Bir uzaylı ile sahilde,
karşılaşmak varmış kaderde.
Yıldızlarla dalgalar şarkı söyledi,
lacivert gecede, Knidos sahilinde.
Hiç bu kadar korkmamıştı
Terinos ömründe.
..
Fırtınaya tutulan gemilerdik denizde,
Sevdalarımız boyuydu dalgalar.
Sığınacak limanlar bulamadık,
Sığ sular aradık kendimize.
Bir kırmızı martı geçti üstümüzden,
Savrulan bulutlarda yitip gitti.
..
Adam oturup gecenin bir yerinde,
Lacivert bir öykü düşünmüş,
Duygularının koyuluğunda kaybolmuş,
Yüreği üşümüş..
Kadın yıldızları koparmış geceden,
Gecenin kanı damlamış,
..
Sonsuzluğa düşler, kızıla döner her akşam
Sensiz mor bir hüzün adım atar sessizce
Ve sırtına hasretleri yüklenmiş bir lacivert kara
Bütün gece
Tam karşıda oturur inadına inadına
Yıldızlardan çeşni savrulup siyaha
..
Bir masaldın
Kaf dağının ardında
Zümrüdü Ankaydın
Lacivert gecelerde
Sığındığım ayışığıydın
En parlak yıldızıydın
Gökyüzünün
..
anlamsız ve ruhsuzdu sevişmek
beterdi havadaki duman...
dar bir odada dumana verdim ömrümü
umursamadan çekerken sigaramın ucundan...
lal oldu bakışlarım ve açıldı dilim
hanedan soyundan bir masal fâş eyledim
anam sultan oldu, babam padişah
..
Gece ayazlarda saklamış lacivert yağmurları
Yağmurlar ayazlara bırakmış gözyaşlarını
Gözler ki saklanmış gecenin gölgesiz düşlerinde
Düşler gecenin ayazlarında
Gözlerden uzağa
Fırtına yalnızlığına yollamış beyaz damlaları
Damlalar ki dağlardan ferman yollamış
..
Mesela bir akşam üstü düşün;
Hani yerde Anadolu kavağının tepesi olsun. Çarşaf gibi denize kanını akıtsın güneş. Karadeniz e açılan o kapıdan içeri gelin gibi nazlı bir gemi girsin. Hava dolsun ciğerlerimizin içine. Ellerini tutayım utangaç. Utandığımı avuçlarına avuçlarım söylesin ter alfabesiyle. Sen usulca koy başını omzuma, ben bir zahmet öleyim sevinçten. Sonra ilk orada söyleyeyim sana sevginin ne anlama geldiğini. Sımsıcak doğa sarsın hücre köklerimizi.
Mesela bir sabah düşün,
Yerde Emirgan sahilinde bir bank olsun. Hani o sakin emirgan sabahlarından biri. İnsanlar daha akın etmemiş. Deniz mavi değil lacivert. Sabah fırından aldığımız o sıcacık ekmeği birbirimizin parmak uçlarına üfleyerek katıksız yemişiz. Sonra sen bankın ucuna oturmuşsun ben uzanmışım dizini yastık yaparak. Hayal kurmuşuz midemize yapışan hamurun ağrısında. Güzel şeyler konuşmuşuz. Sonra öpecek olmuşum seni, sen kaçırmışsın yüzünü menzilimden.
..
Yeşiller her yere serilmişler,
Maviler, üzerlerinde koruyorlar onları.
Kırmızıkar, sarılar, turuncular, pembeler,
Hepsi yerde bitmişler.
..
Umutsuz, sonu gelmez;
Yalan sevdalardan usandım.
Her güzel söze nedense inanıp,
Sabır ipiyle yeniden bağlandım.
Lacivert gecenin ardından,
Ayaza çalmış sanki yüreğim.
..
bir ses duysam gece yarısı
kör dumanlı dağlarından çırılçıplak
uzak... çok uzak bir ses...
yırtsa lacivert geceyi çılgınca
düşse mercan mercan yıldızların içinden
kararsa her yer sönse ışıklar
ve ben gözlerimi yumsam
..
Sazlar çalıyor,şarkılar söyleniyor.
Bir hüzzamdan,bir nihaventten,
'Avuçlarımda halâ sıcaklığın var.
Lacivert gecede parlıyan yıldızlar,
Ayın ışıklarıyla yıkanan deniz,
Ah! sevda şarkıları,
Gönülleri titretiyor,
..
Klonlanmış yaşamların
Koyu lacivert sığlıklarına
Terkedip tüm beyazları
Köpüren dalgalara inat
Çığlık çığlığa şarkı söyleyen
Martların ayak izleri
Silinsede
..
Bakışlarındaki
O derinlik
O huzur olmasaydı
Asla sabaha dönmeyecekti
O lacivert geceler.
Ve,
Bir karış sensizlikte
..
Mazgalda Bir Katre
Mazgaldan yuvarlanan cam bilye sesinin çığlıklarıyla duvarlara vuruyorum. Kirlenmiş ruhlar arındırılırken kokulu sabunlarla, etrafımı hüzün sarıyor kızıl akşamlardan kalma yalnızlıklarda... Gözlerim sabit ve durgun, yüzümde buzdan heykel gülümsemesi, kirpiklerimdeki isyankâr edayla etrafı seyrediyorum. Karanlığın sarıp sarmaladığı dehlizde…
Yağmurların getirdiği hırçın ve delişmen suların arasında, sorumsuz ve uçarı, oradan oraya sürükleniyorum. Yüreğim bedenime sığmıyor. Kalp atışlarımdan hüzzam makamının namelerini duyuyorum. Yorgunluğumun gölgesinde dinlemeye çalışıyorum. Her yanım hüzün, her yanım yalnızlık. Her tarafım dipsiz kuyularla çevrili. Karanlığa doğru kürek çekiyorum, buselerle büyüyüp çoğaldığım sayfalarda…
Bana güneşin parlaklığından öte, bir ışık huzmesi yeter. Gözlerimizden bakan bakışları değil, yüreğimizin kızıllığında raks eden ruhlarımızı görmeye. İçsel bataklığımdan kurtulmak için duygu girdabında çabalarken daha da derinlere batıyorum. Lacivert gecelerde, sonu belli olmayan rüyalarda kan ter içinde uyanıyorum. Arıtılmış ruhlardan arta kalan sabun köpükleri içinde.
..
Hayallerimi yazdım yazdım mektuplara
Umutlarım akıyor en lacivert mürekkebimde
Aşkımı akıtmışım satırlara sen..... diye
Alacalı Beyaz içinde kağıt hamuruna harfler karışıyorken
Sen kağıt hamuru ben mürekkeptim o an......
Sanki yağmurun damla damla cama vurması gibi....
Özlemlerim içimde
..
Ey gece, bu lacivert yorganı nicedir tanırım ben,
Çocukken üstünde uyuduğum toprak damdan beri örtersin bu yorganı üstüme,
Yıldız dikişli, ay nakışlı bir çocukluğun masum manzarası saklanır bu yorganda...
El değmemiş düşlerin nehri akardı sen üstümü örttüğünde...
O zamandan beri tanırım seni,
Ben o zamanlar öğrenmişim içimle konuşmayı
Ve o zamanlar dokumaya başlamışım meğer bu kederli şairlik kumaşını...
..
Lacivert gecelerin,rüzgarı
Sarar bedenimi
Aşkın çığlığı yankılanır,
Göğüs kafesimde
Yıldızlar kayar,
Ayın şavkın'dan
Gece çöker,
..
Bir lacivert bulut geldi
Dün yine
Yükü ağır bir bulut
Ha yağdı ha yağacak
Arkadaş arıyormuş kendine
Gökte yan gelmiş yatarken
Sıkılmış yalnızlıktan
..
Sevdam beni ellere verdi
Tenimde yabancı eller
Tanıdık değildi
Sen değildin
Kimindi bu eller?
Dokundular sardılar seviştiler
Sevdam mıydı ben miydim aldatan?
..