki niyaz dağıla
Himmetleşip girdi yolun sağına
Kendi özün buldu cinan içinde
Gülşan bahçesinde bir fidan gördü
Arasında sivi ahmeri buldu
Desturu şah deyip eline aldı,
Sağ elinde geldi bir an içinde
Cebrail öz hizmetine yer aldı,
Sivi ahmeri ol Resule sundu
Himmeti dileyip çar pare kıldı
Dört zat olup geldi zaman içinde
Fatimetüzzehra’dır Ali’nin yari
Beline kuşandı hem Zülfikarı
Düldül ata binip kırdı küffarı
Kamber önü sıra meydan içinde
Her pare içinde üçer nokta var
On iki noktadır birbirine yar
Yüzüne müştaktır şemsiyle kamer
Daim gelir gider cihan içinde
Bunlardır âlemin nizamın veren
Kaadili kudrete asılıp duran
Ezel yerin göğün binasın kuran
Âdemi var eden isyan içinde
Âdemin tevbesin kabul eyliyen
Âdemde mevcut bilmeyip söyliyen
Halkı yetmiş iki millet eyliyen
Cümlesi vird eder züban içinde
Yüzyirmi dört bin nebiler nuru
Evliyanın kavli sırrı ikrarı
Her taraftan gösteren nuru envarı
Sıfatı âdemde her can içinde
Mahluk ile her bir dilden söyliyen
Güruhu Naciden karar eyliyen
Hakikat bahrına dalıp boylıyan
Muhabbet bağında gülşan içinde
Noksanî’nin cesedinde can olan
Gönüller tahtında hem sultan olan
Eşidip gösteren hem dilde gelen
Evsafın okurum fur’kan içinde
Kayıt Tarihi : 27.5.2016 15:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!