Lal Olmuş Aşkın Bakışları

Fatma Avcı 2
226

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Lal Olmuş Aşkın Bakışları

Kaybetmek hayatımızın bir bölümüydü, birde yaşananların ruhumuza attığı derin çentikler. Her birinde başka anı, başka umut ya da hayal kırıklıklarının bıraktığı izler. Onarmaya çalışıyorduk açılan derin izleri sözcüklerimizle. Farkında değildik, belki de birbirimizin acısını paylaşıyorduk. Ya da acılarımızı acıyla örtüyorduk. Çivi çiviyi söker misali.

Aynada kutsanan aşkın namelerine bıraksak ta kendimizi, sonunda ağlaşan dervişlerin dergâhında oturur bulurduk kendimizi. Okunan şiirlerin harflerinde damla damla erir, name name buhar olup yükselirdik. Mızrabın tele her dokunuşunda yitik zamanların namelerini dillendirirdik. Avutucusu olmayan yüreklerimizin gözlerinden süzülen yaşların selinde boğulurduk.

Çığlıklarımızın ulaştığı isyan perdeleri sonunda aşka aldığımız biletler avuç içlerimizi kanatırken biz hala gelecek olan mutluluk treninin kompartımanlarında sevişmeyi hayal ettik. Umut güneşlerine astığımız bakışlarımızdan hüzün yağmurları dökülürdü ve biz o yağmurlardan ıslanarak çıkardık. Bekleyişin kanlı matemlerinde iç burukluklarının isyanını gömerdik. Düş rengi kızıllıklarda boğulmamak için bir nefes olsun diye hayal penceresini aralardık. İçeri dolan esinti yürek yangınını harlasın diye.

Yorgun bedenlerimiz yalnızlık çölüne düştükten sonra karanlık gölgeler arasında özlemlerimizi kovalamaya başladık. Karşımızdakini acıtmak için en acımasız sözcükleri kullandığımız şiirler aslında kabuk bağlamış olan kendi yaramızı kanatmaktaydı. Aslında yaramızı kanatan, kaybedilmiş zamanların ardında kalan puslu duruş, sessiz sözcükler, yaşanmamış anlardı. Umarsız yüreğimizi harekete geçiren kör bakışların deliciliği olurdu.

Yalnızlıklarımızı sakladığımız kimsesizlik zamanlarımızda çaresiz sevgilerin bekçiliğini yaptık. Oysa biz sevginin sadık bekçileriydik, kovulduğu kapının önünden gitmeyen.

Ne doyana kadar sevebildik, ne de hıçkırıklardan boğulana kadar ağlayabildik. Yaşanan her şey beklentimizin aksine tepe taklak oldu. Sevgi kilitlenmelerinin karmaşasında birbirimizin acısını sökeceğiz derken karmakarışık olduk. Kavurucu temmuz sıcaklarında yaşanan ayazlarda donarken.

Sonu yarın olan gecelerde ellerimizle söndürdük karanlığı aydınlatan ateşi. Savurduk tüm külleri vuslatı olmayan ayrılıklara. Açılan yürek kapılarından dökülen sırlar birbirine karıştı. Sahi; hangimiz hangimizin hayat dilimindeki akrep ile yelkovan arasına takılı kalmıştık? Ben mi seni yaşamıştım yoksa sen mi yaşantına beni katmıştın?

Lal olmuş aşkın bakışları ardına sakladığımız benliğimiz susma hakkını kullanırken. Titreyen dudaklardan sözcükler dökülmeye korkar ve göz bebeklerimizin nefesiyle aşkın mahkûmiyetini anlatırdık. Ömrümüzü verdiğimiz bakışın sonsuz adanmışlığında şımartırcasına verilen sevginin hareli bakışlarını saklardık. Soğumuş yürekler, buz tutmuş göz diplerimiz biraz ısınsın diye şiirlerin sıcaklığında ısınırdık. Daha çok sevelim diye.

Oysa uçurumun dibinde geceye kilitlenen gözlerimizle damaklarımızı kurutana kadar yutkunup, kendi sesimizin titremelerini saklardık. Kendi kendimize ‘’canına can değmesin, acılar uzak dursun’’ dualarını mırıldanarak hala yüreğimizde olanı korumaya çalışırdık.

Bir şarkının tınısında ‘’sen benimdin’’ derken aslında olmayan bir beni sevdiğimizin farkına vardık.

16.07.2013
Fatma Avcı

Fatma Avcı 2
Kayıt Tarihi : 19.7.2013 21:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    t e b r i k l e r i m l e

    Cevap Yaz
  • Uğur Akkaş
    Uğur Akkaş

    Her satırında binlerce anlam yüklü çok güzel bir çalışma tebrikler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Fatma Avcı 2