Hangi sensizliğe lâ mührü vursam illa da sen diyor yüreğim. Oysa
sevmenin suçu yok, yokluğun soğuk mevsimler savuruyor. İklim ile ilim arasında farklı mecralarına banıyor meramlarım.
Kaçmak istedikçe sende kaldım her şeyim.Sana bağımlı bir tinerci gibiyim. Sensizliğin sokağında kendimden ve senden geçişisin bütün perişanlığında ders görüyor hallerim.
*Yenildim işte! Giderken dökülen damlalarını suçu yok.
*Yakıldım işte! Giderken hüzünkar bıraktığın bakışının suçu yok.
En mutlu insan, gönlündekiyle günlerini yaşayandır. Ben şimdi mutluyum ama mutsuzluğumuzun. Düne dönmeyen hangi dünyanın yörüngesinden fırlatıldın uzay hoşluğuna. Neden yoksun s’amanyolumda. Nefes nefese kaldığım ve nefsimle nefesiz kaldığım ali cenap günlerin içini neden boşaltın?
Kendine büyük düşmanlar kazandırma; algı, olgu, bilgi, ego gibi.
Egolarına sponsor olan hayallerin gurur haritasından sil kibirlerinin dağlarını.Biraz sulara, susamışlıklara, mütevazi kalışlara yeşillerin artsın.
“Aşk ateşten bir denizi mumdan kayıkla geçmektir” Şeyh Galip
Haydi seni versinler özlemlerime,beni vursunlar ta senden, ta istediğin senden.Ortalığı biraz toplasın kader. İçimizde kirli kalan bulaşıkları yıkasın keder. Nazlar, azlar, sensizlik pazara çıksın, inci yerine, inci dişlerin ve ince düşlerin, elma yerine elma yanakların ve elmas heveslerin, kiraz yerine kiraz dudakların ve öpülmemiş sözlerini alsınlar. Bir de sevgilim camlar da silinmeli ki can kırıklarının yerine camları kırsın keder.
-Bizi feda edeceğimiz uğurlara taşısın uğurböceği. Uğrunda kalacak dünyamı taşıyacak dünyanı biraz p’akla. Biraz mevzine gelsin aşk ve aşka cellatlarım.
*Bir yandan seni doğrar, bir yandan sana uğrar cellatlarım.Seni unutmak yarışındayken,bir yanda da içimde beni mutlu seni büyütmek telaşındayım. Bu zıtlıkların raksında seni unutmak da aşktan sayılır.
-Oysa aşk,tertemiz kağıda bulutları sığdırıp seni gökyüzü olarak yazıp gözlerini yıldız, yüzünü ay, sevgini güneş, yüreğini dünya olarak sunmaktı. Ya da kağıt yerine yüreğine kazımaktı, yürek yetmediyse kaleminle sonsuzluğun dizelerinde, diz dizelerine . O da yetmedi, damlalarını akıtacaksın bazen mutluluk, bazen hasretine, gidişine.
*Birikmiş tüm özlemlerimi topladım, ağır bir sevda oldum sayende.
Dokunsan patlayacak mecalim var. Meramlarımı sana sunmakla geçmesin dünyam.Gayrı gelmelisin ceylan vadisine.Yüreğinde taşıdığın aşk iksirini içirmelisin.
-Bu aşk gribinden kurtarmalısın. Burnu akan , burnu Kaf dağında olan bu sensizliği iyileştirmelisin Tinsu
Bu yürek kaç kere çarpılır senin çarpılmalarına. Kaç kere ben senle çarpılıp hesaplanır kavuşmalar. Kaça bölünür kaçışların, kaç ile toplanır yeniden gelişlerin. Beni baştan ,senden , aşktan çıkaran çıkarma bilen güzelin koynundan hangi işlemin sonucu beni dört yanına, dört işlemine, feleğin çemberine ,hazın üçgenine, en doğrunun doğrusuna, en kedersizliğin eğrisine, sen arası, ben arası bir asal akışa götürü bilemedim.
-Sen,sen hep sen derken ben’i kaybettim.Şimdi hangi bensizliğin sözsüz, kalemsiz, alemsiz, yüreksiz işleminde birine bir olmak için
çırpınıp duruyorsun.Yalnızlık sana çok yakışmış.En azından bir başkasının varlığı kadar tedirgin ya da meşgul etmiyor. Beni sorma ben çok kalabalığım. Bir ben yok sen gideli. Ama senli ben’i soruyorsun
-Hiç iyi değil. Dip boylarına kadar silinen sensizliğinin boyacısı olmuşum. Aşk duvarımıza sen gelmeyeli nice güzeller yazı yazdı.
- Senin için neler verdiğimi değil, senin için nelerden vazgeçtiğimi gören her güzel bende kör olup gitti. Aldım elem fırçamı sildim senin yerine yazgımın duvarında yazan, yaşayan her güzeli.
-Şimdi o sormayı unuttuğun “ben “ iyi de ben kötü.
“Bırak da seni ben seveyim,yabancıya gitmesin gözler.” (La Edri)
-Huzurun dalgaları biriktirirken senli sahili. Hangi kayanın ayan beyanıyım bilmiyorsun.
Bu senli sahil sudan kalelerle örülü. Her damlan kalenin yıkılmazlığına eklendi. Su üstüne aşk,aşk üstüne damlaların, damlaların üstüne vicdanım, vicdanım üstüne sırlar sur olup sardı her yanımızı.
-Şimdi bütün imkansızlıkların fetih kapısı gibi en uzakların en çok istenen yakınıyız. Kapa gözlerini aşk yağıyor kurşundan sözlerin yerine.
-Kapat kulaklarını kederlerimi sağır eden ayrılık tümcelerin yerine dinle beni sevdiğim aşk sularında. Islanmış,uslanmış yıllardır
Seni yazarak istemiş bu aşk özdeğini al sıcağına.
Nakışlarını ser sudan yaptığım gönül evimize. Islansın beyaz hayallerimiz. Balık ile balina arasında kalmasın özelimiz.Yunus’un kızısın bizi taşır Yunus balığı. Sen gam gemisinden, aşk gemisine binmeyi dene.
Şahkuludan aşk pulları biriktir. Bozuk hayallerini sığdırma bozuk paraların gıcırtısı arasına. Biraz daha değerin artsın inciler sana mercan sıcaklığında yakutlarını sererken.Yeşillensin içimizdeki kıymetli taşlar aşk sularında.
-Ceylanların gözbebeklerinden bir bebek doğurmayı düşle. Bir çocuk yapalım sular yatarken gecelerimizde.
-Temiz bir aşktı, sonsuzluğun gözlerinden bakıştık.
Gönlünün nakkaşıyım . İşledim seni sedeflerim hatta hedeflerim üstüne.Bir damlanla yıkılsa da yeninde inşa etmeyi ezberledim Tinsu.
-Sular sustu.Damlaların konuşup durdu gözbebeklerim senden bir bebek beklerken.
Bebek sustu, aşk bir bebek gibi ağladı durdu sen gelmezken.
Bir bakışınla kuruldu bu aşk kenti,bir hayalinle metropol olup yükseldi sevgimizin gökdelenleri. İhanetin tufanı bağrı yanık çatılarımızı uçurdu. Çatısı olmayan bir ev gibiydik uzaktan severken.
-Sen kendi gizillerinde çatını onarıp hayata mayalanırken, ben sensizliğin denizinde yeniden aşkıma karışacak demlerine zaman olup çağladım ırmaklar yerine, akmayan damlaların adına bilesin Tinsu …
Kayıt Tarihi : 2.12.2011 18:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!