Kuyu karanlık,
Yaşamak ölümle çalçene.
Bariz tabular,
Bariz ahşap Leylalar!
Elle yontulmuş sanki tüm kadınlar.
Kalbi telve telve olmuş,
Kaderi fincanda saklı zanneden,
O meçhul seven,
O körpe yaratıklar!
Kızıl kızıl kuyular,
Durmaksızın ululaşan şehvet batıllığı.
Cümbüşlü geceler,
Ve kanadı yaralanmış Hüdhüd Kuşu!
İplik iplik olmuş dağlar,
Sarmallı oyuklar,
Bir arada uyumak üzere küstah panayırlar.
Kuyulara kastediyor artık,
Üstü başı cinnet,
Gönlü lağım kokan zamane yusufçuklar!
Garbın toz lambası elinde,
Dalmış kuyulara şark zümresi.
Pırıl pırıl ziyaretin güruhunu zehreden içrelikle,
Yumuşak taş kadın damlaları,
Ve gönülleri köreden alafrangalık.
Bahşedilen bozgun,
Veyahut,
Yarmalı imtiyaza ihtiyacımız olan karanlık.
Işgal postalı kuyulara değiyor,
Gelmeyecek artık sanki,
Arzu ettiğimiz,
O efsunlu,
O tabiri kör pişmanlık!
Kayıt Tarihi : 20.8.2018 01:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!