KUYUCAK KÖYÜ LAVANTA GÜZELLİKLERİ ( MASAL )
Yurt dışına gitmiş evladı Onur,
Ziyaret edermiş var Zeki Konur,
Türkiye ilkleri elbette tanır,
Sayesinde açmış mor gül lavanta.
Eşi İnci ile bölge seçerken,
Yöreyi beğenmiş yerken, içerken,
Köylüler sevinmiş çiçek açarken,
Kuyucaklı için olmuş avanta.
Yıllar boyu verim yerinde saymış,
Köy muhtarı Hasan haberi yaymış,
Mehmet Aydemir de önderi olmuş,
Huriye Tezcan'la düzen kurulmuş.
Çorak topraklarda renge bürünmüş,
Çalımsı oymaklar şirin görünmüş,
Köyün güzelleri buna sevinmiş,
Hünerli ellere değmiş lavanta.
Medine Yeniay, Fatime bacı
Aysun Yavru ile Gülname Avcı
Zekice kızlarmış Fadime İğci,
Rabia Aydemir Başkanı olmuş.
KUYUCAK KÖYÜ LAVANTA GÜZELLİKLERİ Masalımız başlıyor.
Bir varmış bir yokmuş, aslında kızlarda yetenek çokmuş .Atanın sözüne bakmış, onlar üretimi kafaya takmış, işlemek isteyen kireç toprağı, çıkarmak istemiş mor gül yaprağı. Bazısı alırmış önemli konuyu hiçe, Zorluyormuş kendini gurbete göçe. Az sayıda kişi kalınca köyde, huzur da azalmış maalesef evde. Önlem almak istemiş köyünde Muhtar, çok şükür ekecek bir çok arazimiz var. Yetişen ürünler olacakmış kar, Bu işe el atmış Zekice Kızlar. Adeta değişmiş bu kırsal yöre , Ruhlar okşanıyor göz göre göre.
Yeşile dönüşmüş kuru tohumlar, Eflatun mavili çiçekleri var. aklı ermeyenler dermiş avanta, Aslında mor gülün adı lavanta. Zeki konur amca ilk kez ekermiş, Kimi budar atarmış, kimide dikermiş. Lavantanın tadı hoş, birazda acı aslında Ondaymış derdin ilacı. 3-4 sene sürmüş oturaklaşmış, fidelerin çoğu çoğunun boyunu aşmış. Onun sayesinde tütermiş ocak, dünyaya nam salmış köyüm Kuyucak.
Keçiborlu İlçe Isparta ili, merak ettiniz sizde bu Mor gülü. Bunun içeriğini algılayalım, nereden nasıl gelmiş anlayalım. Önemsiz dediğin belki değerli, Maşallah diyelim çünkü kızlarımızın çok hünerli. Yine bizler Maşallah diyelim Değmesin nazar, lavanta çiçeği açılsın oluşsun pazar. Ziyarete gelen bir kaç gün kalsın, sağlığı düşünen üründen alsın. Dalı yaprağını giderme boşa, mis koku içinde huzurlu yaşa.
içinde saklıyor plastik, cam şişe, ferahlık arttıkça veriyor neşe. Öğrenmek istiyor her kişi bunu, Çocuklar dinlesin önemli konu. Şirin ,güzel yavrucuklar lavanta ile de rahatmış, gönlü neşelenip uykuya yatmış. Kalmamış içinde en ufak korku, Onunla ferah olurmuş çekilen uyku. Anlamalıdır elbet bazı derleme, masalda önemli olur tekerleme. onun için böyle özetle sundum, lavanta kokusuyla bende mışıl mışıl uyudum.
Sizler uyumayın gözünüzü açın, ilk çıkan süt dişlerle gülücük saçın. Kuşlarda çıkarız cıvıl cıvıl ses, Haydi rüzgarı sende ılık ılık es. Zaman da durmuyor geçiyor vakit, bize sohbet lazım geçmiyor nakit. tekerlemeyi burada bağlayalım, lavanta özünden,Şifa sağlayalım. kabına suyu kat kat gövdeyi haşlar, Buharla yaş olur, sızmaya başlar. Suyu da tenini güzelleştiriyor, zayıf saçlarını gürleştiriyor. Yenersin var ise kanser veremi , Berene de faydalıdır mor gül kremi .
Bezlerin içinde dursun kurusu, yayılır haneye çok mis kokusu. Bu vücut size emanet koruyun eti, banyoda bulunsun güzelim duş seti . Lavanta balı ile başlarım söze, efsane mazisi çıkacak güzel . Evvel Zaman İçinde önemli bir iş adamı Turgut bey varmış, bunun görevi plan, proje çizip evler yapıyormuş. Bunun 3 evladı varmış yetişirken, Babası 3 evladını İnşaat sahasına gezmeye götürmüş ama bazı talihsizlikler de yaşanınca çocuklar İnşaat işinden hoşlanmamışlar, okumaya yazmaya karar vermişler.
Çünkü İnşaat sahasında, inşaatta 1. birinin koluna tahta düşmüş yaralanmış, birinin Ayağına çivi batmış, biri kireç çukurunun yanından yürürken kazılan çukura düşmüş, bereket versin ki o çukurda kireç yokmuş .Olsaydı Belki de hayatta kalmazmış. Turgut Konur bey Aslında çocukları bilinçli olarak inşaata götürmüş. Çünkü evde rahat oldukları halde pek derslerine yeterli çalışmıyorlar, Hanımı da kocasının bu zorluklar içinde İnşaat işlerini yürüttüğü için çocuklarının da bunu öğrenmesi açısından şunları şunları İnşaat sahasına götür ve serbest bırak da dolaşsınlar boyunun ölçüsünü alsınlar, senin yaptığın işlerin ne kadar zor olduğunu anlasınlar demiş.
Nihayet öyle olmuş eve 3 evlat yaralı halde gelince her biri annesine nazlanmışlar, çivi batan yere kolonya sürüp bir güzel temizleyip pamuklara sarmışlar, diğer evladının omzuna tahta düşünce beri olmuş. Onuda temizleyip beresini alsın diye soğanı ortadan üç dert parça kesip bir temiz bez içine koyup oraya tamamen kapatmışlar. Bir diğeri çukura düşünce ayakları, belli tutmuyormuş onu da yatağa uzatıp bir güzel ovarak Zeytinyağı ile bedenini yumuşatıp istirahat etmesini sağlamışlar. - Bu arada Annesi nasıl oğlum Babanız gibi inşaatçı mı olmayı düşünüyorsunuz, yoksa sizler bundan böyle okuma okumayı mı düşünüyorsunuz?.
Çocuklar hep birlikte canlarının acısıyla okuyacağız anne, okuyacağız anne söz veriyoruz size okuyacağız demişler. Babası Turgut Konur beyde tasdikler gibi ben bu çocuklarıma güveniyorum, benim gibi İnşaat sahalarında sürünmemekle direnip okuyup adam olacaklar demiş. Ve şöyle ilave etmiş ben her ne kadar plan, proje çizip işimi uzaktan yönetsem bile mecburi olarak inşaata gidip yerinde uygulama yapmayı gerek duyuyorum demiş . - İpek Konur hanımefendide çok
haklısın kocacığım, İlk zamanlar senin de İnşaat dönüşünde çok yaralarını sardım unutmuş değilim.
Şimdi artık tecrübe sahibi olunca emin adımlarla ilerliyorsun demiş. Bunu dinleyen çocuklar yaşanmış dramatik sahneleri elbet olacak ibretler çıkarmalıyız diyerek kendilerini okumayı odaklamışlar. Baba Turgut rahat ortam oluşturacak binasını dikmiş kiradan kurtulmuş, hanımı İpek de yüksek okulda okuduğu için eşinin plan ,projelerine destek veriyormuş.
Çocuklarda atasına söz verdiği gibi emin adımlarla ilerlemeye devam etmiştir. 3 kardeşin en büyüğü Rıfat kimyacı olmayı hedefliyormuş, onun küçüğü Zeki Konur ziraatçı olmayı hedefliyormuş, en küçüğü Kemal üniversitede öğretim görevlisi olacağım diyormuş.
Yüksek okullarda okuyabilmek için mecburen ona yurt dışı ziyareti görünüyormuş. Okuma yazma süreci böyle devam ederken, çocuklar bildikleri tempoda olup hedeflerine ulaşınca. Baba Turgut Konur bey evlatlarını sevdikleriyle evermiş, üçünün de düğününü birleştirmiş, masrafını azaltmış, oğullarını yapmış olduğu daireye yerleştirmeden önce kura çekmiş, her her biri şansına razı olarak oturduğu katı benimsemiş.
Kemal Konur bey çocuklarıyla yurt dışı görevi olduğu için bayramdan bayrama gelebilme fırsatı buluyormuş. Kimyacı Rıfat Konur bey de bir imalat fabrikasında yeni görevini yapıyormuş. Zeki Konur bey Ziraat Mühendisi olmuş ama büyük şehirde olunca yeterince boş arazi olmayınca hayallerini pek gerçekleştiremiyor, yeni arayışlar içinde oluyormuş. Eşi inci hanımefendide pek kalabalık ortamı sevmiyormuş, rahatsız oluyormuş.
Baba Turgut Konur bey eşi İpek hanımı bunca mücadele sonunda haliyle yaşlanmış. Baba İnşaat işlerini bırakmış çocukların bir miktar iyi, kötü gelirini olunca içi rahatmış ama yine de mirası eşit takdim etmek için eşi İpek Hanımla evlatlarının okuması için vasiyetnamesini de hazırlamışlar. Bundan tabii ki evlatlarının haberi yokmuş, hanede gizli 3 evladınında bildiğini çelik arşiv dolabı varmış.
Baba Turgut bey ve anne İpek Konur hanım önemli evraklarını, ziynet eşyalarını, paralarını dövizlerini o Çelik dolaba koyuyormuş, anahtarından da yerini oğullarının hepsi bilseler de saygı gereği çelik dolabı karıştırmamıştır. Ta ki anne ve babasının hakkında acı haber alana kadar. Tabii ki yurt dışındaki küçük evladı Kemal'a da haber ulaşmış . O da Fransa'dan eşi Meltem ile gelmek istiyormuş ama çocuklar orada okula gidince de mecburen onların yanında kalmış.
Kemal Bey acil uçakla İstanbul'a inmiş, Zeki konur beyle Rıfat ağabeyi atalarının cenazeleri için gerekli defin hazırlığını yapmışlar. Kardeşinin de gelmesiyle uzun süredir amansız hastalık çeken anne ve babasının ebedi istirahatine koymuşlar, torunlar ve evlatları kabir
üzerini kapatmışlar, duvarcı olmuşlar, gelenek gereği taziye ikramlar sunuluyormuş, kabir sonrası başsağlığı dileyenlerden evlerine de gelenler oluyormuş.
Zeki'nin oğlu Onur Kemal amcasını çok seviyormuş. aldığı hediyeden memnun kalsa da büyük babasının yani dedesinin ve babaannesinin derin üzüntüsüyle diğerlerine karşı fazla sevincini belli edememiş. Annesi İnci hanımın rahatsızlığı Dolayısıyla ikinci evladı olmamış ama eltisi Pınar'ın bir oğlu bir kızı varmış . Onlar da cenaze evinde üzülüyorlarmış.
Artık aile konur ailesini bir sessizlik ,umutsuzluk bürümüş, birkaç gün önce evi tamamen dolduranlar da hakkına kavuşmuşlar. Zeki konur Bey ağabeyini Rıfat beyi dikkatli süzüyor muş. Kardeşi Kemal da onlara odaklanmış. İnci ve Pınar hanımlar mutfakta yemek için gerekli hazırlığı yaparken küçük çocuklarda diğer odada Kemal amcasından gelen hediyelere bakıp mutlu olmaya çalışıyorlarmış. Rıfat Beyin yüreği Ata üzüntüsü ile yansa da görevini yerine evin büyüğü olarak getirilmesi gerektiğini düşüncesi ile sohbete başlamış. Başınız sağ olsun kardeşlerim.
Zeki ve Kemal bey sağ ol ağabeyimiz demişler. Rıfat Konur söze devam etmiş . Turgut babamız çok iyi bir insandı, bizlerin okuyup büyük adam olmamızı sağladı, zor şartlar altında bizleri yetiştirdi, annemiz İpek'inde hakkını ödeyemeyiz. Çünkü bize anneden öte arkadaş oldu, yoldaş oldu , babamızın sağ kolu oldu. İkisi de örnek insanlardı. Ruhları şad olsun mekanları cennet olsun inşallah, kabirlerinde rahat uyusunlar İnşallah.
Üç Kardeşler hep birlikte Amin amin dedikten sonra Rıfat Bey atamızın çelik dolabının anahtarını yerini ben gibi sizler de bildiğiniz halde saygı gereği asla dokunamazsınız. Ben de siz gibi elimi sürmedim. Gelin hep birlikte O çelik dolabı açalım, bizim için yazı varsa , vasiyetname varsa birlikte okuyalım, hakkımıza düşeni de paylaşalım İnşallah demişler.
Zeki ve Kemal Konur bey- Tamam ağabey sen bizim büyümüşsün nasıl uygun görürsen öyle olsun demişler. Rıfat anahtarları alarak Çelik dolabın yanına varıp önce onu Muhafaza eden ağaç kaplamalı kapakları açarlar. Ondan sonra da Çelik dolabı açınca içindeki dosyaya konulmuş vasiyetnameyi alıp okurlar. Sözde herkes bulunduğu dairenin sahibi oluyormuş. Diğer mülkleri, paraları Ziynet eşyaları da vasiyetname yazıldığı gibi tahsil edildikten sonra hepsi bir daha atalarına dua ederek Allah razı olsun Demişler.
Bu arada İnci ve Pınar Hanım sofrayı kurunca mutfağa beyleri çağırmışlar. Çocuklara da ayrı sini üzerine kahvaltısını koymuşlar, herkes evine dağılmış ama çocuklar Kemal amcamız da bu gece kalacağız diye ısrar edince ne de olsa Hasret kaldılar diyerek diğer aile büyükleri rıza göstermiş, Kemal amcası yeğenleri oynaşırken yol yorgunluğu ile uyuya kalmış.
Ertesi gün hayat kaldığı yerden devam ediyormuş. Mirası paylaşımda onu iyi değerlendirebilmek için kimya fabrikasına ortak olmayı planlayan Rıfat Bey kısa sürede hedefini gerçekleştirmiş. Yurt dışında Marsilya üniversitesinde öğretim görevlisi olan Kemal Bey de yurt dışında kiralar çok pahalı diye görev yaptığı Marsilya'dan bir ev almayı düşünmüş. Zeki Konur bey de İnci hanımla istişare yaparak henüz bizim ufkumuz açık değil mirasımızı altına yatıralım Bankada dursun bu arada oğlumuz Onur'u okutalım demişler ve bu şekilde hayat devam ediyormuş.
Zeki Konur bey stres atmak için bazen ağabeyinin kimya fabrikasında gidip oradaki mis kokulu yapraklı ürünlerden , çiçeklerden üretilen kozmetik sanayi ürünlerini yerinde inceliyormuş. Rıfat ağabeyim sen bunca çeşitleri, mis kokulu bitkilerin nereden temin ediyorsunuz deyince? . Rıfat Bey köylerde dağlarda yetişen bitkilerin alıcıları var, onları toplayıcılar dan temin edip bize ulaştırıyorlar. Biz de parasını ödüyoruz demiş. Zeki Konur bey de peki hangi bölgelerde daha çok oluyor bunlar deyince? - Rıfat Bey bunu bende net olarak bilmiyorum ama ülkemizin çeşitli bölgelerinde yetişiyormuş. Hatta Yurt dışından da ithal edilip gelenler var işlerinde demiş.
Zeki konur bey pekala ağabeyim Yurt dışından gelen bitkinin adı neymiş deyince?. Rıfat beyde lavanta deniliyor mor rengi mavi görünüme sahip, bundan da daha çok üretim yapıyorum . Yaprağı, dalıda, tohumu da biraz pahalı demiş. Zeki Konur bey pekala ağabeyim Ülkemizde bu lavanta denilen bitki ekersek yetişmez mi deyince?. Rıfat yetişir ama onu galiba pek bilen yok , olsa iyi olur tabii ki bizde başka ülkeden almayız demiş. Zeki Konur bey düşünüp kafasına sallamış, biz nasıl olur da bir bitki için bile dış ülkeye bağımlı kalabiliyoruz , muhtaç olabiliyoruz demiş.
Galiba biraz daha bekleyeceğiz ziraatçı olarak buna bir çözüm bulmamız gerek ama nasıl diye derin derin düşünüyormuş . Rıfat ağa beyine şöyle demiş..- Hani o dağlardan, ovalardan toplanan çiçek ve bitki deposunu bana gösterir misin demiş?. Ağabeye Rıfat tabii ki ama şimdi orada işçiler çalışıyor, biraz toz duman var iş yeri paydos olunca seni depoya götüreyim rahatça bir güzel incelersin demiş. Zeki Bey de tamam ağabey sen nasıl uygun görürsen demiş.
Birlikte yemek yeyip, çay kahvelerini içmişler, paydos zamanı gelmiş herkes evine gitmiş . Rıfat Bey de gel kardeşim depoya inelim Şimdi orası müsait demiş ve inmişler manzarayı beğenmişler, çiçek ve bitki topları pek karışmayınca tozları yerlere çökmüş sakince temiz duruyorlarmış. Zeki Konur bey de bu bitkiler bana hiç yabancı değilmiş, çünkü öğrenim gördüğü Okulda hep bunları işlemişler. Ama tabii ki Kozmetik sanayide ne derecede faydalı olduğunu bilincinde de değilmiş.
Kimyacı Rıfat ağabeyi irili, ufaklı işine yarayan bitkileri , çiçekleri göstermiş İşte bu gördüklerini ezerek sıcakta eriterek, kurutma yaparak süzerek Kozmetik sanayide bölümlerinde de gruplara ayırarak vatandaşların kullanımına sunuyoruz demiş. Zeki beyde bunların bir kısmına ulaşmak zor değil, çünkü gezmeye gittiğimde, seyahat ettiğimde bunları dağlarda ,ovalarda görüyorum.
Demek ki toplayıp getirsem mazot veya benzin param yevmiyem çıkacak deyince. Rıfat bey tabii ki kardeşim bu bitkilerin çoğunun değerini bazı insanlar bilmeyince bunları herkes er veya geç çiğner geçer veya yakar çürütür, bilenlerde baharat veya Kozmetik sanayilerde değerlenmesi için paraya çevirirler, sende böyle bir şey yaparsan ziraatçı kardeşimin okuduğu için bilinçli hareket edeceğine inandığım için seve seve getirdiğiniz bitkileri kuru veya yaş alırım demiş .
Oradan birlikte Rıfat beyin aracıyla eve gelirken sohbeti sürdürmüşler. Zeki konur değil bende böyle bir araba almayı düşünüyorum deyince. Rıfat beyde - Akıl vermişken senin niyetinde artık ticaret varken Kozmetik sanayide kullanılabilecek ürünleri, bitkiler,i çiçekleri toplayacaksın ama bu araba sana biraz küçük gelir kardeşim demiş. Senin kamyonet ya da karavanlı araç alıp ittiğin yerlerde otel, pansiyon olmazsa çok amaçlıda kullanabilirsin demiş .
Zeki Konur beyde - haklısın ağabey bu konuyu iyice düşünmem lazım eşimle de bir istişare yapalım demiş. Ve herkes evine girmiş biraz geç kalınca İnci hanım eşini merak etmiş- Hayırdır Zeki Efendi hiç böyle geç kalmazdın nerelerdeydin deyince. - Zeki beyde o günün güncelini anlatmış. Onu dinleyen İnci hanım benim sağlığım için de güzel olur, iyi fikir ama şu an çocuğumuz okuyor, bir yere gidemeyeceğimize göre araba almamıza da gerek yok.
Hem oğlumu Onur amcam Kemal'i yani amcasını , yengesini çocuklarını özledim diyor , yaz tatilini onların yanına geçirelim, , Fransa'ya yanına gidelim deyip duruyor, bir evin bir oğlu olunca da nazlanıyor demiş. Zeki beyde okulun tatiline de az kaldı bu süreçte yine de ben burada araba piyasasını yoklayayım şayet tatile kardeşimin yanına gidecek olursak adalardaki araba duruma da bakarız demiş .
İnci Hanım mirasımızı biz altına yatırdık, altın her zaman değer kazanır gittiğiniz yerde de paraya çevirme şansımız olur demiş. Bu arada babasının geldiğini fark eden Onur yanına gelerek- Babacığım hoş geldin ama biraz geç geldi. - Annem seni çok merak etti demiş . Zeki Konur beyde annenle gecikme meselesini anlattım. Rıfat amcanın Kozmetik Sanayi ürün fabrikasına gittim akşama kadar beraberdik demiş. Birden amca mevzuyu açılmışken Onur oğlu- Babacığım Kemal amcamı da çocuklarını, yengemi , yeğenlerini çok özledim okulum kapanırsa beni oraya götürür müsün değince?. - Zeki konur bey oğlum gittik mi hep beraber gideriz anneni burada koyacak değiliz ama bunun için amcanla da görüşüp program yapmam gerekir diyerek oğlunu kırmamış gönlünü almış.
O akşam yemeği yemişler, çaylar demlenmiş birlikte içmişler herkes odasına çekilmişler. Bu arada Onur yurt dışı hayalleri ederken uyumuş kalmış,rüyasında Kemal amcasını ulaşmış ,çocukları ile de bir güzel eğlenmişler tam salıncakta sallanırken, İnci annesi -oğlum kalk okuluna geç kalıyorsun !.. Deyince gözünü açtığında her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anlamış ama annesini de çok sevdiği için pek sitem edememiş kahvaltı sonrası okulunun yoluna gitmiş.
Günler bu şekilde geçip giderken Zeki Bey arada araba galerilerini dolaşmış ama bir türlü gönlünden geçen aracı bulamamış. Bu arada da en yakın postaneye giderek yurt dışındaki Kemal kardeşini telefonla aramış O da çok memnun kalmış. Konu ile ilgili bilgileri söylemiş. Çünkü Fransa Marsilya'da Üniversitesinde öğretim görevlisi imiş. Eşi Meltem hanım da çocukları ile ilgileniyormuş, bir oğlu ve bir kızı varmış ve isimleri Murat ve Merve imiş yurt dışı hazırlığı için gerekli pasaport işlemlerini başlatan Zeki Konur bey eşi ve oğluna sürpriz yapmak için seyahat düşüncesini gizliyormuş .
Fırsat buldukça da arada Rıfat d ağabeyinin yanına giderek düşüncelerini paylaşıyormuş, - Ağabeyi bak Zeki kardeşim Kemal kardeşim senin için gereken o arabayı bulur gittiğinde beğendiğini alırsın giderken uçakla giderseniz, gelirken de arabanda gelirsin ama benim sana şu önerim var Kemal kardeşim benim önce Kozmetik sanayi üretim tesisini ziyaret ettiğinde bu lavantaları oralarda bahçesinde gördüğünü ve şöyle dedi ağabeyim benim Kaldığım yere 50 kilometre uzaklıkta lavanta tarlaları var Keşke imkanım olsaydı da sana getire bilseydim diye bahsetmiş.
Kedi kendime beni düşünmesinden çok mutlu oldum . Bunu bilmemiz bile büyük bir mutluluk , işte senin için bu bir fırsat Haziran ve Temmuz ayında Çünkü dalında olgunlaşmış lavantaların biçilmediği aydır Eğer arabayı alırsan bence aracın aldığı kadar lavantaları satın alır doldurursun hiç değilse birazcık yol masrafını çıkarırsın ,gerekirse bunun için sana kaparo para da verip destek olurum demiş. Kardeşi Zeki konur bey buna çok sevinmiş ve büyük heyecanla sarılmış. Rıfat ağabeyinin fikirlerini mantıklı bulmuş eşine dememek için kendini zor tutuyormuş arada, Pınar hanım iki çocuğuyla akşam misafirliğe gelmiş.
Ve şöyle demiş. şimdi bak. Eşim buraya gelecek diye erken geldim, beraber yemek yeriz çay kahve içeriz. Bende bir şeyler yaptım azık karıştıralım demiş.
İnci hanım buna çok sevinmiş. Ne zamandır sanki uzaktaymış gibi beraber olamadık demiş. Zeki Konur bey de eve geldiğinde ağabeyinin geleceğini duyunca yeğenlerini de görünce sevinmiş ve evin eksiklerini alıp getirmiş, sofra kurulup yemek yedikten sonra , - Rıfat bey ince hanıma yenge yolculuk tatilde yur dışına mı yoksa şansınız iyiymiş keşke bilse gidebilseydik deyince. İnci hanım eşinin gözüne bakarak ne cevap vereceklerine karar verememiş.
Bu arada Onur amca Kemal amcama gitmek benim fikrim burada sizleri ve çocuklarını hep görüyorum ama onları da özlüyorum demiş. Zeki Konur beyde sürpriz yapacağı için susma hakkını kullanıyormuş. Rıfat bey de konuyu değerlendirmiş ve sözü başka yöne değiştirerek - yeğenim Onur Derslerin nasıl bu sene sınıfı geçebilecek misin deyince? Onur da evet amcacığım hem teşekkür hem takdirname bekliyorum, sınıfta en başarılı öğrenciden sayılırım , sınıfı da pekiyi dereceyle geçeceğime inanıyorum çünkü yıllardır sınıf başkanlığında yapıyorum, ben de sizler gibi başarılı olmak istiyorum demiş.
Rıfat amcasının çocukları ile gece geç vakitlere kadar oynamışlar herkes evine çekilmiş. Zeki bey ertesi gün pasaport işlemlerinin hazırlığını yapmış, birkaç gün içinde gerekli evrakları tamamlamış. Bu arada okullar tatil olunca Onur evladı takdir ve teşekkür , pekiyi ile liseyi bitirdiğinin müjdesini ilk annesine vermiş. İnci hanım artık oğlumuz tatili hak etti deyince eşi de pasaportları göstererek - Bence başarı gösterip çoktan hak etti diyerek sürprizini yapmış yurt dışı yolculuk hazırlığı başlamış .
Kemal Kardeşine de bir sürpriz yapacakmış ama o Rıfat ağabeyi ile görüştüğünde Zeki ağabeyi ve yengesi , yeğeninin geleceğini öğrenmiş. Rıfat bey ürettiği Kozmetik ürünlerden bir çanta hediyelik paket hazırlanmış içinde lavanta çeşitleri de varmış hediye paketini Zeki beye verirken bir miktarda para vermiş .
Kardeşim sakın oradan eli boş dönme demiş. Pınar Hanım ve çocukları Rıfat Bey Zeki Bey İnci Hanım ve Onuru Hava limanına kadar götürmüşler. Uçakları yakından gören Onur sevincinden çoktan havalarda uçuyormuş. - İnci hanında Pınar eltisine biz gelene kadar sakın saksıdaki çiçeklerimi susuz bırakma ilgilen demiş. Pınar hanım da sen merak etme için rahat olsun her türlü çiçeği bende severim gerekeni yaparım demiş . Nihayet uçak Havalanmış Rıfat bey de eşi çocukları göklerdeki uçan Türk Hava Yollarının ay yıldızlı Bayraklı uçağına el sallıyormuş.
Onur evladın gözü hemen uçakta oradaki büyük televizyona ilişmiş uçağın güzergahı naklen yayınla orada görünüyormuş. Zeki bey İnce hanım uçağın kanadındaki küçük pencereden yeryüzüne yüksekten bakarak koca şehirlerin bile ufaklığını ilçe gibi biraz küçüldüğünü görünümünü fark ediyormuş. Koskoca geniş kara yollarının da ip gibi görüyormuş, bazen bulutların üstünde bazen de altında yolculuk devam ediyormuş ,uçak hosteslerinin ilgisine de çok hayran kalıyormuş. Uçakta da ikramlar harikaymış.
Kemal ağabey Zeki'nin ve yengesi İnci'nin yeğeni Onur'un geleceği haberini alan Konur ailesi çoktan Hava alanına uçakların piste inip yolcularının çıkacağı istikamete Meltem, Murat ve Merve ile yerlerini almış. Meraklı bekliyorlarmış.- Merve her gördüğü uçağı işte Onur geliyor deyince - Murat kardeşim onun ay yıldızlı bayrağı yok ki demiş. Nihayet Türk Hava Yollarının beklenen uçağı piste inmiş dönerli bantlardan valizleri kayarken yolcular da merdivenlerden inişi yapıyormuş.
Kemal'in gözleri Zeki ağabeyinde, Meltem'in gözleri İnci hanımda, çocukların gözleri de Onur arkadaşımda imiş kısa sürede yolcular pasaport giriş bölümüne ulaşmışlar hasretle özlemle misafirler biri biriyle sarılıp kucaklaşmış. Valizleri arabaya koyduktan sonra hepsi de Kemal beyin aracına dolarak Marsilya'da ki satın aldığı eve gelmişler. İlk defa Yurt dışına giden Zeki Konur ve ailesi gelişinden mutluluk duymuşlar, ev Türk evleri gibi fazla büyük olmasa da misafirlerine barındıracak kapasiteye sahipmiş.
Çocuklar birbirleri ile Kaynaşırken İnci ve Meltem hanım mutfakta yemek hazırlıyormuş. Kemal beyde Zeki ağabeyi ile araç hakkında konuşup gerekli bilgileri veriyormuş. O gece sevincinden çocuklar sabaha kadar uyuyamamış ama büyüklerde uzun yol yorgunluğu ile uyuya kalmışlar. Nihayet sabah evde eltiler yine mutfakta kahvaltı hazırlarken Kemal ile Zeki beyde balkondan şehri süzerken ilgisini çektiği yerleri anlatıyormuş. Geç uyuyan çocuklarda henüz uyanmamış mışıl mışıl uyuyormuş.
Kuşluk vakti kahvaltı hazır olunca çocuklara da kalkın Türkiye güzelleri diye seslenen Merve hanım İlk defa uyanan Onur'u görmüş ve öpücükler kondurmuş. Onur da okulu için erken kalkmaya alışkın olduğu için kendini okula gideceğini zannederek uyandığına herkes gülümsemiş. kahvaltı görevini tamamlayınca artık gezi zamanı başlamış.
Kemal Bey'in Okula devam etse de öğretim görevlisi olduğu için cumartesi pazar tatilden yararlanmış. Araca gezmek için binen çocukları heyecan sarmış. Güzel bir yene ziyaret yapmayı oradan da farklı yerlere gitmeyi düşünmüşler ama Zeki'nin aklında lavanta bahçeleri varmış. Kemal bey de o yöne karar verince o istikamete yönelmişler. Provençe lavanta tarlaları yaklaşık 50 kilometre ötede yani araçla yarım saatte varırız ama bugün Yollar çok sıkı olur Oraları görmek için çok araç o istikamete yöneldiğinde trafik izdihamı yaşayabiliriz yani yarım saat yerine 45 dakika veya 1 saatte varabiliriz demiş.
İnci ve Meltem hanım özel sohbetini sürdürürken daha önce oraları gören Murat ve Merve onlara giderken bildiklerini yol boyunca anlatıyormuş . Kemal bey de Zeki ağabeyine önemi yerleri izah ediyormuş. Nihayet Mor gül çiçekli Eflatun mavi renkli uzun uzadıya bir çok lavanta tarlaları görünmüş. Türk insanlarının burnuna giren sade güzel ferahlığı da fark ediyorlarmış.
İnci hanım hayranlığını dile getirirken eşi de Rıfat beyin haklı olduğunu algılamış, Nihayet araçları güvenli otoparka çekip yakından görmeye başlamışlar. Lavanta tarlalarının arasında geziyorken bol bol resim çekilmişler bazen çocuklar, bazen eşler, bazen de aile boyu kalıcı güzel bir tablo sergilemişler. Bu arada Zeki Konur bey bir ara ziraat işlerinden anladığım için dikkatlice lavanta tarlalarını enine boyuna genişliğini hesap ederek lavantanın kaç yıllık olduğunu tahmini çıkarıyormuş. Mesafe aralıklarını da ölçüyormuş.
Kardeşi Kemal'a sormuş daha önce buralara geldin mi diye ?. Oda Üniversite öğrencileri ile bazen gelip ziyaret ettiğini, Bir kere de ailecek geldiğini ifade etmiş. Dört yıl boyunca üretime gecen güzel lavanta tarlaları neden ülkemizde yok ki diye bazen üzüntü duyarak mutlaka. !. Benim ülkemde de olmalı bunu da ben başaracağım inşallah demiş. Gezen ziyaretçilerin her renkten, her ırktan olduğu, bazen bazen tenin renginden, bazen giydiği kıyafetlerden de belli olduğu gibi konuşma lisanları da Farklı olunca tercümanlar onları gruplar halinde dolaştırarak gerekli bilgileri lisanlarına göre izah etmeye çalışıyormuş.
Zaman zaman Kemal bey de sağından solundan geçen turistlerle yabancı değil bildiği için konuşuyormuş. Zeki bey lavantaların olgunlaşıp tamamen kıvamına oturduğunun farkındayım demiş ama henüz ne zaman biçilecek ,bilincinde yabancı dil lisanı olmadığından bu konuda Kemal kardeşinden gerekli bilgileri almak için yetkili kişi bulup görüşelim demiş.
İnci hanım, Pınar hanım çocukları ile geziye devam ederken lavanta mor çiçekler arasında dolaşırken Kemal beyde Zeki ağabeyiyle üretim yapan sorumlu kişiye ulaşmışlar, şayet araç alabilirsek bu lavanta çiçek dallarından biçilince ağabeyi Rıfat beye götüreceğinin sözünü vermiş, bu konuda net bilgi alabilmek için Kemal yetkili kişi ile anlayacağı dilden konuşuyormuş.
Lavanta mor çiçeğinin kilosunun Kaçak geldiğini de sormuş,gerekli bilgileri alınca ağabeyine izah etmiş. Kemal beyin öğrendiği bilgiler aynen şöyleymiş: - Provençe'ye turist ziyareti zayıflamaya başlayınca yeşil mor çiçekli lavantalar biçilmeye başlayacak. Kaba ham olarak almak isteyenler için fiyatı şu kadar Frank, kuru olarak alanlar için de şu kadar frank tohumunu almak için şu kadar frank, yağını almak düşünenler için şu kadar frank diye diğer tamamının listesini sunmuş.
Bunun liste içinde de her türlü üretilen ürünler olsa da Rıfat bey için kaba yaş veya kuru lavantalara ihtiyacı olduğunu bilerek ham ürün götürmeyi plan diyormuş. Sonuç olarak gönlüne göre araba almak için bir haftalık süre varmış ,gezi tamamlayınca da lavanta içeceklerinden sahibinin izniyle kopartılan dallar Çocukların elinde sallanıyormuş lavanta bahçesi gezisi bitince Marsilya'ya giderken piknik alanına durup evde hazırladıkları yiyecekleri hep birlikte yemişler.
Nihayet vakitte çok olunca da eve dönmüşler. Kemal bey Ağabeyinden araba piyasasını sen gelmeden iyi araştırdım ama renk model kalitesinde de senin arzuna , tercihine bıraktım. Yarın inşallah araba galerileri açık olacak. Birlikte gider beğenirsen alırsın ama gümrük masrafları da var. Onu da göze almalısın senin aldığın araca şu kadar lira tahmini aldılar senin alacağın araçta tahmini olarak şu kadar Frank civarında nakit tutabilir demiş. - Zeki bey de tamam kardeşim, Allah senden razı olsun inşallah demiş.
Zeki Konur bey oranın lavanta mor çiçekli tarlalarına ,bahçelerine hayran kaldım aynısını ve hatta daha fazlasını Türkiye'mizde de görmek istiyorum demiş. Kemal beyde - inşallah ağabeyin. Ziraattan anladığın için bu işin üretim görevi sana düşüyor. Ama bunun içinde geniş tarla yani arazi gerekli demiş. Onun da devamını getirmek için lavanta çiçeğinin tohumlarının uyum sağlayacağı toprak bira kireçli olmalı demiş.
Zeki beyde arabamı alınca buradan gerekli ihtiyaç olan ham madde tohumu yüklememi yaparken alırım. Allah izin verince Vatanımıza sağ salim varınca elbette onun araştırmasını yapıp sahiplerine söyleyeceğim. Eğer Farkındaysan ben sizler lavanta çiçeğinin mor gülünü koklarken, bende dibinin toprağını avuçlayıp analiz için inceliyordum deyince. Kemal bey fark ettim demiş.
Orada evde tabi ki çocukların, kadınların muhabbeti farklıymış bir hafta daha kalacağız diye Onur Konur seviyormuş. Meltem hanım önce aldığı kıyafetleri eşyaları İnci hanıma gösterirken, Murat ve Merve de onlara özel eşyalarını sergiliyormuş. Ertesi gün olmuş araç almaya İnci hanımda gelmek isteyince , Meltem hanımda diğer çocukları kentin panayırlı parkına götüreyim araba alınca birlikte Restoran ta gider yemek yeriz deyince. !. - Zeki beyde kabul etmemiş.
Yenge ben senin pişirdiğin Türk yemeklerini tercih ederim yabancı ülkede bilmediğin restoran ta Allah korusun domuz etini pişirir sunarlar deyince. Kemal beyde haklısın ağabey üniversitede çıkan yemekleri bende titizlikle seçiyorum. İçim almıyor demiş. Neyse buluşma yeri evleri olmuş . Merve hanım çocukları biraz eğlendirip eve getirince misafirler gelmeden yemek hazırlığına başlamış. Onlar da Eflatun renkli araba ,karavan alıp arkası kapalı arazilere rahat çıkabilen kamyonet almışlar. Resmi işlemlerin için gerekli evrakları galeriden temin olunca doğru eve gelirken Zeki bey yolu şaşırmamak için Kemal'in aracını takip ederken İnce hanımda yanındaymış .
Kemal bey aracını kendine ait olan yere park etmiş , Zeki beyde peşinden eve ulaşınca uygun yere park ederken aracın etrafını birkaç kez dolaşıp sevincini yansıtıyormuş. İnci Hanım da karavanın kapısını açarak içini geziyormuş balkondan da çocuklar bakıyormuş. Yaşasın amcamın arabası oldu deyince Onur'da sevincinden arkadaşlarına sarılmış. Merve hanım da balkona bakıp aracı gelen ve zile basıp içeri giren misafirlere Hoş geldiniz, Hayırlı olsun uğurlu olsun, Güle güle kullanın, Allah kaza, bela göstermesin demiş.
Zeki Konur beyin aracın Eflatun renk olması lavanta hayranlığını yansıtıyormuş, karavanında kiremit rengi kırmızı olması Türk bayrağına hayranlığını ortaya net bir şekilde koyulmuş. Kısa aralıklarla geziler yapılırken bir haftanın nasıl geçtiğini anlayamamışlar. Kemal bey bu arada evde misafirleri olunca görev yaptığı yerden İzin almış çünkü biçilen Lavanta mor çiçekli güllerin demetlerini yüklemesini yapmak için yardım gerekmiş.
Provençe yöresine gidip lavantaların üretimini yapan yetkililere ulaşmışlar ve arabanın hacmine göre uygun yerlerine mor çiçekli paketler yerleştirilmiş iyice sıkıp dolmuş, dikkat çekmeyecek şekilde güzel istif yapılıp, parası da ödenince artık veda vakti de yaklaşmış.
Kemal beyden Türkiye'ye kestirme yol güzergahını iyice öğrenen Zeki Konur bey kardeşi , yeğenleri ve yengesi ile kucaklaşıp vedalaşırken eşi İnci ve oğlu Onur'la yola koyulmuşlar. Onlarda el sallayarak uğurlamışlar. Aracın kaptanlığını yapan Zeki bey uykusunun geldiği zaman uygun yerde karavan içinde dinlenip tekrar yoluna devam ediyorlarmış.
Yurt dışına uçakla gittikleri Marsilya'dan özel aracıyla dönebilmenin de mutluluğuna yaşıyorlarmış. Nihayet geceli, gündüzlü yolculuktan sonra Türkiye gümrüğüne sıra kuyruğuna ulaşınca araçta lavantaları Kozmetik üreten Rıfat ağabeyin firmasının ismini verince daha önceden de ona lavanta çiçeği paketleri adına gelince, İthalat ve ihracat yetkisi olunca pek zorlanmamışlar ama aldığı araç ve karavanın gümrük vergisinin bedeli çok tutunca, !.. Keşke ülkemizden mi alsaydık diye azda olsa pişmanlık duymuşlar.
Sonra bu araç çokta geniş değil ama yinede işimizi görür demişler. Nihayet geç vakitlerde gece evlerine ulaşınca yorgunluğumu giderip lavantaları ağabeyime öyle teslim ederim demiş ama lavantaları ileri tarihte üretebileceği tohumlarını da eve muhafaza etmiş .
Ziraat kuralına göre tohum saçmak için mevsimi olmadığı için uygun bir arazide bulabilmek için araştırmak gerekiyormuş.
Evin avlusunda araş ve karavanı , içindeki lavanta paketlerini gören Rıfat bey Zeki kardeşinin geleceğini hesap ederek önce bankaya uğrayıp para ihtiyacını çekince iş yerinde onu beklemeye başlamış. İnci hanım
uzun yolculuk sonu uyuyan eşini kahvaltı hazırlayana kadar pek uyandırmamış. Türkiye ülkesinde gözlerini açan Onur - annesine seslenerek neredeyiz diyormuş?. Annesi de yüzünü yıka da aç gözlerini ülkemizde emin ellerde sin , babanı da uyar artık vakit öğle oluyor demiş. Hep birlikte kahvaltı yaptıktan sonra kozmetik sanayi üretim tesisine gidip imalathane deposuna bir bir mor çiçekli demetleri boşaltınca, lavanta bedelinin de tamamını alınca bütçesi de rahatlamış.
Bundan böyle Cumartesi, pazar veya diğer günlerde gezi yaptığı yerlerde ağabeyinin imalatında uygun çiçek , bitkileri bulunca toplayıp getiriyormuş, yavaş yavaş işi benimsemiş oğlu Onur'un üniversiteye geçiş için imtihanları başlamış. tercih olarak yurt dışını düşünüyormuş. Ama anne ve babası razı değilmiş. Amcası Kemal'in görev yaptığı okulda okumayı Hedef biliyormuş. Bu durumu tutturup seçildiğinde Oğlunun okuması için razı olmaktan başkada çareleri yokmuş.
Zeki Konur beyin oğlunun yurt dışında okuması Kemal kardeşi için destek olacağını düşünerek işine gelse de araç ile yurt dışına gidip gelmek ona pahalıya mal olacağından dolayı TÜRKİYE de Lavanta üretiminde başarılı olmak istiyormuş. Onun için hemen toprak analizi yapmaya devam ediyormuş. Üniversite imtihanı olunca Onur yüksek puan alarak amcası Kemal'ın Üniversitesini tercih etmiş tutturmuş. Konur ailesi de oğlunu tebrik ederek boyun bitmek zorunda kalmışlar.
Okul açılınca oğlu Onur ile kucaklaşıp vedalaşıp uçağa bindirip Kemal amcasının yanına yolcu edince Zeki Konur bey eşi İnci ile birlikte baş başa kalıp lavanta üretimi için kolları sıvamışlar ama henüz arzu edilen araziye, mor çiçeğe uyumlu toprağa ulaşamamışlar.
Az gitmişler, uz gitmişler, dere tepeyi bırakıp, doğru yoldan düz gitmişler, aracın arkasına karavanayı da takmışlar, sağa ve sola boş arazilere bakmışlar, uykusu gelince de yatmışlar. Uyanıp kahvaltı ettikten sonra yolculuğa devam etmişler, illerden, ilçelerden geçmişler. Burdur gölü kenarından giderken tekrar acıkınca mola vermeyi düşünmüşler nihayetinde önlerine Kuyucak Köyü levhalı bir köyün çeşmesinden su içerken karşılarında geniş nadas edilmiş tarlayı görmüşler, araba ile karavanı çeşmenin yanına park etmişler, bu arada köyün çocukları ilk defa böyle güzel evli araba görünce etrafına toplanmışlar.
Araca zarar vereceğini düşünen köyün muhtarı Hasan ağa evinin penceresinden çocukların kalabalığını görünce misafirlere zarar verecekler düşüncesiyle koşup gelmiş. Çocukları anlayacağı dilden uyararak biraz uzaklaştırınca misafirlere de mütevazi dille _ Hoş geldiniz diyerek ı misafirperverliğini göstermek için eşi Sultan hanıma seslenerek .- Hanım bize çay demle misafirlerimiz var demiş. Zeki Konur Beyde Selamünaleyküm amca. - Hasan ağa aleykümselam beyim sizi tanıyamadım yabancısınız galiba deyince . İnci hanımda - Yabancı değiliz amaca bizde Türk milletin deniz demiş. -Muhtar pekala sizi yakından tanıyalım yolculuk nereye, nereden geliyor nereye gidersiniz ? diye sorunca Zeki Konur bey eşi İnci hanımını göstererek eşim biraz rahatsız, büyük şehirde bunalınca beraber böyle ilçe ilçe, köy köy dolaşarak güzel yerleri seyahat ediyoruz, hoşumuza giden yerler oldu mu duraklıyoruz, havası da temiz oldu mu da bir gün konaklıyoruz deyince ağanın hoşuna gitmiş.
Muhtar Hasan ağa kendini tanıtmış . Buyurun evin avlusuna geçelim Hanım çayı demlemek üzere deyince Zeki Konur beyde - Çocuklar aracımıza zarar verir mi ? deyince. Muhtar - yok buranın çocukları herkese, hele yabancıya da saygılıdır merak ettikleri için toplanmışlar, hele ben burada olunca da daha saygılı davranırlar demiş. İnci Hanım aracından aldığı bisküvi lokum, pastalarla birlikte Sultan teyzenin yanına gelir.
Mutfağın önünde karşılaşınca hoş beş sonrası ona yardımcı olmaya çalışır. Zeki Konur bey muhtar Hasan ağa ile bahçede otururken toprağı avucunun içinde erdikten sonra biraz kireçli olduğunun farkındadır. Tam benim Lavanta bahçesi edebilmem için aradığım toprak der ama duygusunu henüz Muhtara yansıtmaz.
Biraz sabırlı davranarak önce araştırmaya koyulur, çay içerken. - Hasan ağa nedense bir şey dikkatimi çekti. - Muhtar buyur beyim peki ne dikkatini çektiyse çekinmeden söyle aydınlatayım. Zeki Konur bey . -Şöyle tarlalara bakıyorum da hepsinde tek tük çeşitli ağaçlar var, Çoğuda etkili durumda arazilerin arada şu çeşmenin karşısındaki tarla neden boş bırakıldı acaba deyince ?. - Muhtar Hasan ağa o tarla Kuyucak Köyü merası dır, orayı mahsul kiralayıp eken yeterince verim alamayınca nadas bırakıldı. Şimdilik kimse etmiyor. Herkes kendi tarlası ile meşgul kendi tarlalarında da gerekli mahsulü alamayınca köy sakinleri ilçeye ilime veya başka şehirlere gidip iş arıyorlar demiş.
Zeki Konur beyde gerekli mesajı alınca çayları içerken kafasında program yapmış. Eğer ben bu tarlanın kirasını yani icarını verirsem arzu ettiğim Lavanta mor üretimini bu köyde bu toprakta gerçekleştirebilirim diye düşünmüş. İnci hanım getirdiği pastaları tabağa koyunca muhtara da buyur amca diye sunuyormuş Sultan hanında ocaktan üzeri isli çaydanlıktan boşalan bardakları duruyormuş . Zeki bey - Hasan amca ben bu köyü sevdim. Diğer insanlar galiba sizin gibi sıcakkanlı.
Sizinle çok önemli bir konuyu konuşmak istiyorum. Muhtar Hasan buyur beyin sizi dinliyorum. - Ben sizin köye ait olan Mera tarlayı icara uzun süre kiralasam ,içinde lavanta yetiştirsem razı olur musun deyince ?. Muhtar Hasan ağa sözü tam algılamayınca avanta da ne demek diye öğrenmek istemiş. Zeki bey biraz izah etmek için bahçeye yetişen karabaş otunu koparıp örnek göstererek işte Hasan ağa buna benzer bir bitki demiş. Muhtar olur beyim ama ben bu köyün muhtarı olsam da kendi başıma karar veremem köy heyeti ile bir görüşeyim, Siz bugün burada mısınız diye sorunca Zeki bey- Sorun değil Hasan ağa karavan içinde de yatar kalkarız, sizin hayırlı kararınızı bekleriz demiş.
Akşam olmuş hava iyice kararmak üzereymiş Sultan hanımın Kızı Ayşe ve oğlu Fahri gelmiş Hasan ağada çocuklarına - öpün bakalım misafir konuklarımızın elini
deyince - onlarda öpmüşler ama pekte çok küçük çocuk sayılmazmış çünkü. Her biri yiğit delikanlı genç kızı da becerikli imiş. Muhtarın soy ismi de altınmış. Oğlunun yanında Mehmet Aydemir ismininde de arkadaşı varmış, genelde beraber oynuyorlarmış.
Muhtar ağa misafirlere bu gece siz benim evde de kalabilirsiniz, misafir yeriniz var dese de.. İnci Hanım sağ ol amca ben karavanda uyumaya alışkınım demiş Sultan hanım madem öyle düşünüyorsunuz sabah kalkınca hep birlikte kahvaltı yapalım diye teklifte bulunmuş . İnci hanım ile kararlaştırmışlar. Muhtar Zeki beye akşam istersen köy ortasında Sen de gel deyince . O da sağ ol ağam siz özel konuşup kararınızı sabah kahvaltıda bildirirsiniz demiş ve ayrılmışlar.
Zeki bey karavan içinden tarlaya baksa da karanlıktan net görememiş eşi ile mutluluğu yaşarken istişare yapmışlar İnci Hanım da köy köy ilçe ilçe yöre yöre buluşmaktan ben de yoruldum. Eğer toprak Lavanta üretimi için şayet uygunsa köy muhtarı da heyeti de onaylarsa Yurt ışından getirdiğiniz lavanta tohumlu usulüne göre bunu hepsini gömeriz kapatırız demişler, yol yorgunluğu ile aynı fikirdeyiz diyerek uyumuşlar.
Akşam Muhtar Hasan Kuyucak köy heyetini muhtar odasına çağırmış ve bu konuda görüşmeler başlamış. Birinci aza Hakkı bey, ikinci aza, İbrahim bey üçüncü aza Ali bey dördüncü aza Hüseyin bey , bir de onlara çay kahve hizmetinde bulunan Tahsin Bey varmış yani altı arkadaşa önemli konuyu açıklarken . Muhtar Söze başlamış. Bugün bize İstanbul'dan misafir geldi köy mera tarlasına avanta mı yoksa lavanta mı ekecekmiş. Tam anlayamadım ama bir çiçek ekeceğini söyledi . Yalnız bunun uzun süre tarlada kalacağından da bana bildirdi bunun için burada toplanmış bulunmaktayız.
Hakkı be bizim bu tarla baya bir büyük yaklaşık 10 dekar var arkadaşlar bu burayı ben ekerim veye fidan dikerim diyen varsa yabancıya kaptırmayalım sizler ne dersiniz demiş. İbrahim bey ekecek olan olsaydı iki senedir de boş kalmadı bence hazır talip çıkmışken değerlendirelim demiş. Hüseyin bey de ben de aynı şeyi düşünüyorum, yıllık değerli kiraya vermek için dekar başına bir bedel belirleyelim demiş.
Aza Ali beyde O kira bedelini peşin alalım önümüzdeki yıllar içinde peşin para verirse verilen parayı çok iyi değerlendirelim köy Camisinin yanına umumi tuvalet yaptıralım. KUYUCAK Köyümüze geçici bir yabancı gelse tuvalet yeri sorsa her geleni evimize mi ?salacağız, unun için meydanda bir umumi tuvalet yaptırırsak iyi olmaz mı ne dersiniz Muhtarım demiş.
Bu İyi Fikir benim de aklımdan geçiyordu ama okul tuvaleti var o da öğrencilere mahsus demiş . Hakkı Bey madem dekar başı 100 lira diyelim 10 dekar da bin Türk Lirası yapar bunun için bir sözleşme yapmakta fayda var çünkü yarın tarlayı dikenli çalılarla batırıp paramızı vermezse bir daha uğramazsa hakkımızı kimden arayalım demiş .
Aza Ali bey evet doğru söylersiniz köyümüzün merasını garanti altına alalım Bizler Ömürlük misafiriz sonra çocukların hakkını yemeyelim bir daha böyle bir fırsat geçmeyebilir. Hüseyin bey bende Aynı fikirdeyim demiş, tavşan kanı çaylar geldi deyip heyete dağıtan Tahsin beyde kulak misafiri olduğu için olumlu ve verimli konuşmanın sonunda - Bende aynı fikirdeyim isabet oldu demiş. Muhtar Hasan madem ki burada ki Kuyucak köyü idare heyeti çoğunluğu bunu kabul ediyor, Bende sizinle aynı fikirdeyim deyince , bir karar alarak sözleşmeyi hazırlamışlar.
Ertesi gün Muhtar Hasan karavanın kapısını tıklayıp Zeki bey kalktınız mı deyince - Evet muhtarım der İnci hanımıyla evine sabah kahvaltısına çağırmış ve hep birlikte kahvaltı yaparken - Muhtar beyim sana hayırlı haberlerim var akşam köy idare heyetiyle odamızda toplandı yaptık ve alınan karar sonucu köy mera tarlamızın dekarı 100 lira dan 10 dekar Köy merası bin liradan icara vermek üzere sözleşmesini hazırladık.
Bunun bedelini peşin olarak almayı kararlaştırdık ister 3- yıllığını peşinde verebilirsin. iki yıllığını da bir daha geldiğinde verdiğinde 5 yıllık eder, senenin ondan sonra her seneyi peşin vermiş olacaksın. Eğer ileride vazgeçersen ödediğin para yanar, tarlayı da sana ilk verdiğimiz giden nadas olarak teslim alırız.
Çünkü bilmediğimiz bir tür bitki veya çiçeği tarlamızda istemeyiz ne dersin deyince. İnci Hanımın yüzüne bakan Zeki Konur bey onun gözünden olur cevabını hissetmiş ama bir müddet susma hakkını kullanarak ve beyninde de tasarım niçin düşünmekle meşgul muş. Muhtar cevap bekliyormuş. Zeki beyde içinden teklif tam istediğim gibiymiş, böyle büyük bir araziyi yıllardır arıyordum hemen evet derse de biraz şüphe uyandırır düşüncesiyle muhtardan kalem kağıt isteyip ince hesaplar yapmaya başlamış.
Bu arada Sultan kadında İnce hanım sofrayı yerden kaldırıyorlarmış . Sultan hanım ben size Türk kahvesi yapayım da ufkunuz açılsın hayırlı cevabı öyle verin demiş. İnci hanımda Allah razı olsun hakkınız ödenmez bizi misafir edip ufkumuzu aydınlattığınız Oğlumuzda yurt dışında okuyor gideli biraz oldu Onur evladımızı amcası Kemal karşıladığı için İçimiz rahat ama onu da çok özledik. - Muhtar Hasan kendi başını namı yurt dışında deyince. İnci hanım inim orada Marsilya'da üniversite de öğretim görevlisi Kemal amcası var, eltim, yeğenlerimiz var. Sulta hanın Korkma o zaman evladı emin ellerde demiş. kahveleri için hepside teşekkür etmişler ederek minnettarlık duygusunu dile getirmişler, Sultan hanım, Muhtar Afiyet olsun demiş.
Evden kalkıp dışarı çıkmışlar. Bu arada Zeki Konur bey Muhtar Hasan ağaya izin verirsen bir daha köyün mera tarlasını birlikte gezelim. Uzaktan gördüm ama bir de yakından bakmak istiyorum. Kararımı Ondan sonra açıklamak istiyorum demiş. Zeki bey tarlayı gezerken Kuyucak köyü idare heyeti de durumu öğrenmek için oraya gelmişler. Yine bir şey mi var diye köy çocukları birikmeye başlamışlar. Çeşmeye yakın evlerinde oturanlar da arabaya pencereden bakıp güzelliğini konuşuyorlarmış. İnsanlarımız nede çok akıllı evini
arkasında taşıyorlar demişler. Köyde bir anda farklı dedikodu yayılmış, kimi köy merası satılıyormuş, kimi yok ya Muhtar kiraya, yani icara verecekmiş, kimide alanlar tarlaya altın mı ekecekler ki diye kuşkulu farkı söylemler kafaları karıştırmaya başlamış.
İşin doğrusunu bilen biliyormuş. Zeki Konur bey köyün meralık tarlasını gezerken tarlanın temiz ,otsuz olduğuna hayran kalıyormuş. Çünkü geniş ve büyük görünüyormuş nadas olunca çevirince toprakta zarar veren otlar çürümüş galiba diye içinden yorumlar yapıyormuş. Yürürken her 50 adımda toprağı yerden avuçlayarak inceliyor kireçli mi, nemli mi , lavanta üretimine uygun mu diyerek keşfediyormuş.
Tarlayı bir baştan bir başa dolaşmış gözlerini yumarak Marsilya'da Provençe yöresinde ki lavanta bahçesini hayal eder, buranın oralardan daha güzel verimli şirin olabilmesi için hayalini kurup gözlerini açarak. Nihayet kararını vermiş. Tamam Muhtarım sözleşmeyi kabul ediyorum ve imzalıyorum yalnız size ben ancak 3 yıllık peşin verebilirim, çünkü tarlaya saçılan lavanta mor
gül çiçek tohumları 3 yılda ancak gelişir. Onlar gelişip, olgunlaşıp yetiştiğinde biçmeye geldiğimde de 2 yıllık daha peşin veririm her sene lavantaları biçerken bir sonraki yılın kirasını ı size vermiş olurum sözleşmemiz süresiz olsun. Çünkü bu lavantaların ömrü uzun olabilir , arzu edenler fidelerden tarlasında isteyende biçebilir, tarlasına dikebilir. lavanta tohumlarından da veririm ekebilirsiniz, zamanla geliştikçe , yetiş tikçe Kuyucak köyü çiçeğiyle Mor gülün lavantası ile Turizm yöresi diye anılabilir her yerden turistler gelir demiş.
Köy heyeti sohbeti net duymuş, her biri kabul eder gibi kapıyı sallamış ve Zeki Konur bey köy muhtarına 3000 Türk lirasını vermiş. Her iki sözleşmenin biri Zeki beyde diğeri de muhtarda kalmış. Muhtar insanlık gereği değil birden istediğin bir yardım varsa söyle onu da yapalım demiş. Zeki bey elbette var bana iki delikanlı 2'de hanım kız ayarla, ellerine çapayı alsınlar, bana da ucu sivri bir demir bul ben o demirle lavanta ekilecek yerleri tespit edeceğim, eşin İnci hanım tohumu saçma dan önce gençler orayı çatlayacak tohum çapa çukuruna konulunca da kızlarda üzerini kapatacak yani lavanta tohumu ne derinde olacak ne de açıkta, normal bir şekilde aralıklarla konulanacak.
Mera tarlasında çalışan gençlerde benden yevmiye alacak demiş. Muhtar AĞA etme bunun için oğlum ve kızım var onlar da arkadaşlarını çağırır işe başlatırız demiş. Muhtar cevizlerin fidelerini toprağa koymak için hazırladığı sivri demir çubuğu getirmiş. Zeki bey bunu görünce sevinmiş. Tam istediğim gibi demiş bu arada muhtarın kızı Ayşe Aynur arkadaşını çağırmış . Para kazanacağız, diğer kardeşi Fahri Altın'da Mehmet Aydemir arkadaşını çağırır. İnci hanıma Sultan kadın yardım etmek istemiş ama bu iş kolay sen bize öyle kahvaltıyı hazırla ,benim işim kolay demiş.
Zeki beyde tarlanın başına geçerken enine boyuna adımladı , sonra hesap yapar her 4 adımda bir taş kor alt başı ve üst başı da adımlayarak oraya da Taş kor ince uzun çubukla karşılaştırıp ölçüsünün doğru olduğundan emin olarak elindeki demir çubukla daire oluşturur, oluşturduğu dairelerde tahminimiz 30 ile 40 santim arasındadır genç delikanlı Mehmet ve Fahri de o daireler içindeki toprağı biri birinini biri de diğerini çapalar İnci hanımda doğru olduğunu kontrol ederek lavanta tohumunu çapanın açık izine baktıktan sonra.
Boşluğa tane tane koyar, kızlarda Ayşe ile Aynur onların üzerini kapatırlar bu şekilde çalışmaya devam ederler arada erkekler kızlara bakar gülüşürler ama işlerini de ihmal etmezler Mehmet Aydemir delikanlının gözü Ayşe dedir, Fahri Altın'ın gözü de Aynur kızda dır, herkes köyde vakti gelince kendisine bir kısmet arıyoruz deseler de aile büyüklerinin rızası olmadan söz kesilmez nişanda yapılmazmış.
Muhtarın eşi Sultan Altın öğle vakti olunca çalışanları sofraya çağırır hep birlikte yeyip içtikten sonra tekrar işe devam ederler bu çapalama gömme işlerini tam 3 gün boyunca sürer. Bu arada köylü ile kaynaşan Zeki Konur bey ve İnci hanım Kuyucak köyünün benimserler . İnşallah emeklerimiz zayi olmaz deyince hep birlikte duacı olurlar çalışan delikanlılar 3 günlük yevmiyesini alınca çok sevinirler. İnci hanım da Sultan hanımın biraz gönlünü alır. Sultan'da Gönüller bir olsun yeter demiş.
Zeki Konur bey sizlerle ve dalaşmadan önce köy muhtarına şu sözleri aktarmış. Muhtarım hakkınızı helal ediniz. Biz şimdi gidiyoruz oğlum biliyorsun yurt dışında biz buradan gidip onun yanında kalacağız. Bu arada tarlada yetişecek mor çiçekler lavantalar size emanet. Eğer ortasından göze batan otlar çıkarsa delikanlılara çapa vurup kaldırsın. Ben gelince onların yevmiyelerini öderim. saçtığımız bu lavanta tohumları 3 yıl içinde öbek öbek olurlar yaklaşık 30-40 50 santim gibi hatta 1 metreye kadar uzanabilir demiş..
Toprakların verimliliğine yılına göre erken gelişebilir. Lavantadan eğer siz elde yetiştirmek istiyorsanız kökünden bir karış yukarıdan sapını kesersin. O dalın uç kısmı yani Mor Çiçek bölümü kesin fide olarak onu tohum bıraktığımız gibi öbek öbek dikersiniz. Muhtar- Beyim - Bizim buralarda bunu bilmezler gözleri net görmeyince de, gönül sevmeyince de, kokusunu biraz hissetmeyince de, şimdi bir şey diyemiyorum bu işlemi zamana bırakalım . Bizler yaşlanıyoruz gençler ne düşünür bilemem. Zeki Konur bey haklısınız ama şimdi tarla boş bir arazi Mera olarak görünüyor göreceksiniz bura son 3 yıl içerisinde bambaşka bir hal alacak bu mor güzelliği görmeye gelenler artacak demiş.
Muhtar İnşallah beyim sen de bize hakkını helal et deyip vedalaşmışlar. Kuyucak Köyü sakinleri O andan itibaren tarlayı izlemeye başlamışlar, meraklıları tarlayı gözetlemeye başlamışlar. Çalışan delikanlılara da ve kızlara da neler yaptınız diyerek bilgiler alıyorlarmış.
Herkesin farklı dedi kodu su yine de ortalığı birazcık karıştırıyormuş. Bazıları yine komiklik olsun diye İstanbul'dan gelen Zeki Konur bey tarlaya altın ekip gitmiş. Diğerleri de yediveren gül tohumu etmiş her mevsim her sene açacakmış. Bir diğeri de Çalı tohumu ekmiş, Burası dikenlik olunca kimse giremezmiş. Biri de bu mera inşallah bana kalır diye düşünüyorlarmış.
Başka bir muhalifte azam çok zenginmiş köye bağış yapmak için bahane uydurmuş. Bir diğeri de yok ya baya bildiğimiz Karabaş çiçeklerini yetiştireceklermiş. Biri de yok İstanbul'dan yumurta boyamak için mavili ve çiçekler Yetiştireceklermiş satacaklarmış ,yumurta kabukları mavi renkte olacakmış. Başka bir muhalifte Yiyeceklerin içine karışan çiçek tohumunu ekmiş diye farklı söylentiler devam etmiş ama . İşin en doğrusunu Muhtar ve Sultan hanım biliyormuş.
Kuyucak Köyü idare heyetini muhtar Hasan bey tekrar toplayarak köy camisi yanına umumi tuvalet yapmayı kararlaştırmışlar. Ali Bey erkekler tuvaleti olsun deyince, Hüseyin beyde öyle olur mu bir bacım gelirse sıkışınca bilmediği eve mi girecek demiş, Ya bu Şehirlerde ki gibi usulüne uygun olsun demiş. Mehmet beyde doğrusu da bu zaten bay tuvaletin arkasına bayan tuvaleti yapalım birbirinin içeriye girip çıktığını görmesinler. Erkeklerin 2- lavabo 4 - oda olsun diyerek kararlaştırmıştır ,kadınlarınki 1- lavabo olursa 2- oda olsun diyerek son kararını vermişler.
Yapımı için para da hazır olunca Kuyucak köyüne yakışırdı şekilde tuvalet yapımı gücü yeten gençlerin yardımıyla kısa sürede gerçekleşmiş. Tuvalet açılışını yapmak için Muhtar köylüyü toplamış. Köyün imamı Hamza Efendi de dua etmiş, herkes sıkıntısını gidersin, rahatlasın diye birazda komedi hareketler edenler olmuş. Muhaliflerin bazıları da muhtarın başarısını çekemeyince dedikodu yapmışlar. Köyümüzde gider gelir Bankası kuruldu herkes fazlalığını oraya bıraksın demişler. İleri düşüncesi zayıf olan biri de . Fuzuli masraf herkesin evinde tuvaleti varken buna ne gerek var demiş. Muhtar sakin olunca söylentileri aldırmamış ,ata sözünü hatırlayarak, Elbette meyve veren ağacı taşlarlar, aktif görev yapanı da dışlarlar demiş.
O sene Zeki Konur beyin şansından çok güzel bereketli yağmurlar yağmaya devam etmiş. İnci Hanım efendinin de lavanta tohumlarını toprakla düzenli buluşturmuş kıvamına da ermişler. Baharın gelmesiyle birlikte küçük yeşil fidelerinin yaprakları Ben artık fark edin buradayım demeye başlamış. Yine köy meraklıları tarlayı yakından izliyormuş. Sultan hanım ve muhtarda sorumluluğunun bilincinde olduğu için fidelere zarar verilirse günah diyorlarmış. Birinci sene lavantalar fazla boy atmamış ama ikinci seneye girince iyice otur aklaşmış,karşıdan bakıldığında sıralı mor güllü çiçekli lavantalar açınca, mis koku saçınca ruhları okuyormuş
. ferahlık veriyormuş . Muhtar Hasan'ın evinin karşısı seyredilmeye doyumsuz, bağımlılık yapan hal almış.
Esrarengiz mis kokunu hissetmek isteyenler muhtarın avlusuna oturup Sultan hanımın Türk kahvesini içip mutlu olmuyorlarmış. 2. Sene de Zeki Konur bey gelmeyince. Muhtar Hamza da efendi de ile görüşüp köylüyü tekrar çağrı yaparak meydana toplamış.
Kuyucak köyü meydanında toplanan halka konuşma yapan Muhtar Hasan ağa aynen şöyle söylemiş. Değerli vatandaşlarım, bu sene Zeki bey gelmeyecek lavanta mor çiçekleri açtı, Kuyucak köyümüze neşe ferahlık bir güzellik saçtı. Bunu ben de tarlamda bağ bahçe de üretmek isterim diyen düşünen olursa eşim Sultan'ın gözetiminde makas ile kökünden bir veya bir buçuk karış üstünden sapını keserek, uç kısmı da alarak yumuşak toprağı sokup dibini de sıkıştırıp dikiniz.
Önümüzdeki seneye dikilen fideler canlandıracaktır. Bunu beceremeyenler için üçüncü Zeki Konur bey ayağımızda lavanta biçimine geldiğinde tohumlarını isteriz ,verince sizlerde değerlendirirsiniz demiş. Hasan ağanın bu konuşmasını kimi benimsemiş, kimi de gülümsemiş. İçlerinde muhalefet yapanlar da eksik değilmiş. Farz edelim ki tarlamızda yetiştirmek için Lavantaları tarlamıza ektik , pekala bunları biz kime satacağız, mor çiçekler açınca güneşten solar, lavantayı kim alacak? bir müddet sonra sıcaklık buruşturur emeklerimiz zati olur diye düşünmüşler.
Muhtar Hasan düşüncesine olumlu bakanlara hemen yardımcı olmuş. Bu konuşmayı duyan okul öğretmeni Emine hanım öğrencilerine şu öneride bulunmuş değerli öğrencilerim bir öğretmenin öğretmenler gününde öğrencisinden beklediği bir demet veya tek çiçektir. Bugün sizden çok sevdiğim lavanta çiçeğinin Okulumuzun çevresinde hep birlikte dikmemizi istiyorum. Her çiçek fidyesinin yanında isminizi veya soyadınızı belirten bir harf olsun ve her öğrenci diktiği lavantayı baksın korusun, büyüdüğü zaman okul duvarını lavanta duvarı oluştururuz. Lavanta duvarı gibi karşıdan güzel görünüm saçar deyince tüm öğrenciler heyecanlanıp bu görevi yerine getirmişler.
Sınıf başkanı Kemal arkadaşlarını uyararak şöyle demiş. öğretmenimize ve doğaya karşı saygınızı sevgimizi göstermiş oluruz deyince. Öğrenciler bu konuda duyarlı olmuşlar. Sultan ananın makasla kesip her gelen öğrenciye fideleri hazırlayıp vermiş. Onlarda toprağı yumuşatıp fideyi dikince dibini sıkıştırıp Okul çevresine yani duvarın etrafına dikmişler.
Her tür çiçeği seven bazı duyarlı kadınlarda saksı içine veya uygun yerlere dikmişler. Muhtar Hasan hanım bizim evin avlusunun etrafına da lavanta fidesi dikmek nasıl olur diye istişare yapınca,- eşi de bende aynı fikirdeyim bana kalbimden geçeni yansıttım demiş.
Bu şekilde üretime devam eden lavanta tarlalarını kimi sevdiğini içine sindiriyormuş, kime de karşıdan seyrine bakıyormuş. Tarlalarını mahsul ektiği için yeterince verim alamıyorum diyen Çiftçiler kara kara düşünmeye başlamış. Umutsuz olanlarda ile, ilçeye ve şehirlere göç etmeye zorlanmışlar. Kuyucak köyünde nüfus atacakken azalmaya başlamış.
Köyde muhalif olanlar Muhtar Hasan'ın devamlı pek dikkate almıyorlarmış, zaman su gibi akarken Zeki Konur bey Marsilya'dan İnci hanımla aracıyla boş gittiği gibi yine lavanta dolu aracıyla ülkesine dönerek ağabeyi Rıfat'a lavantalarını teslim etmiş Rıfat Bey de senin eksiğin lavantalar da aşmıştır kardeşim. Onları da biçip gel de hepsini birden Kozmetik Sanayi üretim tesisimde değerlendireyim demiş.
3- Senelik ayrılığın ardından çok özlediği umut ışığı olan Kuyucak köyüne gelirken oğlu Onur'u da getirmiş . Muhtarın dört gözle beklediği Zeki Konur beyi ve ailesini ,oğlunu karşısında görünce çok sevinmiş. Akşam hava karardığı için pek lavanta bahçesine net bir şekilde görememiş ama aracın farlarının ışığıyla görünen görüntü güzelliğini ortaya koyuyormuş.
Sultan hanımla kucaklaşan İnci hanım ona akşam yemeği için yardımcı olmuş bir şehirden aldığı hazır gıdaları da karıştırarak güzel bir sofra oluşturmuşlar. Onur Muhtarın Oğlu Fahri ve kız kardeşi Ayşe ile tanışmış. Tabii ki onlardan yaşça biraz da büyükmüş. Öyle olunca Sultan kadının çocukları ağabey diye hitap ediyorlarmış. Zeki Konur bey Muhtara geçen yılki lavantalar nasıldı, biçip değerlendirebileceğinizi tahmin ettim demiş. -Muhtar Hasan senin söylediğin gibi lavantalar açınca iyice kıvama oturunca İmam Hamza vasıtasıyla köylüyü meydana topladım arzu eden aldı değerlendirdi, etmeyenlere de zorlamam olmadı tabii ki fark ettiysen eğer benim hanım da evin avlusunu lavanta fideleri ile çevirdi, onlarında hafızası yerinde kendini belli etmeye verime döner inşallah.
Zamanla güzel olur diye düşünmüş. Zeki beyde öyle inanıyorum ki ülkeme dikilmesine vesile olduğum bu lavantalar her gün her geçen yıl çoğaldıkça adamı da tarihe yazacaklar, masallara ,şiirlere, konu edecekler, Kuyucak köyünün ürününün Lavanta bahçeleri kokan lavantanın mor çiçekleri Yurt içi ve yurt dışı Ticaretinde ön plana oturacak , üretici her bahçe sahibi yağını litreler halinde satacak ve Köyde herkes bunu önceden yetiştiremediğine pişman olacaklar demiş.
Muhtar Hasan da sayenizde beyim sağ olun var olun. Sadece doğanın değil, köyümüzün insanımızın ufkunu açtınız, lavanta kokusunu sunarak ferahlattınız. Üretim İnşallah düşündüğünüz gibi olur. Köyden şehre gitmeyenler, tarlasını etmeyenler de lavanta tohumlarını eker ve bu şekilde bir bütünlük oluşur.
Bu arada da Zeki bey benim işçi görmeye borcum varsa bildir, otları yolup temizlik yaptıysanız onu da ödeyeyim ki kafama takılmasın demiş. Muhtar - odada oturan oğlu ve kızına seslenerek yavrum - Sizler lavanta bahçesinde kaç gün çalıştıysanız Zeki Konur amcamıza bildirin emeğinizin karşısında verecek demiş. Ayşe'de ben 5 gün çalıştım Baba demiş. Fahri de ben 10'in çalıştım Baba demiş parasını almışlar.
Onur bu arada lavantanın insan vücuduna yararlarını ve içeriğini anlatan kitabı iki kardeşe hediye etmiş. Bu kitap lavantanın tamamen içeriğinin detayını ,üretimini anlatıyormuş, yetiştiriciliği üzerinden tesisine gidene kadar kozmetik'in ihtiyaç duyulan gerekli her şeyi içine alıyormuş. Ama en çok Ayşe kızın ilgisini çekmiş. Çünkü kitabın içeriği lavanta güzellikleri yansıtıyormuş geç vakitlere kadar sohbet eden her iki aile ve çocukları birbirlerine hayırlı geceler dileyerek ayrılmışlar.
Onur baba ben arabanızda yatayım. Siz annemle
karavanda yatarsınız deyince, annesi İnci hanımda -tamam oğlum sen nerede rahat edeceksen orayı tercih et demiş. Onur bey karavan camını açmış lavantanın mis kokuları adeta içeriye sızmaya başlamış. Annesi de karavan penceresini açıyormuş aynı şekilde onlara da lavanta kokusu ferahlığı odada aynen hissediyormuş.
Yol yorgunluğu ile hepsi de sabaha kadar mışıl mışıl uyumuşlar, sabah imam Hamza efendinin okuduğu ezanla uyanan Zeki beyde kalkıp doğru camiye gitmiş yanındaki yeni yapılmış tuvaleti görünce çok sevinmiş. Çünkü daha önceki gelişinde tabii ki böyle bir tuvalet yokmuş abdestini alıp camiye girdiğinde bir yabancının camiye ergen gelmesi cemaatin dikkatini çekmiş .
Cami içinde muhtar ve köy heyetinden insanlar varmış ama bilmeyenler ve ilk defa görenler yeterince onunla samimi olmayanlar varmış. Cami içerisinde konuşmanın uygun olmadığından dolayı sağ elini göğsüne koyup da başını sallayarak selamlama ve hoş geldin işareti yapılmış Zeki beyde aynı şekilde cemaate karşılık vermiş selamlaşmışlar bitmiş. Sabah namazı sünnetinin ardından İmam efendinin tek biriyle farz namazı kılınca birlikte dualar edilince herkes dışarı çıkınca hoşbeş muhabbeti gerçekleşmiş.
Köy kahvesi cami çıkışı gelen olur düşüncesiyle açıkmış Zeki Konur beyi kahveye çay içmek için cemaat davet edince kıramamış ve çay içerken de sorulan soruları cevaplıyormuş. Hakkı bey ağam sayenizde Köyün havası değişti lavanta çiçeğinin mis gibi kokuları gerçekten yöremizin havasını değiştirdi Allah sizlerden razı olsun. Bizleri Ferahlattınız Köyümüzün kaç yıldır boş kalan tarlasını güzel yetiştirip köyümüzün ufkunu aydınlattınız. Zeki Konur sağ olun teşekkürler her şey Muhtarım vesilesiyle olduğu için ona minnettarım.
İbrahim bey sizin verdiğiniz icar parasıyla muhtarımız Köye bir umumi tuvalet yaptı ,güzel oldu . Zeki bey ben de beğendim sanki şehir tuvaletlerini hiç aratmıyor. Muhtar Hasan - Zeki beyim lavantaları ne zaman kesip, biçmeyi düşünüyorsunuz, bize düşen görev varsa bildir?. Konur beyde şimdilik buradayım önce bir inceleyelim mor gül lavanta çiçekleri kıvamına iyice oturduysa yarın veya öbür gün sabah erkenden dalları biçmeye başlarız. Hüseyin bey acelen nedir beyim ? neden sabah erken başlıyorsun ki demiş.
Zeki Konur bey eğer aşırı sıcağa kalırsak arıların çiçeğe bindiği gibi lavanta yağları ısıyla havaya uçar. Onun için serinlik tercih edilir. Ali beyde - güzel biçenler içinde yetenekte eli güzel orak biçen yetenekli bay bayanlar lazım oda bizim Kuyucak köyümüzde mevcuttur. Zeki bey- Bu işlem birkaç kişiyle olmaz her çalışan benden yevmiyesini alacak demiş. - Ali de desene dışarıya iş aramak için gidenler geriye dönüş yapacak.
Muhtar Hasan da hedefimiz o zaten Kuyucak Köyün kıymeti bilinmeli yol yakınken yöreye dönülmedi. Güneş birazcık yükselince herkes evine kahvaltısına giderken Zeki Konur beye buyur etmişler ama eşim karavanda bekliyor diye kabul etmemiş. ve yuvasına gelmiş. İnci hanım mevcut imkanlarla kahvaltısını hazırlamış. Oğlu Onur da çoktan uyanmış lavanta bahçesine geziyormuş. Babası da yanına varınca nasıl buldun oğlum lavanta bahçemizi Provence'dekine benzetebileceğimiz belli oluyor mu? çevresindeki hali benzete bilmiş miyiz deyince . - Onur başlangıcı için çok güzel baba bu güzellikler yayıldıkça biz onları elbet sollar geçeriz. Zeki baba -Aferin oğlum tam bir Türk evladı gibi konuştun, Ne mutlu Türküm diyene demiş .
İnci Hanım çağırmış. Beyler Sabah kahvaltı hazır gelin yiyelim, içelim de bahçeyi sonra birlikte gezeriz demiş. Kahvaltı yapılırken bile mor çiçekli lavanta bahçesinde ki esrarengiz görünü yukarıdan bu güzel manzarayı izlemek insanın duygularını kabartıyormuş .Kahvaltı bitince karavan üzerinden bahçesinin resmin topluca çektikten sonra içini gezerken de tek tek ve aile boyu resimler çekilmişler. Burada Zeki Konur bey Mor gül lavanta çiçeklerinin kıvamına oturduğunu algılayıp bunları biçme zamanı gelmiştir diye düşünmüş.
İnci hanım ve oğlu Onur lavanta bahçesini hayranlıklar izlerken bu arada evi yakın olan Muhtar ve Sultan hanım bahçede kendince ve hep birlikte Fotoğraflar çektirirken çocukları da gelmiş onlarda aynı kare içerisinde yer almışlar çıkmışlar hep birlikte mutlu bir anıyı perçinleşmişken. Muhtarım lavanta çiçekleri olgunlaşmış artık bunları içebiliriz ben size 2 yıllık icar kira ücretini vereyim ki tuvalet yaptığın gibi bunu da değerlendirirsin İnşallah .
Ayrıca keski tutan pratik olan bay ,bayan ve erkek olgun kişileri ayarlarsın yarın sabah erkenden kesime başlayalım, öğleye kadar bitirmeye çalışalım. Biz biçilenleri demet edeceğiz , delikanlı gençlere de ihtiyacım olacak deyince. - Muhtar Sende para peşin olunca yaşlılar bile çalışmak istiyor gerçekten sizler köyümüze her türlü geliri sağlayacak Ticaret yolunu açtınız. Allah sizlerden razı olsun demiş.
O gün yarın için günün akşamına kadar çalışacak kişiler ayarlanmış ve kesici aletler çarka vurularak biraz sürtülerek gerekli tedbirler alınmış. Köylü sakinleri lavantaların biçileceğine hem seviniyormuş, hem de çok üzülüyorlarmış. Sevinci eli boş gençlerin bol para kazanması imiş. Üzüntüleri ise lavantanın güzel kokularında sizlerle birlikte gidecek demişler.
İnci hanımda böyle umutsuz düşünenlere şöyle demiş. Üzülmeyiniz çünkü dallarını alıyorsak köklerini, gövdelerini tarlada bırakıyoruz demiş. Akşam yine Muhtar yarın malı sarar gidersiniz diyerek akşam yemeğine Konur ailesini çağırmış. Davete icabet etmişler bu arada da Avrupa gezmiş okumuş Onur'un kibarca konuşmaları Altın ailesinin dikkatini çekiyormuş. Fahri ve Ayşe'nin istediği doğrultusunda sorular çıkıyormuş ,sorulan sorular yanıtsız bırakmıyor
gezdiği gördüğü yöreleri, tecrübelerini anlatıyormuş.
Nihayet Sabah ezanında bir gün önce kararlaştırılan tüm işçiler elindeki aletleri ile gelmişler. Onur'un da Zeki Konur beyin görevi biçilen lavanta çiçekleri fide dallarını bağlayınca aracın bagajına yani kamyonet kasasına karavanın içine birer güzel yerleştirmekmiş. İnci hanımda çalışanlara kahvaltı hazırlamak için Sultan hanımla birlikte gerekeni yapıyorlarmış.
ZEKİ Konur bey işin yönetimini çalışsın işçiler tarif ederken nasıl yapılacağını bildirdikten sonra sarılan demetlere dönüşen Mor gül lavantalı çiçek dallarını karavan önünde biriktirmiş. Çok güzel muhabbet ortamı da oluyormuş, kadınlar, kızlar ,gençler, Erkekler hep birlikte çalışabilme heyecanını yaşıyorlarmış.
Yaklaşık öğleye kadar Lavanta oymakları biçilerek, denetlenerek ve karavanı yüklendikten sonra hep birlikte kahvaltı yaparak muhabbet ortamı biraz daha devam etmiş. Çalışanlar yarım gün görev yaptığı halde Zeki konur bey onları heveslendirmek, için birazda memnuniyetini dile getiren İnci hanım yevmiyelerinin tam verilmesine razı olmuş. Orada ki çalışan kişilerin hepsi ile vedalaşarak, KUYUCAK köylünün ellerini sallamasıyla Kuyucak lavanta Köyünden İstanbul'a doğru yola devam eden Zeki konu oldukça mutluymuş.
Rabbımıza çok şükür ediyormuş. Çünkü Türkiye'de ilk defa mor çiçekli lavanta yetiştiriciliğinin heyecanını yaşıyormuş. Geç vakitte İstanbul ulaşıp evde de gece istirahate çekilip ertesi gün de lavanta çiçekli mor Gülleri dallarını ağabeyi Rıfat beyin kozmetik tesisine indirip teslim etmişler. Onur da babasına yardımcı olmuş.Kuyucak Köyü muhtarı Hasan bey işlerin nasıl hanım misafirperverliğinizi yapabildik mi? demiş.
Sultan'da İnci Hanım memnuniyetini dile getirdi bana da bir torbada üç tarlayı yeterli lavanta tohumu hediye etti deyince. Bu çok iyi oldu bence de Çünkü Zeki beyden tohum isteyecektim ama unutmuşum. Sohbeti işten Fahri ve Ayşe evladı Babacığım ve Anneciğim bizim de lavanta tarlalarımız olsun mor çiçekler içinde mis kokular içinde oynaşalım ferahlık duyalım. maddi gelirimizde artsın, bak evimizin önündeki lavantalar ne güzel onları ve her geliş ve gidişimde seviyorum bir tanesi bile değerlidir bence.
Kızım bu tohumları boşa gider mi yazık olur. Çünkü Kuyucak köyüne örnek olacağız bizlere bakarak her ekip dikmeyi arzu edenler heyecanlanacak. Zamanında mahsul ekilip verim vermeyen tarlalar tohumlar tek tek ekilince bütünüyle lavanta çiçeklerini Eflatun mavi görünüm mor güllerini benimseyecek, üretimi arttıkça sahiplerinin yüzleri gülümseyecek demiş.
-Fatih baba mahsulü kaldırınca tarlalarımızı lavanta mor çiçeğine çevirelim .Hatta yağını çıkarma işlemi için ne gerekiyorsa yapalım demiş. Muhtar Hasan Zeki amcanın oğlu Onur'un lavanta ile ilgili size bir kitap verdiğini gördüm, galiba mutlaka üretim ve kozmetik konusuyla ilgili bilgiler vardır. Oku bakalım lavanta büyütmek için neler yazıyor oğlum demiş.
Tamam baba deyip kitabı bulmuş kitaplıktan alıp getirmiş, okuyayım mı demiş ve nihayetinde okumaya başlamış. Üretim için sırasıyla şunlar yazıyormuş . 1- Olgunlaşmış lavantalar kesilecek ve gölgede biraz kurutulacak. 2 - Kuruma işlemi bitince saplardan ayrılıp , çiçek tomurcuğunun tohumu toplanacak .3- Mutfak robotu ile veya kahve dibeğin tokuşu ile toz haline getirilecek. 4 - Toz olan lavantalar cam kavanoza alınacak , 5- Zeytinyağıyla lavanta tohumları üst üste konacak şekilde ilave yapılacak normal ölçü lavantaların iki katıdır, normal sonuç verir daha sonuç alabilmek için seviye artırılacak. 6 - Gölgede kavanozda ara sırada 25 gün çalkalanacak. 7- Kavanoz şurup şişesine tülbentle süzülecek, bu lavantaları tabii ki evde küçük çapta imalat yapmayı yarayacaktır .
Muhtar oğlum bu kadın işi devamında ne yazıyor oku bakayım. Fahri tamam baba. Önceki sunulan bilgiler küçük çapta işlemler içindir. Daha çok lavanta üretimi için damıtma usulu ile kaynatmak gerek bunun için geniş bir alan şart, bakır kaplardan bakır borulardan yararlanılacak lavantalar biçilecek. Demet olunca farklı kap içine bütün olarak konulacak, ağırlığınca 1 kilo lavantaya 2- litre su ilave edilecek, sonra kapak tamamı kapılacak herhangi bir sızıntı olmayacak bunun için pekmez çamurla sıvanacak, bakır kazan da Cami Hutbesi misali havalı olacak oradan dışarıya bakır boru uzatılacak, alt bölümde de suyu için boru uzatılacak , kazanın altı belli bir süre yani ateşin durumuna göre yarım saat veya bir saat arası lavantalı bakır kazan kaynayacak, ısıyla uçucu yağları damıtma şeklinde buharla bakır borudan dışarı akacak, bu akan sıvı damlacıklar lavanta yağının oluşumunu sağlar. Daha sonra da suyunu alıp bu şekilde tamamlanmış olacak.
Fahri oğlunu hep birlikte dinleyen Altın Ailesi Lavanta konusunda yeterince bilgi sahibi olmaya devam ediyormuş. Sultan Ana evinin avlusunda diktiği fidelerinin büyüdüğünü gördükçe mutlu oluyormuş. Fatih oğlunun da okuduğu üretim bilgilerini çok iyi algılayınca. Bunları ben evde de değerlendirebilirim düşüncesine takılmış ama Lavantaların ne gibi Şifa dağıttığını bilmem lazım diye düşünüyormuş .
Muhtar Hasan oğlu Fahri ile evin etrafını dolaşıp, bu evin üzerine bir kat çıkmak lazım, çıkarken de arka kısmına lavanta üretimi damıtma kazanını kurmak lazım. Çünkü Konur ailesi her sene lavanta biçimi zamanı gelince Mor Çiçekli lavantaları alacak diye bekleyemeyiz oğlum. - Fahri haklısın baba ben de aynı şeyleri düşünüyorum lavanta kitabında okuduğunuza göre biz bunu başarabiliriz lavanta kitabındaki örnek resmi bakır imalatçısına kazanı aynısını yaptırabiliriz demiş. Muhtar aferin oğlum aklınla bin yaşa demiş.
Ben de aynısını düşünüyordum. Tamam öncelikle bu evin üzerine çıkıp arka kısmını da ilave yapıp onunda üstünü genişletip bu inşaatı tamamlamalıyız diyerek birlikte çalışmaya başlamışlar. Bu arada kızı Ayşe ile evde oturan Sultan ananın aklına takılan soruya cevap arayalım diye düşünmüş. Ayşe kızım.- Buyur annem oğlum Fahri lavanta kitabını okurken üretimle ilgili bilgileri okudu. Sende bir araştır bakalım mor çiçek lavantaların insan vücuduna faydaları nelermiş . Bunu bir güzel öğrene öğrenmeliyim yapılan üretimlerimiz boşa gitmesin kızım demiş. Ayşe Tamam anne şimdi bakıyorum sayfaları karıştırırken Hah buldum demiş.
Sultan Ana sırasıyla oku bakayım neymiş. Ayşe Altın kızı başlamış kitabı baştan sona okumaya - Lavantadan üretilen ürünlerin insan vücuduna yararları şunlardır.
1- Stresle ilgili Baş ağırlığını etkili bir iyileştiricidir, diş ağrısını giderir. 2- İştahını açar sindirimi kolaylaştırır. 3- mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. 4- Depresyonla ilgili aşırı rahatsızlığı giderir, sinirlilik durumda da yatıştırır olur. 5- Uykusuzluk hali ne giderir. 6- kusma refleksti bastırır ve rahatlatır. 7- İdrar söktürücüdür, böbrekleri temizler. 8- Lavanta Ölümsüz Aşk ve sevgi sadakatin bir sembolüdür. 9- Renkleri ruhu ferahlatır. 10- bitkinin çiçekleri, yaprakları, uçucu yağları doğal ilaç olarak kullanılır. 11- Cilt ve saç tedavilerinin yanı sıra yaraları ve ağrıyı tedavi etmek için lasyonlarda ve kremle tropikal olarak kullanılabilir. 12- Bir çok yanıkları ,böcek ısırıklarını iyileştirir, aroma terapide kullanılır. 13- kalbi korur damar sertliğini yumuşar.
14- Felci azaltır, saç kepeğini önler. 15- Midenin hazmına yardımcı olur. 16- Mantar rahatsızlıklarına faydalıdır. 17- Suyunu içince vücut iltihaplarını eritir. 18- Lavanta çayı da ferahlık verir. 19- Oda parfümü, şampuanı ,kolaylığı, sabunu , duş seti tenine faydalıdır.
20- Lavanta lokumu, helvası, balı da derdine devadır.
Anne yeter mi ? okuyacakları İnan okumaktan çenem yoruldu. Çünkü ince detayları, dahası da var, uygulama şekilleri bile var deyince. Sağ ol kızım ben çok merak ettiğiniz soruların cevabını buldum ve aldım demiş . İleri ki zamanlarda da uygulamaya geçince okuyarak eksiklerimizi tamamlarız. Aslında bir çok hastalara şifa kaynağı evimizin önüne kadar gelmiş ama biz farkında değilmişim demiş. Ayşe kızı da evet haklısın anneciğim lavanta kitabının içindeki faydalı bölümleri okudukça kendimi de doktor gibi hissediyorum demiş.
Bundan böyle lavantaların bir dalını bile asla boşa gidertmeyelim. Biçince evimizde mor dallı çiçeklerini kurutalım çayımızı onunda demleyelim demiş. Oğlunun dışarıdan tıkır tıkır sesi gelince Ayşe ve annesine ne olur diye dışarı çıkmışlar. Artık evin çehresi yavaş yavaş inşaat yapıldıkça değişmeye başlamış. Muhtar Hasan şehre giderken lavanta kitabını yanına almış resimdeki gibi bakır damıtma kazanın imalatçısına siparişini vermiş.
Bu arada İnşaat için gerekli malzemeleri alıp. Açık kamyona yükleyip yaklaşık bir saat içinde Kuyucak Köyüne ulaşmış inşaat ustası Mükerrem işler beyle pazarlığı bitirip çalışmaya başlamış. Oğlu Fahri ustaya yardım ediyormuş. Hasan ağa'da eksiklerini alıp işi tamamlarken. Sultan ve kızı Ayşe çay, kahve yemek hazırlayıp ikramları sunuyorlarmış. Fahri Altın bazen inşaatta sıkıştığı zaman Mehmet Aydemir arkadaşlarını çağırarak onun da para kazanmasını sağlıyormuş.
İnşaat yaklaşık 45 gün içinde bitmiş. 2- ay içinde de tamamen kıvamına oturmuş eksikleri tamamlanmış. Bu arada sipariş verdiği Damıtma da kullanılacak bakır kazanda yapılmış gelmiş. Onun için baca gerekiyormuş, çoktan yeri hazırmış bacıyı yerine oturtmuşlar. Üretim tesisi için yapılan kazanı karşıdan gören süt kazanı olduğunu zannedenler olmuş. Lavanta çiçeği yağını ve suyunu çıkaracak damıtma kazanı pek fazla ortalıkta görünmeyince etrafı da çevrik olunca onu fark eden olmamış. Fahri Altın düşünüp içinden bu bizim gelir kaynağımız olacak inşallah diye geçiriyormuş .
Artık umutları gerçekleşiyormuş. Bu arada Lavanta Ekim mevsimi gelmiş, çünkü lavanta kitabını okuyunca Ekim için tarihi ayı belliymiş. İki yarla arasında Hakkı Aydemir ağanın da tarlası varmış . Sultan hanım bunu Mehmet Aydemir'in Annesi Ayşe anaya haber salmış. lavanta tohumu vermiş etmesini söylemişler. Eğer Hasan Ağa'nın iki tarlası ekilirse ortadaki Hakkı beyin tarlasında da lavantalar yetiştiğinde aradaki boşluğu düzenleyip bütün düşeceğini hesap edip bu usulüne de uygun ekmişler. Ezelden dost olunca anlaşmışlar.
Lavantaların biçim zamanı gelince yine Zeki Konur beyde aracıyla karavanı ile oğlu Onur ile beraber gelmişler bir bölümünü onları görünce köylüler çok seviyorlarmış. Çünkü eli boş gönlü hoş olanlar da para kazanıyormuş. Lavantaları biçip aracı da yükleyip giderken . İnci hanım her seferinde Sultan hanıma lavanta tohumu bırakarak para da almıyormuş. Şöyle
dua bekliyormuş. Bu lavantaları ekip, yetiştirenler bizim ölmüşlerimiz için dua etsinler , Allah razı olsun.
Artık Sultan anada avlu önündeki lavantaları az da olsa değerlendirmeyle başlamış, henüz üretim kazanı faaliyete geçmese de kıza Ayşe'nin lavanta kitabından okuduklarını uyguluyormuş. İlk tedavi sistemine yakın komşularından başlamış. En ufak rahatsızlığı olan bile Sultan Ananın yanına geliyormuş. O da şifalı eller ile lavanta yağı ile ağrıları gideriyor muş .Erkekler için de Muhtar Hasan yardımcı oluyormuş. Köyde yaşayanların hepsi de lavanta yağının faydalarını algılanıyor muş şifa armaya başlamıştır, ama Sultan ananın marifetli hareketlerinin de sırrını bilen yokmuş. Kıyı köylerden de şifa için rahatsızlığı olanlar gelmeye başlamışlar.
Sultan Ana bunun için kendine para almıyor muş. Onun da yıllardır hayalinde Kuran kursu yaptırmak varmış. Bunu gerçekleşmeyince eşi Muhtara bana bir yardım sandığı ayarla demiş. Ne yapacaksın deyince bana şifa için gelenler para teklif ediyorlar, ben de bunu almak istemiyorum. Bunu yardım sandığına atıp köyümüze bir Kur'an kursu yaptırılmasını istiyorum. Onun için yardım sandığını oluşturalım her rahatsızlık için gelene, Şifa arayanlara yardım sandığını gösterip gönlünden geçen parayı bırakın diyelim demiş.
Isparta ilinden, ilçelerinde köylerinden bile sık sık Ziyaretçiler artınca yukarı katta özel bir misafir tedavi hane oluşturulmuş. Burdu,r Afyon, Antalya,Aydın, Denizli'den de duyan Sultan ana Şifa bulmaya geliyor, okunuyor, hastalığına Şifa Sultan anada değil Lavanta yağı ve diğer üretimlerin deymiş, bilinçli de kullanmış.
Her şifa arayan memnun kalınca sorunda olmuyormuş.
Zeki Konur beyin oğlu Onur Rıfat amcasının kızı Elif'e aşıkmış, bunu fark eden anne ve babası evladının evlenme vaktinin geldikleri için münasip de görünce kısa sürede evlendirmişler. Haliyle Zeki ve İnci hanım da biraz yaşlanmışlar. bir daha ki lavanta biçimine Rıfat amcasıyla yani babalığı ve kızıyla gitmeye karar vermiş. Onur babasının güzel aracına bindirerek Kuyucak lavanta Köyüne biçim için zamanında gelmiş. Kozmetik Sanayi imalatçısı Rıfat Konur bey gördüğü lavanta güzelliği karşısında hayran kalmış. Çünkü genelde işinin çok yoğunluğu nedeni ile Çiçek bahçelerine gitme zamanı olmamış. Lavanta yaprağını görüyormuş ama yerindeki görsel güzellik ve mis kokusunun verdiği rahatlığı, ferahlığı takdire layık . olunca duygusunu gizleyememiş. Rıfat bey ve kızı Elif Onur damadıyla ailecek resim çekilmeyi ihmal etmemişler.
Onur bey eşi ve babalığı beraber olunca ,bu güzel görüntüyü arşivimize koymalıyız demiş. Lavanta tarlasını karşısındaki buz gibi berrak suyun akan Kuyucak köyü çeşmesinden suyunu içerken Sultan ve köy muhtarı Hasan Altın gelmiş . Zeki Konur bey ve İnci hanımı göremeyince çok üzülmüş ve Onur'u önceden tanıdığı için sormuş. oğlum annen, baban neden gelmediler. Onur - Muhtara Hasan , amca babam ,annem biraz rahatsız çünkü dağlardan ve ovalardan çeşitli bitkileri toplayıp Kozmetik sanayiye kalktınız olsun derken bedenlerini biraz üşütmüşler deyince. - Hasan ağa - Geçmiş olsun oğlum onlara Şifa dileklerimi ilet çok selam söyle. Onur - Aleykümselam amca iletirim İnşallah. Muhtar - peki yanındaki bey babana çok benziyor bu kim benimle tanıştırır mısın?.
Onur - Rıfat bey bu benim amcam olur ,aynı zamanda Kayın pederim yani babalık, bul Elif Hanım da onun kızı benim eşim olur demiş. Rıfat bey. muhtar ele el sıkışmış, kızı Elif de elini öpünce. Sağ ol kızım berhudar ol, Allah sizi bir ömür mutlu etsin İnşallah . Onur söze ilaveten Hasan amca- Rıfat amcam yani babalık bu lavantaları Kozmetik Sanayi de kullanıyor. Onun için yerinde görmesini istedim demiş.
Muhtar çok memnun kalmış . Zeki Konur nur beye övgüler yağdırarak ilk tanışma anasını da anlatmış. Onur - Hasan amca lavantalar lavantalar olgunlaşmış, mor çiçekleri kıvama gelmiş. Allah'ın izniyle yarın işçileri ayarlayalım biçip yükleyip gidelim deyince. Muhtar ne bu acelen oğlum ? * Rıfat patronumuz, beyimiz buradayken birkaç gün kalalım Kuyucak Köyünü gezdirelim , daha yakından tanışmış oluruz demiş. Onur sağ ol amca annem ve babam çok rahatsız olunca içim rahat değil biz bir an önce buradaki işimizi bitirip yola çıkalım olur mu şimdilik onlara analığım bakıyor deyince. Muhtar tamam oğlum sen hiç merak etme zaten çalışacaklar işçiler, baylar, bayanlar da sizin gelmenizi bekliyordu demiş ve haberleri iletmiş.
Ertesi gün aletleri ile gelen baylar, bayanlar ve yiğit delikanlı gençler, bu işin ilmini bildikleri için herkes dürüstçe çalışmış, işini bitiren parasını almış. Konur ailesi araçlarına bahçelerinden toplanan lavantaları yine demetler halinde istifini yapmışlar. Onur eşi ve kayın pederi Kuyucak Köyünden vedalaşıp ayrıldıktan sonra, İstanbul'a geç saatte varmışlar.
Anne ve babasını evinde göremeyen Onur yengesi Yani analığı Pınar hanıma sormuş . O da ambulansla filan hastaneye götürdüler bende beraberinde gittim yoğun bakıma alınca içeriye bizi almadılar, oğlumla eve gelmeden önce postaneye uğrayıp amcan Kemal'da bilgi verdik, haber ettik. Yol yorgunluğu ile çok perişan olan Onur üzücü haberi duyunca ne yapacağını nasıl hareket edeceğini şaşırmış eşi Elif ve babalığı , annesi kaynı onu sakinleştirmeye çalışıyormuş .
Vardıkları Hastanenin yoğun bakım ünitesinin küçük penceresinden anne, babasının cihazlara taklalı oluşu, ve çaresizliğini uzaktan izlemeye dayanamayarak orada baygınlık geçirmiş ve hemşireler müdahale edip sakinleştirici iğne yapmışlar. Rıfat bey oğluyla lavanta dolu araçları kozmetik sanayi tesisine indirip tekrar hastaneye geldiğinde aralıklarla İnci hanımın ve Zeki Konur beyin hakkın kavuştuğunun haberini almış.
Merhumların oğlu Onur kendine geldiğinde evlat olarak üzerine düşen son görevi yerine getirmiş. Kemal amcasının gelmesini bir müddet bekleyip oda ulaşınca ebedi uhrevi aleme ulaştırmışlar. Onur eşi ve yakınları ile evde taziyelerini kabul etmiş. Konur ailesi hatır sayıp gelenlere ikramlarda bulunmuşlar. Daha sonra ortam biraz sakinleşince Onur keşke lavanta biçmeye gitmeseydim de annem ve babamın son günlerinde yanlarında olsaydım diye üzülünce Pınar - hanım Sende bende okumuş insanlarız, şöyle bir etrafına dikkatlice bak çok canlı gördüklerimizin hangisi kalıcı ki , Hangimizin yarına çıkmaya garantimiz var. İsyan etmek Allah'ın emirlerini hiçe saymaktır, bunu bile bile günahlara batma malıyız demiş.
Onur- Haklısın anneciğim bizler sizler gibi henüz olgunlaşmadık, üzüntümüze yenik düşüyoruz demiş. Annesi Pınar hanım kızının hıçkırığını duyunca bu sefer Elif'i teselli etmeye çalışmış. Bu arada Onur'un gözü anne ve babasının özel torbasına ilişmiş. Rıfat babalığı oğlu, kızı, eşi Pınar annesi de yanlarında imiş. Özel dolabın üzerine not varmış, yalnız şifre olarak oğlum dolabın anahtarı sana bayramlık için aldığımız bağcıklı ayakkabının içinde demiş . Onur bayramlık kıyafetleri hep gizli özel bölümde muhafaza ediyormuş.
Mesajı alınca bu not üzerine gitmiş, özel dolabındaki ayakkabının içinden babasının ve annesinin birlikte kullandığı özel dolabının anahtarlarını alıp herkesin gözü önünde açmış. Çünkü evde yabancı yokmuş. Hepsi de bir aile sayılıyormuş. Dolap içinde muhafaza edilmiş Çelik Kapıyı açınca ilk dikkati çeken çoğuna özel yazılan nasihatname mektubu olmuş. Babası Turgut beyin vasiyetnamesini hatırlayan Rıfat beyin gözleri yaşarmış .Çünkü kardeşi Zeki Konur beyde aynı üslubu kullanmış, bu durum kendisine de ibret olmuş.
İpek hanım güzel sesiyle mektubu baştan okumaya başlayınca, can kulağı ile Onur ile ailesi dinliyormuş . İçeriği aynen şöyleymiş. Gözümüzün nuru , hanemizin huzuru, biricik evladımız Onur- Sana atamızdan bizlere kalan miras dışında fazla bir mal mülk koymadık ama en azından seni vatana ,bayrağına bağlı büyüğüne karşı saygılı bir evlat olarak yetiştirmenin huzuru ve gururu içindeyiz. Yıllardır hayal ettiğimiz lavantayı yurt dışından ülkemizde taşımaktan, yetiştirdiğini güzelce yapabilmenin heyecanı sürdürmekteydik, ancak Takdiri ilahi bizlere de bu kadar ömür vermiş. Bu üretimi bizler devam ettirirken, amcam da işinden memnun kaldılar düşünceyle içimiz çok rahattı . Farkındaysan amcanın de bizlerden lavanta aldıkça üretimimiz arttıkça artık dış ülkeye bağımlı kalmadı. Bundan böyle birlik ve beraberliğinizin devamının süreceğine inanıyoruz .
Onur oğlum özellikle sana vasiyetim şudur . Annem ve ben Kuyucak köyündeki yetiştirdiğimiz mor çiçekli mis kokulu lavantaların ferahlığına hasret kalıyoruz. Onun için ve köydeki soğuk berrak su akan çeşmeyi mermer veya fayans veya mozaik ile kaplatın. Üzerine mermer şapka koyun, onun altına ve Çeşmenin üstüne iki yöne bakan mermer üzerine annem ve benim resmimi özel çizdirip çıkmayacak ve bozulmayacak şekilde yapıştırın, resimler iki yöne baksın yani arkalı önlü eşit olsun. Bir yönü özlem ve hasret duyduğumuz bir daha canlı olarak göremeyeceğimiz mor çiçekli mis kokulu lavanta bahçemize baksın, bir yönü de çok sevdiğim iyi yürekli, misafirperver çalışkan insanlarla dolu olan, yarınlarda lavantası ile dünyaya nam salacak Kuyucak Köyüne baksın. Üzerindeki mermer şapkasının üstünde yine mermerden işlenmiş lavanta çiçekleri olsun, her oradan gelip ,gelenlerin çeşmenin güzelliği ve lavanta bahçeleri dikkatini çeksin. Oranın artık turizm cenneti olduğunu anlasınlar. Köy sakinleri, herkes bizlere olan hakkını helal etsinler. Bahçemizde çalışanlar işçiler de haklarını helal etsinler, Bizde onlara hakkımızı helal ediyoruz. Mor çiçekli, mis kokulu lavantalarımın kıymetini biliniz ve kuruyana kadar bakınız. Kuruyunca da sözleşmemizde dediğimiz gibi köylüye nadas olarak teslim edersiniz. Bu süreçte de köy heyetinin aldığı karara göre kirasını yani icarını peşin öderseniz. Çalışan hiçbir işçinin Hakkını yemeyiniz size bir miktar Ziynet eşyası koyduk onları da yine dolabınıza koyun dursun. Dar gününde ihtiyaç olur, bıraktığım paraları da söylediğim gibi mermer çeşme için harcarsınız . Gelinimiz Elif kızıma da doyamadık. Dünürümüz Rıfat ağabeyime, Kemal kardeşime, Yeğenlerime , yengeler dahil bizi seven herkese sevgilerimizi sunuyoruz. Bundan böyle Hayır duanızı bekliyoruz yolunuz, ufkunuz açık olsun. Hep birlikte Allah'a emanet olun hoşça kalınız. Baban ZEKİ KONUR Annen İnci KONUR.
Vasiyetname okunduktan sonra hepsinin ara sıra gözleri yaşarmış , hıçkırıkların sesi de eksik olmamış ama Rıfat baba çocuklara seslenerek- Lavanta mor çiçeği kurusundan ve dalından bir çay yapın da hep birlikte biraz ferahlayalım. Zeki kardeşim İçinden geçenleri açık açık anlatmış yoksa muallakta kalırdık .
En azından bundan sonra dikkatlice atacağımız emin adımları sıralamış, Allah onlardan razı olsun deyince , Onur ve eşi başta olmak üzere hepside amin demişler.
Kuyucak Köyü Muhtarı evinin yanındaki, üstündeki inşaatı tamamlayınca, üretim hanenin işlemini, her tür eksiklerini bitirince oğlu Fahri'ye çok sevdiği okuldan arkadaşı Aynur ile vermiş, allı ,Şanlı düğün etmişler. Bu arada kızı Ayşe'nin de vakti gelmiş kızı da Hakkı ağanın oğlu Mehmet Aydemir delikanlıya vurgun muş .3 Adet Lavanta bahçesinin ikisi muhtar Hasan ağanınmış, ortasındaki de Hakkı Aydemir'in olunca lavanta çiçekli bahçesine geldiklerinde zaman zaman kahvaltıyı beraber yapıyorlarmış. Mehmet Aydemir Sultan ananın kızı Ayşe Altın'a çaktırmadan bakışları Sultan Ayşe Ananın da dikkatini çekince ve lavanta üretimi artırma fikirleri artınca . Nihayet Hakkı bey köy imamı Hamza'ya hayırlı fikrini iletir. Birlikte Muhtara dünür gitmek için eşi Ayşe kadını alarak oğlu Mehmet Aydemir'e çikolata aldırıp beraberce doğru muhtarın evrene kız istemeye gelirler.
Sultan ananın ve Ayşe kızın bundan çok önceden haberi vardır. Lavanta kokulu çayları içerken ve dinimize uygun isteme işlemi başlar Hamza İmam Efendi Öncelikle Euzu besmele çekerek Hasan Ağa'ya Allah'ın emri peygamberin kavliyle Hakkı'nın oğlu Mehmet Aydemir'e Sultan'ın kızı Ayşeyi istiyorum ve hayırlı haberlerinizi duymak için burada bekliyorum demiş. Mutfakta Ayşe ile Yeni gelinleri olan görümcesi Aynur kulak misafiri olmuşlar, acaba annem ve babam ne diyecekler diye merak ediyormuş. Mehmet ve Fahri de çocukluğundan beri samimi arkadaş oldukları için birbirlerine bakıyorlarmış.
Hasan ağa eşi Sultan Hanım'ın yüzüne bakarak - ne dersin hatun kızımız Ayşeyi istiyorlar İmam Efendi gerekli bilgiyi sondu deyince. Sultan Ana hele bir müsaade edin de bizde kızım Ayşe'nin fikrini alalım demiş, mutfağa gitmiş. Ayşe sevinç içerisinde ve çok heyecanlıyım demiş. Aynur da onun heyecanını biraz yapıştırma çalışıyormuş. Beş on dakika mutfakta gelini ve kızıyla sohbet eden Sultan hanım - Beyim kızımızın rızası vardır hayırlısı olsun inşallah demişler.
O gece söz kesilince Mehmet Aydemir damat adayı Ayşe Altın gelin adayı büyüklerin ellerinden öpmüşler. Ayrıca çikolata ile birlikte ev halkı ve dünürler Türk kahvesini de yudumluyorlarmış. Lavantaların biçim Zamanı gelince köye yine Onur bey merhum babasının aracına Rıfat bey amcası yani babalığı ve onun eşi Pınar Hanım onun kızı Elif hanımla birlikte Kuyucak Köyüne gelmiş. Zeki Konur beyin bahçesinin dışında başka yeni üretime geçmiş lavanta bahçeleri de gören Rıfat Bey çok sevinmiş. Bundan böyle ülkemizin üretimleri artık ülkemizde yeterli derecede ve ithalatta yapılır demiş.
Muhtar Hasan Onur oğlum Annen ve baban yine mi gelmediler ? deyince. Onur'un gözleri yaşarmış ve annem, babam sizlere ömür amca demiş. Muhtar Hasan ve Sultan kadın bir müddet ne diyeceğini şaşırmış ,bilememiş. Muhtar Başın sağ olsun oğlum haberim olsaydı cenazesine katılırdım demiş. Onur'da her şey ani oldu Hasan amca buradan ayrılınca yolda mola vermeden İstanbul'a ulaştım ama maalesef yoğun bakımda son hallerini hastanenin küçük pencereden izleyebildim, amcam Kemal'dede de Pınar hanım yani analığım haber etmiş ondan dolayı O da ucuna yetişti cenazeye. Sultan ana başın sağ olsun evladım yalnız değilsin sen de bizlerin bundan böyle evladı sayılırsın ana olarak bil ,muhtarı da baba olarak bil diye gönlünü almış, Onur'da Allah razı olsun demiş.
Onur - Muhtarım babamın vasiyeti var, burada bir hafta kadar kalacağız. Muhtar Tabii ki oğlum benim evim sizin eviniz sayılır, bak evi temizlettim yukarıda kat yapıp çıktım, Fahri oğlumu everdim kızım Ayşe de nişanladı yakında düğün olacak demiş. Onur sağ ol amca her ikisi de hayırlı olsun İnşallah . Allah mesut ve bahtiyar etsin demiş. Muhtar nedir oğlum anne ve babanın vasiyeti söyle de gerçekleştirelim demiş.
Atasının vasiyetnamesini başlamış tek tek anlatmaya .. Anlattıklarından çok memnun olan muhtar merak etme. Onur oğlum benim bizim kabristanların tüm mermerlerini yapan şehirde arkadaşım var. onunla da diyalog kurarız ,kendime yaptırıyorum gibi pazarlığını ederiz kopara parasını da veririz işlemini tamamlayınca da tamamını alır demiş . Onur Rıfat babasından izin isteyerek. Babasının vasiyeti üzerine Muhtar ile araca binerek Isparta şehrine gitmişler. Soğuk su akan çeşmeye mermer işlemesini yaptırabilmek için.
Rıfat bey eşi Pınar ve Elif beraber kalınca Kuyucak Köyü içine dolaşmaya başlamışlar. Cami yanındaki tuvalette lavaboda ellerini ,yüzlerini yıkayıp çıkarken, yanındaki okuldan lavanta gül kokuları geliyormuş ve o istikamete doğru yürümüşler koku daha artıyormuş.
Okul bahçesine girince bir baksınlar ki okul çevresi lavantalar ile örülmüş mor çiçekleri ile bahçe duvarı oluşmuş. İleriye yürümeye devam Pınar ve Elif çok da güzel görünümü olan yere hayran oluyormuş ve ruha ferahlık veriyormuş. Öğrenciler sınıflarının içinde yılın sezonunda olunca biraz sessizlik artmış varmış.
Nihayet OKUL ZİLİ çalınca öğrenciler bahçeye guruplar halinde çıkmışlar lavanta çiçeklerinin mis kokulu havasından ferahlamaya devam eden Pınar hanım az ötede farklı bir şey görüyorum demiş . Elif kız da haklısın anne onların rengi bunlarla zıt gibi sanki. Rıfat bey ile birlikte o bölüme yaklaşınca elbet farklılar var çevresi Isparta Gülleri ile örülmüş kamelya görmüş. Oraya yaklaşırken bir müdür ve 2 öğretmen de istirahat için Kuyucak köyü okulunun kamelya sına geliyormuş,misafirlik yabancıları görünce. Hoş geldiniz diyerek okul bahçesinin ortasında ki kamelyaya davet etmişler. Okul müdürü Ekrem bey Rıfat bey ile samimi görüşürken, Pınar hanım da diğer bayan öğretmenler ile konuşuyormuş. Kızı İpek hanım- Hocam bu okul bahçesinin lavantadan duvar oluşumu çok dikkatimizi çekti ortasında da Gülden çevrik kamelyada bir başka güzellik vermiş okula, bu Acaba kimin fikridir diye merak ettik demiş. Öğretmen Mine hanım benim lavanta duvarı oluşturmak benim fikrim, öğrencilerime görev verdim herkes birkaç lavanta fidesi dikip başına işaret için koyduğunda isminin baş harflerini yazsın ve sahip çıksın koruyup yetiştirsin dedim 3-4 yıl içinde bu hale geldi güzelleştiler, Gül de üretim fikri de Sayın müdürüm Ekrem beyin fikri. Isparta'dan buraya tayin olduğunda boş gelmemiş Gül fidanlarında getirmiş onlar da burada gelişti okulumuza çok yakıştı demiş .
Pınar hanım harika olmuş bence birlikte Fotoğraf çektirelim deyince bu arada okul hademesi kahveleri getirmiş ve topluca hatıra fotoğrafı çekilmişler. Rıfat bey eğer lavantaları biçip de bize teslim ederseniz size bedelini öderiz demiş. Mine hanım- burada Müdürüm varken bize söz düşmez deyip saygı gösterince Ekrem beyde tabii ki . -Çünkü Okulumuzun bazı ihtiyaçları için maddi kaynak gerekti demiş.
Bu arada Rıfat bey - aslında bana bu pembe miski amber Peygamber kokulu güllerden de lazım ama çok olması gerek araç tuttuğuma değmeli demiş. Okul müdürü Rıfat beyle Ekrem bey samimi olunca elbette yardımcı olurum bu güllerden Isparta çevresinde çok var ama orası biraz uzak. Yakın mesafede yaklaşık araç ile yarım saatte ulaşabileceğimiz Güneykent'te bol miktarda aradığını bulabiliriz şimdi toplama mevsimi demiş. Rıfat bey Müdürüm yarın okul bahçenizdeki lavantaları biçip teslim ettiğinizde. Eğer müsaitseniz damadımın aracı ile sizinle oraya gidip gül için alışveriş yapabilir miyiz ? demiş. Müdür Ekrem beyde -Tabii ki memnuniyetle size yardımcı olabilirim demiş .
Sultan Ana gelini ve nişanlı kızı ile Ayşe ile Kuyucak köyüne yakışır biçim de misafirperver davranarak konukları ağırlamak için elinden geleni de yapıyormuş.
Akşam olmuş hep birlikte toplanmışlar sofrada yemek yedikten sonra herkesin emsaliyle sohbeti koyulaşmış. Muhtar Hasan Rıfat bey ile önemli konuyu görüşmüş. Sizin lavanta bahçesinden hariç Bizim ve dünürümün Hakkı beyin birlikte küçük çapta da olsa 3 adet lavanta bahçemiz oluştu. Onların da lavanta mor çiçekli kokulu fidelerini biçip size verebilirim mi ne dersiniz? deyince.
Rıfat bey geldiğimiz araç ve karavan bizim bahçemiz deki lavantayı nasıl alır bilemem . Maşallah Havalar iyi nemli ve yağmurlu gidince ,toprakta verimli olunca Kuyucak Köyünde lavantaların mor gülün çiçekleri de artmış dolaysısıyla bir açık kamyon bulup, kiralamamız gerekecek bulunca da lavantaları. O kamyona sararız bizim araca da . Okul müdürümüz Ekrem bey ile gündüz görüştüm yakın yerde güller varmış toplanıyor muş yarın Onun la oraya gideceğiz gül çuvallarını da bizim aracın sararız. Sizin lavantaları da bizim biçilen lavantaları da yükletip yolumuza devam ederiz demiş.
Muhtar bir iki gün daha misafirimiz olun . Mermerci gelecek damadın Onur'un babasının önemli vasiyeti konusunda fikirlerini alacak kısa sürede yapamazsa bile siz gelene kadar hazırlanır demiş. Vakit geç olunca herkes istirahate çekilmiş. Onur Elif eşi ile karavanda kalmış. Pınar ve Rıfat bey muhtarın misafiri olmuş .
Sabah erken Hamza Hoca Efendinin ezan sesi ile uyanmışlar, çalışacaklar, lavanta biçmek için gelen işçiler de yerini almış. Elif hanım çalışanların isim listesini yapıyormuş. Sultan anada Pınar hanım evde çalışanlara hizmet için gereken yemekleri yapıyormuş. Muhtar Hasan ,oğlu Fahri gelini Aynur ve birkaç adamıyla onlar da kendi lavantalarını içiyorlarmış. Kızı Ayşe de Hakkı beyin oğlu Mehmet Aydemir ile nişanlı olunca her iki tarafa yardımcı oluyormuş.
Sabahtan öğleye kadar toplanan lavantalar paketler halinde istif yapılıp üzerine geri yani çadır muşamba örtü kaplanmış . Çünkü güneşten Uçucu lavanta mor gül çiçeklerini muhafaza etmek gerekiyormuş . Okul müdürü de öğrencilerin biçip demet ettiği lavantaları tartarak teslim edip bedelini peşin almış . Söz verdiği gibi Rıfat beyle gül bahçesi yetkilileri ile görüşmeye gitmişler. Rıfat bey oradaki gördüğü bunca güzellik karşısında etkilenmiş ve adeta büyülenmiş. Şehrinde Kozmetik üretim testinde genelde gelen paketleri ve çuvallardaki gördüklerini biliyormuş, şimdi canlı olarak izleme fırsatı bulmuş görüntü ve kokusundan çok mutlu olmuş. Pembe güllerin toptan alıcısı ile görüşüp aracının aldığı kadar Gül yaprağının alışverişini yapıp Kuyucak Köyüne okul müdürü ile geri dönüşler. Bu sefer aracın ve karavanın içi miski Amber peygamber kokusu ile kaplanmış araca sürerken sohbetinde okul müdüre şunları söylemiş. Isparta şehrinin yaşanır iller içerisinde üst üste birincilik aldığını duymuştum.
Şimdi düşünüyorum da yöredeki gördüğüm bunca güzellik karşısında çok etkilendim kim bilir şehir içi ve çevresi daha da güzeldir. Yarışmada yine yaşanır iller arasında yaşanılırlığının yıllar boyu sürüp belkide ilelebet koruyacağına inanıyorum demiş. Müdür Ekrem beyde gül şehrimize yapılan iltifattan memnun olup, daha nice yıllar sürer inşallah demiş.
Ertesi gün herkes günün kalan avantaları biçilirken. Bu arada Çeşme için kamyon ile mermer yapan Yaşar usta gelmiş ölçüm yapıp, Onur bey ile istişare yapmış. Rıfat bey kamyon kasasını boş ve temiz olduğunu fark edip görünce durumu muhtara söyle demiş. - Hasan ağa mermer ustası Yaşar beye söyle de bizim Lavanta paketlerini İstanbul'a götürürse bizlerde başka araca ihtiyaç duymayız masrafını da peşin karşılarız demiş.
Mermerci Yaşar usta Onur'un istediği tasarımlarını not ettikten sonra, mermer işçilik kaparosunu almak için muhtarın yanına gelmiş. Tamam Hasan ağam delikanlının ne demek istediğini anlayıp notlarımı yazdım. şimdi sıra Çeşme için peşinata geldi demiş. - Muhtar Hasan O kolay da senden bir ricamız var demiş Yaşar usta buyur muhtarım emrin olur ne demek demiş. Hasan ağa -burada üstü örtülü Lavanta paketleri var, onları senin araca yükleyip İstanbul'a Rıfat beyin Kozmetik Sanayi üretim testini ileti ver, masrafın neyse de alırsın demiş.
Yaşar usta duraklamış ne diyeceğini bilememiş, şaşırmış ve düşünüp fikrini iletmiş. Muhtarım benim iş yerinde yetişecek işler var,deyip naz yapmak istemiş. Bu arada ustayı tanıyan Hakkı beyde gelmiş. Ne yani arkadaş bu iş değil mi? Bir gün tatil yaptım dersin deyince dış baskıların arttığını gören Yaşar usta. Peki madem zaman kaybetmeyelim hemen yükleyip yola koyulalım bir iki gün içinde iş yerimde olamazsam çalışanlarda ,eşim de çocuklarımda, müşterilerim de merak eder demiş. Muhtar tamam anlaştık.
Önce sen şu yapacağın mermer çeşme peşinatını al bitirip teslim edince de kalanını sana veririm demiş. Rıfat Bey ile nakliye ve Yol masraflarını hesap edip para peşinat almış. Çalışanların listesini Onur beye veren Elif hanım, Pınar annesinin getirdiği çantadan paraları çıkararak her birinin emeğini dağıtmış. Bundan böyle ilk defa Hakkı Aydemir ve Muhtar Hasan Altın da yetiştirdiği mor çiçekli lavantadan parasını almışlar. Rıfat bey ileride üretimin daha da artması için muhtara lavanta tohumunu bırakmış. Kuyucak Köylü vatandaşları ile vedalaşıp yolculuğa başlamışlar.
Yaşar ustanın aracında Rıfat bey İstanbul'a yol alırken, Onur da annesi ve Elif eşiyle yoluna devam etmiş, yolda uygun yerde mola verip karınlarını duyurmuşlar. Pınar hanımın oğlu ufuk bey onlar yokken babasının Kozmetik sanayi üretim tesisinde görevini yapıyormuş. Geç vakitte büyük şehre ulaşmışlar. Yaşar ustayı misafir eden Rıfat bey sabah kahvaltısını yaptırıp hep birlikte lavanta ve gül yükünü boşaltınca memleketi Isparta iline uğurlamışlar.
Bundan böyle Rıfat bey Onur damadını yanına alarak iş ortağı ile hesap görmüş onun hissesini de alınca Kozmetik sanayi üretiminin tamamı konur ailesine geçmiş .Gül yapraklarının da kaynağını bulan ve gidip yerinden teslim alınca da, bir taşla iki kuş vurmaya çalışan Rıfat bey Ufuk oğluyla Onur damadıyla birlik beraberlik içinde gerini dahada artırıp sevinmişler.
Bu arada Pınar hanımın gün arkadaşı Sevim hanımın okumuş kızının oğlu Ufuk ile beraber aşk hayatı yaşadığını anlayınca eşi Rıfat beye iletmiş. Haberdar edip kız evine beraber dünür gitmişler nihayet nişan yapıp, kısa sürede düğün yapıp Kuyucak Köyüne de düğün e gelmek isteyenler için araç gönderip iştirak etmesini sağlamışlar. Bir beye yakışır düğün olmuş. Oğlunu kimyager kızla evlendirmenin mutluluğunu yaşamış. Muhtar Hasan düğüne çocuklarını göndermiş.
Kuyucak Köyü imamı Hamza sabah namazından sonra kahve de çay içerken Muhtardan bir istekte bulunmuş ve şöyle demiş. -Hasan ağa okul çevresi lavantalar ile ne güzel oldu köyün merası arazisi değerlendirildi kira geliriyle de köye yakışır şekilde bir tuvalet yapılmasına vesile oldun. Duyduğuma göre Rıfat beyimiz lavanta tohumunu sana bırakmış onlardan cami avlusunun çevresine saçsak da lavanta duvarı oluştursak ne dersin deyince. Muhtar Hasan güzel fikir Hocam ama Lavanta tohumu ancak 3 yılda bir veya 4 yılda çok zor yetişiyor ve ancak kıvamına oturuyor. Ben bu lavanta tohumlarını arazisine ekecek kişilere vereceğim.
Kuyucak cami avlusu için şimdi benim bahçede haklı dünürümün bahçesinde, Zeki Konur beyin bahçesinde kalan giden fide dalları var. Hep birlikte gençlere onları toplayalım kurutmadan tavlı toprakla kıvamında buluşturup , dibini de sıkıştırarak sulayalım. Seneye çok güzel bir şekilde mor güllerin açacağına mis gibi koku açacağına inanıyorum deyince. Hasan,Ali, Tahsin, Hüseyin de, Hakkı beyle düşüncesi desteklemişler.
Ertesi günde Lavanta fideleri biçilerek Cami avlusuna duvar şekline dönüştürmek üzere getirilmiş. Tabii ki ağustos ayı ile lavantalar kuruyacağından dolayı süreci sona eriyormuş. Hakkı betin oğlu Mehmet Aydemir babasına şehre gideceğini ora da kendisine uygun iş bulmak istediğini söylemiş. Baba Hakkı beyde önce çocuğunun bu fikrine karşı çıkmış ve demiş ki oğlum bizim lavanta bahçelerimizde oldu iyi kötü geçiniriz şehirde sen iş bulamazsan zor durumda kalırsın demiş.
Mehmet Aydemir de. Baba yakında benim düğünüm olacak çocuklarım doğduğunda onlara da bir gelecek hazırlamam lazım mutlaka iş bulup çalışmam lazım demiş .Babası da tamam oğlum madem öyle sana izin veriyorum git ama kısa zamanda düğün içim gel çünkü düğünün olduğu zaman burada eşinde rezil olmasın onu da al git demiş . Bir fabrikada iş bulan Mehmet Aydemir de evini de tutunca izin alarak köye gelmiş.
Kısa sürede düğünü gerçekleştirmiş . Ayşe hanımına kavuşmuş. Şehre giderken de Hakkı bey oğlu Mehmet beye şunları söylemiş - Oğlum lavanta biçimi zamanın da mutlaka gel ve bize de yardımcı ol demiş. Eşine de aynı şekilde bunu destek için söylemiş. Hakkı beyde tamam anım çocukları tutmayalım onlar akıllı evlatlar ne demek istediğimizi anladılar demiş.
Mehmet şehre gidip evi ayarlayınca eşi Ayşe hanım eşyalarını hazırlamış, bir kereste fabrikasında işçi olarak işe başlamış. Mehmet bey köydeki eşyaları ile birlikte eşini de yanına almış. Fahri Altın Köyünden ayrılmamış babasıyla birlikte oluşturduğu bakır kazan sayesin de lavanta yağını çıkarmak için deneyimi yapıp faaliyete geçirmiş Bunun.devamlılığının gerekli mor çiçek ihtiyacı lavantalar da alan çokmuş, uygun bir fiyat alarak devam etmiş . Lavanta yağını çıkarmış, suyunu çıkarmış annesi Sultan hanımın bundan şifa dağıttığını duyanlar yine gelmeye devam ediyorlarmış.
Kuran kurs yapımı için, yardım sandığını açık birlikte baktıklarında da tahminlerinden daha fazla para biriktiğini görünce. Muhtar Hasan da oğlum Fahri hemen Kuran kursu inşaatını başlatalım, mübarek aylara da girdiğimiz için halkımızdan destek olmak isteyenleri kabul ederim demiş. Kuyucak Köyü cami arkasındaki köy merasına Kuran kurs inşaatını hemen başlatmışlar. Köyün gençleri gönüllü olarak çalışmış ama hiç biri yevmiye almayarak bizimde hayrımız olsun demişler. Muhtar onlara teşekkür etmiş. Köy idare heyeti de Allah razı olsun inşallah demişler.
Bu arada çeşmeyi mermerle donatan ve üzerine mermer içine Zeki Konur ve İnci eşinin resmini koyan usta Yaşar Kuran kurs inşaatının mermerleri benden olsun, benim de hayrım olsun demiş. Mübarek üç aylar içinde Kuyucak lavanta Köyünün Kuran kursuda kısa sürede Allah'ın izniyle faaliyete geçmiş. Kuyucak Köyde hafızlığı ile bilinen Nurgül hanımefendi Kuran öğretmek isteyen herkese, hevesli gençlere kuranı öğretip, okutmaya başlamış. Mübarek günde Kuran kursu açılışı için İlçe Müftülüğü davet etmişler. Sultan hanım da dünürü Ayşe hanımla yemekler yaparak gelenlere ikramda bulunmuşlar. Müftülük Kuran kursunun yapımına büyük desteği olan SULTAN Altın hanımefendiye bir çanta içinde Kuran Yasin kitabı gül kokulu teşbih hediye etmiş.
Çevrede çeşitli türde hastalara şifa umudu olan Sultan Ana Kuyucak Köye Kuran kurs yaptırmanın mutluluğu içindeymiş. Yine lavanta biçimi geldiğinde Onur İstanbul'dan kayın pederi ve kayın validesi ile gelmiş . Elif hanım gelememiş. Çünkü Zeki diye oğlu olmuş Kuyucak lavanta Köyüne gelir gelmez anne ve babasının vasiyeti olan çeşmenin Mermer üzerine özenle yapılmış kaplanmasına hayran kalmış. Yuvarlak mermer içerisinde lavanta bahçesine bakan anne ve babasının resmini izlerken gözleri yaşarmış. Mermer işleme düşündüğünden de güzel olmuş. Bu eserin işlemesi canlı olmasa da, hem Kuyucak köyünün hem de mor güllü lavanta çiçekli bahçelerinin harika şeklini yukarıdan izliyormuş. Canlı olmasa da ayrı bir görünüm taşıyormuş. Muhtar Hasan yine misafirperverliğini gösterir. Onur beye ve Rıfat beye eşi pınar hanıma hoş geldiniz demiş. Onur evladım Mermer çeşme sürprizimizi beğendiniz mi diyerek sohbet etmişler.
Kuyucak köyünde lavanta bahçeleri her yıl artış gösteriyormuş. Hakkı Aydemir ve eşi Ayşe Ana Muhtar dünürünün hasta olduğunu duyunca geçmiş olsun dileklerini iletmek için yanına gelmişler. Sultan anada kurutulmuş lavanta sapı ve mor çiçeğinden çay demleyip hep birlikte içmişler. Kendini biraz yorgun ve halsiz hisseden muhtar Hakkı beyin bir daha ki yapılacak seçimde Muhtar olmasını arzu etmiş. Hanımı Ayşe de siz yaşlanıyor sunuda biz yerimizde mi saydık demiş. Sultan kadında yaşlanmak olgunluğu artırır demiş. Damadı Mehmet Aydemir çalıştığı yerden izin alarak hem ailesine hem de analık ve babalarına yardım etmek için eve gelmiş ama evde anne ve babasını bulamayınca Muhtar babalığının evine gelmiş . Hoş beşin ardından baksa ki tüm aile bir arada, onun geldiğini gören Fahri ve eşi Aynur Altın da yukarı kattan aşağı inmiş. Ayşe Hanım hamile olunca şehirden gelememiş. Sultan hanımın gelini hamile olunca pek çalışmamış yani işler gençlere kalmış.
Kuyucak Köyü lavanta sayesinde nam sağlıyormuş Ama köyde de genelde yaşlılar seçilmiş kalmış. onlar da tarla-bağ-bahçe de yeterince çalışamayınca gücü yetmeyince çaresiz kalıyorlarmış. Kuyucak köyünün nüfusu günden güne azalmış. Yaşlılarda hasta sayısı arttıkça da Sultan Anadan medet umuyorlarmış. Fahri Altın beyin evinin altında lavanta yağı ve suyunu çıkaran bakır damıtma kazanının altını yakarak artık otomatik olarak faaliyete geçirmiş. Rıfat bey damıtma cihazını beğenmiş ama köy yerine göre İdare eder.
Çünkü bunların daha yeni modelleri var demiş .
Kendilerine ihtiyacından fazlasını Muhtar Hasan yine Rıfat beye vermiş, seneden seneye Kuyucak Lavanta köyü zenginleşiyor muş ama köye sahip çıkacak olgun gençlerde ilçelerde ileride çalışıyorlarmış. Annelerin, babalarının hayalide yavrularımız emekli olup gelseler de köyde ki malımıza, mülkümüze sahip çıksalar diye umut tanıyorlarmış . Onur bey aracını babalığına verip
Okul Müdürü Ekrem bey ile gül yaprağı ihtiyacını biraz giderirken damat ve kaynana biçilen lavantaları balya yapıyormuş. Mor gül lavanta çiçekleri kiraladığı bir kamyona doldurarak Kozmetik sanayi üretim tesisine değerlendirilmek üzere İstanbul şehrine yol almışlar.
Her sene bu durum devam ederken Muhtar yaşlanmış , görev yapamaz hale gelmiş köy idare heyeti görevi dünürü olan Hakkı Aydemir ağaya vermişler. Gelini Aynur’un kız evladı olmuş. Sultan ananın da kızı Ayşe den bir kız evladı olmuş, torununu ikilemiş. Kızı Ayşe ve damadı Mehmet aydemir bayramdan bayrama biraz görüyorlarmış, birde lavanta kesiminde görüyorlarmış.
Çocuklar büyüyüp okula başlamışlar Hasan ağa hakka kavuşup, rahmetli bulunca lavanta bahçeleri ile Fahri Altın oğlu ilgilenmekte imiş. Annesi Sultan bundan böyle hastalara bakamayacak duruma gelince gelini Aynur eşine yardıma devam edip. Lavanta yağları ve diğer ürünleri satmaya başlamış. Yıllar birbirini sürüp, kovalarken Zeki Konur'un lavanta bahçesinin ömrü sona erince. Nadas olarak bir yıl bekletmişler. Hakkı aydemir bey Muhtarlıkta çok zorlanıyormuş Kuyucak köyün yaklaşık 10 dölüm merasını kimseye vermeyelim kendimiz ekeli diye düşünüp köy idare heyetine de öneri sormuşlar, onlar da kabul edince köy merasına yeniden Lavanta tohumları içilmiş 2 ve 3 yıl içinde kıvamına oturmuş geliri de köyün ihtiyaçları için kullanılmasını istemişler. Köye Rıfat bey haricinde Kozmetik Sanayi üretim tesisi olanlar alıcılar gelmeye başlamış. Lavanta bahçeleri tarlasında işleyen azalınca yaşlılar zorlanıyorlarmış bunun için bir çare bulmuşlar.
En iyisi Kuyucak köyüne bir Kalkınma Kooperatifi kurulsun bunun bir başkanı olsun lavanta mor gülün çiçekleri ile dallarıyla o ilgilensin demişler. Bunun için iyice yaşlanan Hakkı bey oğlu Mehmet Aydemir'e haber salmış oğlum emekliliğin geldi artık köyümüz senin Kuyucak lavanta köyüne Muhtar olmanı istiyorlar köyde kooperatif kurulmasını istiyorlar. Ben yaşlandım Okumam yazmam da yetersiz olunca o işlerden ben anlamam deyince. Mehmet bey atasının isteğini yerine getirmek için eşi ve çocukları ile birlikte köye dönüş yapmış. Yetişkin okumuş Rabia isminde kızı varmış .Annesi Ayşe ile babasını yardımcı olmuşlar.
Hakkı bey ve eşi Ayşe hanım hastalanmış daha sonra tedaviye vücutları cevap vermeyince kısa aralıklarla Rabbına kavuşurlar. Yük tamamen Mehmet Aydemir ve eşi Ayşe'nin üzerindeymiş. Kooperatif için çalışma başlatmış. Bu arada Türkiye genelinde genel seçim olmuştur. Köylünün isteği ile de aday olan Mehmet Aydemir Bundan böyle Kuyucak Köyüne muhtar olmuştur. Türkiye genelinde seçim olmuştur. Mehmet Aydemir köy muhtarı olarak seçildikten sonra değişimi başlatır. Mehmet beyin yaş emsallerinden çok sayıda dönüş yapanlar olmuştur, köyde hareket başlamıştır.
Köyün merası o sene çok güzel lavantalar verim vermiştir. Bunun tohumlarını da alıp halka dağıtan Mehmet bey Kuyucak Köyünde Muhtar olarak lavanta mor çiçeğin yetiştirdiğini duymayanlara da duyurarak üretilmesini zorunlu hale getirilmiştir. Çünkü diğer mahsullerden bugüne kadar yeterli verim, masrafın da karşılığı alınmamıştır. Fahri Altın beyin bakır damıtma kazanı da isabet olmuştur. Köyün ufkunu açmıştır. Bir kilo lavantaya 2 litre su katılmıştır. Muhtar Mehmet Aydemir. Başkan için 7 güçlü kadın desteği ile Kuyucak Köyü kadın Kooperatifi kurulunca oy birliğiyle Huriye Tezcan hanımefendi başkanlığına getirilmiş.
Kooperatifinin yöneticisi tamamen kadınlardan oluşunca lavanta çiçeği balı onların marifetleri ile seçilip kıvamını bulunca bir anda çevre köylerde , yöre, ilçelerde iller de başarıları yankı yaparak Kuyucak köyünün adı kısa sürede lavanta Köyü adıyla anılmaya başlamış. Ülke genelinde kayda değer şekilde lavanta yetiştiriciliği Kuyucak Köyü dışında pek yokmuş.
Lavanta tarihini araştıracak olursak. Aslında dünyada 2500 yıldır 40 çeşit lavanta türü olup bunun bir adı da Hindistan çiçeği gibi geçmiş dönemlerde anılmakta imiş. Bu da birkaç ülkede yetiştirilir hale gelmiş. Fide dallarının boyu toprak verimine göre 30 kırk, 50 santim , hatta bir metreye yakın olanlar varmış. Türk insanı Zeki Konur beyin yurt dışına seyahat etmesi ile
mor çiçeğe ilgisinin üzerine dikkatini çekmesi ile ağabeyi Rıfat Beyin de kimyager oluşu ile Lavanta dışında Kozmetik sanayi ürünleri de imal edince şansını yakalayınca ,biraz daha verime ulaşmış üretilen lavantalar da ortada kalmamış yaklaşık 60 yıl önce Kuyucak Köyünde tesadüf eseri üretime başlamış Tabii ki uzun yıllar halk kendi kendine yetersiz kalıp yıllar sonra halk dikenli çalı gibi görüp benimseyememiş .
Kuyucak köyünde üretimi devam eden lavantaların daha sonra mor çiçeğinin farklı dokusunu ve Miski amber kokusunun ferahlığını içtenlikle hissedenler Kozmetik sanayinin can damarının olduğunu çabucak anlamışlar ve Kooperatifinin kurulması ile Yurt içi ve yurt dışında devam eden ünü bir anda talebini de artırarak ülkenin tesisleri de yetersiz kalmış bunun için yeni arayışlar başlamış. Kuyucak köyün büyük şehirlerde okumuş kızları köye dönüş yapınca Kuyucak köyünün Yıldızı daha da parlamış başkan Huriye Tezcan hanımefendi basın konuşmalarıyla halkın büyük ilgisini ve dikkatini çekmiş ve resmi kurumları da desteğini kazanmaya başlamış, kısa sürede aktif faaliyetleri ile gündeme de kalan Kuyucak lavanta Köyü için seyahat acenteleri tur seferleri başlatmış.
Yurt içi ve yurt dışındaki gelen ziyaretçilerle dolup Taşan Kuyucak lavanta Köyü. Her gelen ziyaretçisinin lavanta mor çiçekli örgüsü ile çekilen her türlü güzel resimlerin arşivlere paylaşımları ile ünü daha da ikiye katlanarak artmış. Yönetiminin bu konuda Daha da Aktif olması gerekiyormuş, kurulan Kooperatifinde Resmi kurumlardan da yeterli destek alabilmesi için yeni projeler üretilebilir üretir duruma gelmiş. Kuyucak köyü ve çevresinde yeni lavanta bahçeleri oluşabilmesi için beyinlerindeki soru işaretlerinin kaldırılması gerekiyormuş. Bunun için daha aktif BİR yönetim kuruluna ihtiyaç duyulmuş.
Yeni isim listesi belirlenerek gerekli merciye liste sunulmuş. Muhtar Mehmet Aydemir'in önderliğinde hizmete talip olan kadınların listesi söylenmiş- Rabia Aydemir Aysun Yavru Fadime İyice Medine Yeniay Gülname Avcı Fatime Yeniay hanımefendiden oluşmuş . Bunların oy tercihi ile Rabia Aydemir başkan olarak görevine başlamış. Kuyucak Lavanta kokulu köy kadın girişimciler Kooperatifi resmi işlemlerin tamamlanması ile üreticiliği , turizm artırarak faaliyetleri projelerinde Isparta Valiliği İl Turizm müdürlüğü tarafından kabul görünce. Kuyucak Kooperatifi yönetim kadrosu ve diğer gönüllerde kurs verilmiş halkı duyarlı daha da görevlerini yapabilmesi için imkan sağlanmış.
Başkan Rabia Aydemir'in hedefinde kurulan kooperatif kadınlarının emeklerinin karşılığını alabilmesi için daha ileriye taşımak Kozmetik ürünlerinin kalitesini artırmak lavanta yağını, suyunu çıkarmak için kurulan disimilasyon ( DİSTİLASYON ) cihazının faaliyetinde gerçekleştirmek, sabun ve sıvı üretimi lavanta köyü sadece lavan tasıyla değil her tür Kozmetik sanayide de yer alan bütün ürünleri planlayıp Kooperatifi bünyesinde üretip ziyaretçilere sunabilmek için gelir sağlamak.
Kuyucak köyünün gençlerde iş sahası açabilmek gelen ziyaretçilerin konaklama yerlerini artırmak, turizmi yakışır alanlar oluşturmak, köyden ilçeye, şehre göçü önlemek. Her hanenin lavanta üretimini sağlamaları için destekte bulunmak benimsetmek sevdirmek imiş. Kuyucak lavanta köyünde her yıl uluslararası festivaller yapılmasını sağlamak. Bu Festivalin naklen yayınlarını Her ülkeden izlenmesini sağlamak, Kuyucak Köyü muhtarının işbirliği ile bize destek olup her hanelerin avlusunda, çevre duvarını Lavanta mor çiçekleri ile çevrilmesini sağlamak. Nişan, nikah, düğün salonlarını ,fotoğraf çekimi için orijinal lavanta gül süslemeli poz yerleri oluşturmak. Bende lavanta üretmek istiyorum diyenlere destek verip boş arazi bırakmamak.
Titizlik ve özveriyle üretilen lavantalar ve ürünlerinin Her bölgede pazarına oluşturmak, seyahat acenteleri ile işbirliği sağlayıp yerli yabancı turistlerin huzuru ,güveni için konaklamalarda gerekli önlemleri almak, gibi daha nice fikirleri anlatmaya çalışan Rabia Başkan Hanımefendi bu aktif çıkışlarıyla basınında gündemine oturarak ,tarım ile ilgili bilgilendirme programlarına katılarak ,hizmetini sürdürmüştür.
Kuyucak Köyü kadın girişimcileri Turizm mevsiminde ürettiği lavantalardan misafirlere ferahlatıcı çay ikramı yapılarak lavanta mor çiçeklerinden boyun halkaları, kulak yakıları, şapkaları, kurusundan da küçük torbalar halinde hane , araç parfümleri, cilt bakımı kremleri duş sertleri , lavanta sabunu şampuanı kullan yağı ,safi yağ,Kozmetik parfüm çeşitleri yanı sıra örgülerden, Lavanta takıları da üretilmiştir. Kuyucak Köyünde köylü kadınlarının çadırları içerisinde tandırlarda saçlarda fırınlarda yaptıkları börekler gözlemeler le ayrı damat tadıdır. Sevgi Sembol içeren panolarda resim çekilmek
heyecanı başka olup paytonla, araçla, traktörle özel binek atla lavanta bahçeleri gezisi ve daha niceleri ..
Kuyucak köyünden daha önce şehre veya ilçeye gidip iş bulamayanlar Kuyucak Köyü'ne Geri dönmüşler. Köy evlerini pansiyona çevirerek maddi ve manevi kaynağı oluşturmuşlar, Yaptıkları modern pansiyon evlerine ziyaretçi misafir kabul etmeye başlamışlar. Bağ ve bahçe içerisindeki gereksiz ağaçların, zararlı otların yerini lavantalar almıştır. Başkan - Rabia Aydemir hanımefendinin hayalinde daha çok proje varmış lavanta süslemeli bir otobüs veya minibüs alıp hem köye hem de kurulan kadın girişimciler kooperatifini aktif faaliyetle kalkınmak için özel lavanta seferleri yapmayı ziyaretçi sayısını arttırmayı düşünüyormuş.
Fotoğraf resim çektirmek için bir birileri ile zıt renk oluşturan ama kokusuyla halkı büyüleyen güllerden fotoğraf ,video çekim amaçlı rengarenk özel bir bahçe oluşturmayı düşünmüş.1 sıra Gül bir sıra lavanta bir sıra farklı gül bir sıra Lavanta gibi güzel bir tablo oluşturacağının farkındayım iş. Ayrıca Kozmetik sanayi ürünlerinde çeşit oluşturarak için karabaş otu yumurta boyamak için çiçekler Menekşe ,Nevruz gibi lavanta renginde yakın türlerden de küçük mini güzel bahçe oluşturmanın da düşüncelerini dile getirmiş.
Görsel televizyon kısa tanıtım filmi, dizi ve video çekimlerinin orada yapılabilmesi için prefabrike evler Aşk kulübesi Patika Yolları lavanta kaplı durakları oluşturmayı düşünüyormuş. Lavanta çiçekli duvarları oluşturmayı düşünüyormuş . Ayrıca lavanta boyalı otobüs veya minibüslerin okullara ziyaret gezisi için görevlendirir öğrencilere ,kokularından mor çiçeğinin ferahlığın dan ifa istifade etmesini, ressam yeteneği olanların lavanta tablosu çizerek Kazanç sağlamalarını lavanta konulu şiirlerin, masalların, Romanların, öykü hikayelerin yazılarını destek vererek eserin kalıcılığı için kitaba dönüştürülerek ziyaretçilerinden alanlardan gelir sağlamayı düşünüyormuş.
Köyünden göç edip başka şehirde umduğunu hiç bulamayan Baki Özcan'ın Kuyucak köy evinde yaptığı Pansiyon misafirlerinin beğenisine kazanıyormuş . Lavantalar üzerine yazılan şiirler panolarda yerini alıyormuş. Bir panoda yazılan şiiri sizinle paylaşıyorum.
LAVANTA
Ekersen benimser tohum toprağı,
Üretim arttıkça dolacak çanta,
Mis koku sunuyor yeşil yaprağı,
Eflatun mavili güzel lavanta.
Her saçaktan dışa sünüyor dallar,
Tomurcuk çiçekten toplanır ballar,
Petek petek balı sunar arılar,
Eflatun mavili güzel lavanta.
Arazi süslersin sen oymak oymak,
Seyrine olmuyor inan ki doymak,
İsterim özünü koklayıp sarmak,
Eflatun mavili güzel lavanta.
Kolonyası, parfüm sende bir hoş,
Yağın etkilidir, suyunda mayhoş,
Kokundan ayılır tiryaki, sarhoş,
Eflatun mavili güzel lavanta.
Haziran, temmuzu bekler dururum,
Kuyucak köyünde artar gururum,
Zekice hissedip öyle uyurum,
Eflatun mavili güzel lavanta.
Yazan- Ispartalı Zeki Çelik Tarih-23-12-2020
Kuyucak Köyü simgesi haline gelen lavantaların görsel görünümleri de hafızalarda yer ediyormuş . Lavanta kokulu köy kadın girişimciler Kooperatifi Başkanı Rabia Aydemir'in daha nice hayalleri varmış. Arılar Lavanta mor çiçeklerinin özünden bal toplamaya başlayınca, onunda üretimini planlar yaparak gerçekleşmiş. Elde ettiği ballarını da kooperatif adına satmayı, yeterince gelir sağlamayı düşünmüşler ve gerçekleştirmişler.
Babası Mehmet Aydemir beyin Muhtar olması Başkan kızı için büyük avantaj imiş . Çünkü Turizm mevsiminde köyün etrafını lavanta bahçelerinin mor çiçekli güzelliği duvar çevirmeyi düşünüyormuş. Köye ulaşabilmek için yolun her iki güzergahına lavanta çiçekleri dikebilmek için diyalog kuruyormuş ,aynı şekilde Kuyucak lavanta köyüne geliş yollarının büyük bir kısmı da lavanta çiçekli dallarıyla kaplanması için Keçiborlu Belediyesi, kaymakamı ve Ziraat teknisyen, Mühendisleri bazı kurumlarda destek olabilmek için diyaloğu sürdüren Rabia hanımefendi Isparta Valiliği İl kültür turizm müdürlüğünün desteklerinden de çok memnun kalıyormuş. Sayın Valimize de minnettar imiş.
Yöresel ve ulusal basınında gündemine oturunca. Bunu duyan Kozmetik Sanayi imalatı-firmaları sahipleri bizimde reklamımız olsun diyerek Rabia Aydemir hanımefendinin hayallerine ortak olmayı düşünmüşler. Turizm mevsiminde lavanta mor çiçekleri ile kaplanmış bir minibüs göndererek bu süreçte özel şoförü ilçeden , ilden yolcu taşıyarak sezon sonunda da alışverişini yaparak kooperatifte de katkı sağlıyormuş.
Kuyucak Köyü lavanta kokulu köy kadın girişimciler Kooperatifi yönetimi ilçe belediye başkanı bir toplantı yapıp Lavanta değerlerinin daha geniş çapta yayılması için arzulanan hedefini yakalayıp bulması için ,tüm insanların ilgisini çekmek için, mis kokulu havasından yararlanabilmeleri için, ferahlığın dan da haz duyabilmeleri için birincisinin düzenleneceği- Kuyucak Köyü lavanta güzelleri yarışmasını başlatmışlar.
Bu önemli haberin geniş çapta basın ve yayın organlarında duyurmuşlar. İlkini organize ederek düzenleme çalışmalarını başlayınca konu güzellik yarışması olunca kendine güvenen kızların, güzelliğine güvenen aileler bunun için başvurusunu yapmış.
Güzeller için gönüllü Kuaförlerde onları yeni saç modelleri ile değişik bir hava estirmişler.
Yarışmaya katılacaklar için ve sahnede yer alacaklar için gerekli hediyeler, ikramlarda önceden hazırlamış. Bu vesileyle yörenin halk ozanları, şairleri buna destek verip halk oyunları oyuncularının kıyafetleri de lavanta süslemeli giysilerden oluşmuştur. Yarışmaya katılan her güzel boyunlarına , başlarına lavanta mor çiçekleri halkları örgülerini takıyorlarmış. İlin Valisi, Belediye Başkanı , ilçe kaymakamları, ilçe belediye başkanları , protokole kayıtlı kişiler ve herkes davet edilmiş.
KUYUCAK Köy Muhtarı GÜROL YILMAZ festival alanı oluşturmuş, ilçe Belediyesinin, il Belediyesinin getirdiği oturakları güzelce dizayn yapılmış yurt içinden ve yurt dışından gelen turistlerle de tüm oturaklar dolmuş taşmış, oturak dışındakiler ilki yapılan uluslar arası programı ayakta izlemek zorunda kalmışlar. Heyecan dorukta olunca nihayet program başlamış. Muhtar GÜROL YILMAZ. Halkı ve protokolü selamladıktan sonra - Kuyucak Köyünün tarihiyle ilgili şu bilgileri vermiş- Kuyucak bir göçer köyü. Hamitoğulları Beyliği’nden Çil Hüseyin Ağa tarafından kurulmuş. Karayoluyla Senir’e 8, Keçiborlu’ya 16, Isparta merkezine 50 kilometre uzaklıkta. Gül ve lavantayla anılan Kuyucak’a iyi bir imaj, yüksek prestij sağlamış. Köy girişinde “Lavanta ve Güller Diyarına Hoş Geldiniz” takı ile karşılanıyorsunuz, yarışmacılara başarı diliyorum, bizleri festivalde yalnız bırakmadınız katılımcılara teşekkürler demiş.
Yaklaşık 25 lavanta güzeli yarışmasında jürinin eleme sonucu beş lavanta güzel finale kalmış. Seyircilere moral için halk oyunları gösterileri, halk ozanlarının türküler, yöresel şairlerden güne özel şiirler programa ayrı renk katıyormuş. Lavanta çiçekli mis kokulu harika bahçelerden gelen temiz hava Turizme katkısıyla, esrarengiz güzellikleriyle ruhlara haz verip , gönülleri rahatlatıyor .daha da ferahlatıyor muş. Bu konuda programda yer alan yer Şair panoda yer alan Şair Zeki Çelik den farklı bir şiir okumasını istemişler. Ispartalı
Şairimiz Duygularını bu şekilde bizlere aktarmış.
MOR GÜLÜMÜZ
Dünya genelinde ararız pazar,
Mavi Eflatun renk sembolümüzdür,
Turistik köyüme değmesin nazar,
Lavanta Kuyucak mor gülümüzdür.
Atmış yıldır sürer seri üretim,
Kozmetik Sanayi yapar tüketim,
Takdire şayandır Türk Memleketim
Lavanta Kuyucak mor gülümüzdür.
Bir metre boyunda verimli dallar,
İçinden taşınır şifalı ballar,
Zamanla budanır çalılık kollar,
Lavanta Kuyucak mor gülümüzdür.
Şampuan kolonya, parfümü renkli,
Sıktır san çıkacak yağları saklı,
Lavanta Kuyucak mor gülümüzdür.
Keçiborlu İlçe, Isparta farklı,
Topluyor, işliyor hünerli Eller,
Mis kokulu sürükler her Esen Yeller,
Zekinin şiirle açılır diller,
Lavanta Kuyucak mor gülümüzdür.
Lavanta Türkiye mor gülümüzdür.
Diye sözünü günün konusunu ifade eden şairin yörenin dili olan şiiri halk büyük bir coşkuyla alkışlamış. Halk tekrar istek yapıp Zeki Çelik'yen bir daha lavanta şiiri isteriz deyince tekrar alkışlanınca o da bu şiirini yıllar önce yazdığını ifade ederek içtenlikle halka okumuş.
LAVANTA İÇİMDE
Isparta şehrinin yeni sembolü,
Öbek öbek olur görsel biçimi,
Üreten insanın tatlıdır dili,
Lavanta kokusu sardı içimi.
Eflatun renginde açan her çiçek,
Ruhumu okşuyor, doğada gerçek,
Mevsimine göre turist gelecek,
Lavanta kokusu sardı içimi.
Keçiborlu ilçe, Kuyucak Köyü,
İhracat yapılır geliri iyi,
Mavili, mor güllü saçar sevgiyi,
Lavanta kokusu sardı içimi.
Topraktan çıkıyor yemyeşil dallar,
Dizayn yapılırken budanır kollar,
Esrarlı özünden toplanır ballar,
Lavanta kokusu sardı içimi.
Kozmetik üründe yerini alır,
Yağı, suyu şifa Zekiyi bulur,
Hastalar onunla tedavi olur,
Lavanta kokusu sardı içimi.
Yazan- Ispartalı Zeki Çelik Tarih- 9-2-2019
Nihayet 1. 2. mansiyon 1-2-3 derece alan lavanta güzelleri seçilince Vali ,kaymakam ,başkanlar çeşitli hediyeler sunmuş. Başkan Rabia Aydemir de üretimini yaptıkları Lavanta paketlerini hazırlayarak yarışmada derece alanlara, sanatçılara şaire takdim etmiş. Festival için çekime gelen görsel yayın organları Kuyucak lavanta bahçelerinin görsel güzelliğini yansıtıyormuş. Isparta Valimiz de konuşma yaparak- Kuyucak Köyü lavanta güzelleri festivali programına renk katan birbirinden güzel kızlarınızı, sanatçılarımızı, şairimizi, yöre folklor ekibimizi, Kuyucak Köyü muhtar heyetini, lavanta kokulu köy kadın girişimciler Kooperatifi yönetimini başkanını tebrik etmiş . Bu güzel Festivalinin önümüzdeki yıllarda devam etmesi dileğinde bulunmuş. Kalabalık halk coşkuyla alkışlamış.
Lavanta ürünlerinin satışı için stantlar oluşmuş köy kadınları ve gençleri Kooperatifin daha da kalkınması için adeta seferber olmuşlar, köyde başı boş toprak kalmamış hepsi de lavanta çiçeği mor gülleri ile bir güzel donatılmış. Kuyucak lavanta Köyü köy güzelleri ermiş muradına, Siz sevimli çocuklarda eriniz İnşallah muradımıza sevgilerimle dünya güzeli yavrucuklar.
31 -12 - 2020 Ispartalı Zeki Çelik Göller Bölgesi Yazarlar ve şairler Derneği, Zekice Kültür ve sanat evi kurucusu, Türkiye İlim Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği Isparta il temsilcisi, Isparta ve Burdur Şair ve yazarlardan sorumlu Başkan Yarım asırlık yazar.
HABER GAZETESİ KÖŞE YAZARI. ZEKİ ÇELİK ISPARTA
Zeki Çelik 2
Kayıt Tarihi : 2.1.2021 21:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!