Öyle sevme beni zalimce, buna layık değilim
Ya yok say kibrine sitem dizeyim
Ya öyle bakma yalnızlığa matem düzeyim
Beni benim kararlarıma bırakma, ben o bildiğin insan değilim
Okunmayan bültenlerin heyecanı var üzerimde
Tevhide koşarken ben, La! demenin tadına vardım
İmtihan diye karşıma çıkan ne varsa devire devire
Yanlışlarımı doğrulara kurban ettim
Çarşaf gibi denizlere hayranım ama dalgalardan başkasını bilmem
Sakın mutsuzluğu da paylaşmaktan bahsetme
Payıma düşeni bilirim
Eksik kelimelerle gömüldüm toprağa, filizlenirim
Görklü bir tahtın hemen karşısında mütevazı yer minderindeyim
Gözlerinden görüyorum, ne yazık en derindeyim
Ben senin bildiğin adam değilim
Senin hayalinle uyur, sabah severim, seher severim
Akşam yalnızlığımı kimse alamaz elimden
Birlikte yapamadığım şeyleri
Yalnız yapmanın asude kıldığı adamım ben
Kanaat etmek denilen bir sihir var içimde
Yılkı atları gibi güçlü ve özgür
Heybemdeki delikten dökülen sırlı yokluk
Kendilerinden beklenmeyen ama estetik şeyler yapan
Taklacı güvercinler gibi kelimeler
Bir isyanı parmakla gösterir bazen
Bir istifa mektubunu destana rücu ettiren
Bir veda konuşmasını hançer gibi saplayan böğrüne
İlanihaye vazgeçmeyle biten, hoşlanmazsın
Güzel şeyler duyacağın adam değilim ben
Gözlerinin kahverengiliğine kapılmadan konuştuğum her kelam
Bir telafi telaşı taşıyor, majör buhranların esiri değilim
Yıkık gönüller koleksiyonundan imtina ediyorum
Şimdi benim yolum öte yana
Bakışların bırak kalbimde atsın
Güzelliğinin acı kısmını bırak bana
Denk olan seninle olmanın hazzını tatsın
Gökhan Arslantürk
Kayıt Tarihi : 24.6.2022 23:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.