KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Yirmi birinci Bölüm.
Saygıdeğer duygu yüklü arkadaşlarım, değerli büyüklerim, cümleten Selamünaleyküm. Sizlere bir önce ki bölümüm de Türk radyo kurumu stüdyosunda canlı yayın programında kendimin tanıtıp şiir okurken bazı tesadüflerden söz edeceğim demiştim. Oğlum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetin de vatani görevini yaparken nöbet sırası ona gelmiş,hazırlığını yapıp nöbet yerine gittikten sonra canı biraz sıkılmış haberleri dinleyeyim diye radyoyu açmış.
Benim Ankara'da olduğumu henüz bilmiyor tesadüfen nöbetin ona rastlaması beni radyo evinde canlı programa katılmam,oğlumunda haberlerden sonra beni dinlemesi,özlem duygularını gidermesi ne kadar güzel bir şey. Askere gitmeden beni bir çok yöresel radyo ve televizyon da şiirlerimi dinlese de, izlese de Türkiye Radyo kurumunun kanalından dinlemek tabi ki heyecan verici olsa gerek.
Radyoyu sonuna kadar kapatmadan dinleyen Arif Çelik oğlum. Bana ayrılan süre dolunca, bayan sanatçı türkü çalmaya başlayınca, nöbeti tamamlayınca ilk fırsatta annesini arıyor. Anne babamı radyoda dinledim hasretlik giderdim bir daha ne zaman çıkacak bilgin var mı? deyince. Eşim: oğlum bende bilmiyordum TRT radyoda çıkacağını bizim içinde tesadüf oldu, bir daha çıkar mı bilmem cevabı vermiş. Ben Vatan, Millet, Bayrak aşkımı her fırsatta dile getiriyorum.Dünyanın kalbinin Türkiye olduğunu ısrarla vurguluyorum.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim