Oturmuşuz güneşsiz bir göğün altın da...
Üstümüz külden bulut
Önümüz lacivert deniz
Bir nem var
Bir nem kaldı...
..
Yüce dağların bıçkın ayazıydım
Düzlüğe indirdin, yel oldum
Karlı yaylaların yaban çiçeğiydim
Kopardın yaprağımı, tomurcuk kaldım
Sonsuz göğün özgür kuşuydum
..
Düştü hüznün en son damlası,
Lacivert mavi dalgalara.
Gün, cumartesi
Mevsim, son yaz’ın
Devrildi koca çınarım
Ve takvim diyor ki…!
Bugün üç kasım…..
..
Kırmızı, mavi, yeşil, beyaz.
Hepsi birrbirinden harika.
Renkler dünyasına gelmişler.
Gökkuşağına binmişler.
Gezmişler dolaşmışlar.
Pembeyle tanışmışlar.
..
gece yine koyu lacivert
almış atkısını omzuna
yangınlar misali gönlüm var iken
neme gerek gece benim
diller suskun kalpler bi-sükûn
yar uzakta mesken meskûn
titreyen bir öpücük değen alnımda
..
Gökkuşağının renklerine
Sarı, Lacivert, Kırmızı, Mavi,
Mor, Turuncu, Yeşil, dediler.
Yedi saydılar.
Nereden bilsinler
Sekiz olduğunu
..
“Kitapların Işığından Edindiğimiz Varlığın Manasını Ebediyete Taşıyan Duyarlılıklarız Biz! .”
“ÜÇ KIZ KARDEŞ” Adlı Kitaptan Cümle Derlemem:
BİRİNCİ PERDE
/ Güzel, güneşli bir gün, öğle vakti! . / Üzerinde kız lisesi öğretmenlerinin giydiği lacivert bir takım var; kimi zaman dolaşarak, kimi zaman durarak öğrenci defterlerini düzeltir! . / Sandalyede otururken kitap okumaktadır! . Beyazlara bürünmüş / ayakta durmaktadır; düşüncelidir! . / Bugün sabah gözlerimi açtığımda / ruhum sevinçle doldu ve gönlüm doğup büyüdüğüm yere gitti! . / Yalnız bir hayalim var ki durmadan büyüyor! ... / Hava ne kadar da güzel bugün! . Nedense içimde bir coşku var! . / Güzel düşüncelerle o kadar heyecanlandım ki! . / Bugün üzerinde bir güzellik var! . / Harika görünüyor! . / Kendimi dünden daha genç hissediyorum! ... /
..
Lacivert gece yokuşunda
Büklüm büklüm dakikalar
Geçip gider ömrümden
Hasbelkader söz vermiş
Mutluluk borcunu gözlerin
Hüzün yapışır vicdanıma
Sorarım bir adres
..
Karanlığı gecenin, hüzünleri gömüyor,
Ay ışığı denizin mavisinde yüzüyor,
Bahçemizde ağustos çiçekleri kokuyor,
Yüreğimi neşeli, sarhoş günler okşuyor...
Deniz kadar lacivert, sana olan bu sevdam,
Bir ferahlık tenimde, dolaşıyor ellerin.
..
Lacivert bir yangının izleri kaldı,
Ertelenen kavuşmaların gecelerinde.
Hayalini bile sarmalamış kıvılcımlar,
Düşlerimde ise azgın alev sesleri.
Yangın yeri gibi olmuş şimdi yüreğim.
Duvarlarımda gözlerin yanıyor.
Sevda dolu rüyalar çoktan yıkılmış,
..
Sustuk yalnız bir gece
Gökyüzünden indirip mutluluk şarkılarını
Gizlerdik toprağa gözyaşlarımızı
lacivert akşamları arkamızda bırakarak
Bir şarkı söylerdik
yorgun bir gece dizlerinde uyurken
..
komşum kapıda bozuk çalıyor
vakit kuşluk vaktinden haber veriyor
bir yar vardı, şikayet ediyor
sazıma lacivert renk doluyor
kalemden kırık kelimeler düşüyor
fırçamdan siyah damlıyor
bu aralar havada bana bozuk çalıyor
..
Belki de biraz daha uzakta bir yeri hedefledikleri için uçmaya devam eden ördeklerin cılız sesleri geliyordu yukarıdan sadece. Az ilerideki gölete konmuş olanlar, serin sularda dinlendirdikleri yorgun bedenlerini hareketsiz bırakmış, ufak göletin kıpırtısız sularının üzerinde topluca duruyorlardı hiç ses çıkarmadan. Yer yer göletin ortasında bile görülebilen sazlıklar, kendi garip çiçeklerinin ağırlığı altında bulabildikleri en ufak rüzgarı bile fırsata çeviriyor ve yavaşlatılmış gibi görünen salınımlarla, yarattığı renklerin uyumu ve ihtişamını sonlandırmakta nazlanan gün batımına eşlik ediyorlardı.
Oturdukları yerden, sırtlarını dayadıkları ağacın çok uzun zaman önce köklerini saldığı, belli belirsiz yükselen, önlerindeki tüm manzarayı görmelerine imkan veren tepeden, sazlıkların gölgelerinin vurduğu yerlerde lacivert karaltıların gezinmesine izin veren göletin pembe sularını görüyorlardı. Göz alabildiğine uzanan sazlıkların o çok hafif rüzgarda salınışlarının, sakince silkelenen devasa bir kilime benzettiği uçsuz bucaksız ovada, sessizlik artık en kuvvetli zamanını yaşayan ve canlı-cansız her türlü varlığa kendi gücünü tartışmasız kabul ettirmiş uzun bir mevsimmişçesine hüküm sürüyordu.
Saçlarının arasındaki elini hareket ettirmeye çekinerek, yalnızca parmaklarını saçın buklelerinin arasında kaydırarak ve parmaklarla buklelerin yerlerini değiştirerek okşuyordu çocuk kızın saçlarını.
..
Gökyüzünden silip
Karanlıkları
Seninle yürüdük aydınlık
Sabahlara
Lacivert bir gece
Yıldızlar altında söyleşip
..
Son buluşmamız olsun bu,
Küfürler savurarak ayrılığa kaldırdığımız son kadeh,
Birbiri ardına yaktığımız son sigaramız,
Kadere son kahredişimiz,
Ve son olsun Lacivert geceyi, efkara boyamamız,
Birlikte dinlediğimiz son şarkı,
Ve, bitti diyelim yüzyılın efsane aşkı...
..
Batan günün kızıllığında,
Sana olan sevgimi anımsadım.
Karaltı halindeki martının kanadıyla
Sızlayan kalbimin gözyaşlarını kuruladım.
Ufukları çizen lacivert dağlarda,
Flu renkli özlem çiçeklerini kokladım.
Grileşen dünyanın telaş zamanında,
..
aynalardan bakar
bir gözünde lacivert hüzün
diğerinde tabiat kokar
benim içim kırmızı
düşlerimde kaçak firari
hangi meçhul sevdaya
sorsam bulur dengini
..
Toplamaya geldim; lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı! .......
Toplamaya geldim...
Ve göz yaşlarım gibi onları biriktirip avuçlarımda;
Koklamaya geldim! ..
Geldim... Geldim işte;
Lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı toplamaya geldim...
..
Uyandım aynaya baktım bu sabah senı gördüm
Sonra buğulandı ellerim usulca..utandı, gözlerın geldi oturdular tam ortasına avuçlarımın
Lacıvert bır bulut geldı ardından lodosla bırlıkte
Çıplak bır Deniz kokusu bulandırdı üstümüze
Çakıl çakıl oldu sonra gözlerin avuçlarımı kestı, ellerim lal oldu
Köpük koktu yosun koktu sen'li hayallerim
Artık benı benden aldı, bır koca dünya oldu
..
Yine kurtulabilsem zamanın dişlerinden,
Ölülerle konuşmak yeniden doğru olsa,
Yapışkan yapbozlara hiç elimi sürmesem.
İçimde yağmurların sırılsıklam sevinci,
Fırtınayla çoğalıp sokaklaşsa özgürlük,
Son deniz kapısını yarına açabilsem.
..