“Radyoda dilini çözemediğim bir şarkı çalınmakta, ben ise yine o öksüz gecelerden birine karışıyorum. Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur var. Yağmur, sensizliği daha bir yoğuruyor sanki yüreğimde. Bir kaç kadeh içtikten sonra hele de! ”
Herkes veda etmekte birbirine, sokaklar kadar boş kalmakta artık sevdalar. Her geçen gün “Hoş geldin! ” demeyi unutur olduk birbirimize. Aşk şekil değiştirir mi bilmiyorum ama kime sorsam, hiç bilip görmediği, şahit olmadığı eski aşklardan dem vurmaktalar.
“Ah o eski aşklar yok mu? ”
Seni de, beni de bu hale getirendir aşk. Faili bellidir yüreğimin katilinin. Mutluluklarımızı gözlerimizden ve gülüşlerimizden ayırıp insafsızca, hiç sevmemişiz gibi o gülüşleri, sırtımızı dönüp gider olduk.
Düpedüz vefasız olduk!
Hep yalanın beni çok acıttığını söyler dururdum uzun zamandır ama vefasızlık daha bir derin yaralıyormuş insanı. Güneşten tutun, bulut, deniz, yağmur ve küçük bir çocuğun yüzündeki rol yapmayan tebessüme kadar, her şey sevileni hatırlatırken, o yaranın sızısı şiddetini artırarak sürüp gidiyor pençelerini yürekten gözlere kadar.
Yalın bir tebessüme gönül veriyorsanız benim gibi, en olmaz acılara da hazır olmaya öğreniyorsunuz zamanla. “Nasırlaşıyor mu zamanla yürek? ” diye soranınız olacaktır. Benimkine bir şey olmadı henüz. Kendimce, sevmeyi becerebildiğimi düşünüyorum ama sadece yaramın iyileşmesi zaman alıyor.
Sevgiyi, acıyla özdeş tutan insanlar haline geldik biraz. Kırılacağız diye, yarışa girip önceden kırar olduk. Nice başlangıçları, nice vedaların ucuna iliştirip, tükettik anıları, sevmeleri.
Ben en çok, en sevdiğim gülüşlerin solmasına, benden uzak kalmasına, dudaklarımdan tebessümlerimin çalınmasına üzüldüm.
“Önce gülüşünü sevdim sevgilim, sonra da seni! ”
Sevmeleri yüreğimizde tutacak kadar cesur olabilmeyi dilerdim, tek bir dilek hakkı verseydi lamba cini ya da bilmediğim diyardan misafir gelen bir peri.
Anlamadığım diğer bir husus da, onca verilen emekten ve keyifle paylaşılan zamandan sonra, korkmak, kaçmak ve sevgiliyi, sevgiyi taşımamak adına sudan bahaneler uydurmak. Gözümün üzerindeki kaşımı bile suçlamam gerektiğini düşünüyorum bu gibi durumlarda.
Gülüşüme ömür verilen zamanları özlüyorum.
Birine “Sana gülmek çok yakışıyor. Hep böyle kal, gülümse, ömrümü aydınlatmaya sakın ara verme! ” dedikten sonra, neden bütün iyi dilekleri ve beklentileri söküp alır ki insan?
Neden kendini sevilmekten men eder ki?
Sevmeyi beceremediğinden midir bu, yoksa başka türden bahanesi olmayan bir korkaklık mıdır?
Herkesin cevabını bilip de, kendine bile söylemeye cesaret edemediği bir soruydu. Kabul ediyor ve çekiliyorum kenara.
Lamba cinim, bir ara uğra istersen bu taraflara. En sevdiğim gülüş lazım en çabuk tarafından!
Funda KocaevliKayıt Tarihi : 29.12.2014 00:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)