Dünyayı küçücük bir odadan gözlüyorum;
Odam, 'iğneli fıçı'...
Keder, neş'e, sevgi, kin...Hepsini özlüyorum;
Duygular, 'arap saçı'...
Beynimde helezôni vehimler kuruyorum,
Oysa, düz çizgiler çok...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Dünya'ya geniş bir yelpazeden bakış ve satırlara dökülenler harikulade.Kutluyorum değerli büyüğüm.Saygılarımla
Ölümden medet ummayın. Siz ki o gönül gözünüzle, şu keşmekeşliklerle dolu bu dünyada, neler neeleer başarmış bir savaşcısınız.Hoş görünüzle yaşam dediğimiz labirentten bir sürü sınavlarla çıkmış kocaman kahramansınız..
Çook güzel di.Tam puanımla kutlarım.
Saygılarımla.
Duyguların karmaşasını, bir nefis muhasebesini,
İnsan ruhumun iç savaşını bu kadar mı güzel dile
getirebilir bir insan?
Ama, umutsuzluğa kapılmak var mı? Hele de inançlı
bir insan olan siz? Elbette, hatalar, yanlışlar,
düşündükçe içinden çıkılmaz labirentlere sürükler
insanı. Tabii ki yeri gelir, iğneli fıçılara,
cenderelere girmiş gibi hisseder insan kendini.
Fakat, istersek bu labirentten kurtulmak için
çaba sarfedebiliriz. O da ancak, dünyayı arkamıza
atarak, kalbimizi manevî duygularla besleyerek
olabilir. Ama, bunu becerebilmek kolay olsa...
Elbette ki, yaşamak hiç kolay değil... Hele de
böylesi bir dünyada.
Bu zorluğu, bu kördöğümü o kadar başarılı bir
şekilde anlatmış ki şairimiz, okuyanın bu
girdaba düşmemesi imkansız.
Çok düşündürücü, çok ders verici, ve
kitaplara girmesi elzem olan bir şiir.
Ayakta alkışlamak gerek... Mükemmeldi.
Gönülden kutlar, saygılar sunarım efendim.
Hâlenur Kor
Tam puan.
Tüm şiirleriniz gibi bu şiirinizde size özel...Yani yine farklı bir havaya sahip...Şiirlerinizi okumayı seviyorum...
+10 antolojim
konusu ve şekli ile yine harika bir şiir.Ünal Bey kaleminden maharetler yağıyor...tebrikler üstadım...eskimesin bu kalem...saygılarımla
çok severek,çok beğenerek okudum...odanıza girdim ;
taa nerelerden çıktım...usta işi , lezzetli hoş bir ziyafet oldu bu...üstadımı hürmet ve sevgiyle selamlıyorum.
Dünyayı, kör gözlerle, odamdan görüyorum,
Odam; 'iğneli fıçı',
Uçsuz, bucaksız çölde, hep suya yürüyorum;
Lâbirent, 'arap saçı'...
Dönüp dönüp tekrar okunacak bir şiir, çok teşekkür ederim. 10 puan +ant. Sevgiyle kalın.
yüreğinizi kutlarım...
saygılar...
Şiirin üstünde emek tüketildiği çabucak görülüyor.
Özellikle de biçim kurgusunda.
Yaşam deneyimlerinin şiirle bütünleştirilmesi bu olsa gerek.
İlgiyle okudum.
Kutluyorum.
Erdemle.
Beynimdeki karanlık, ışığa göz yumuyor;
Hiç Güneş görmemiş ki...
Çözüm diye, ölümden bile medet umuyor;
Oysa, hiç ölmemiş ki...
yine çok güzel bir şiir.
Kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta