Kutluay Erdoğan
Kutluay Erdoğan 30 Kasım 2000 tarihinde Kayseri'nin Develi ilçesinde dünyaya geldi. Edebiyatla olan ilk bağı, çocukluk yıllarında eve alınan ilk bilgisayar ile başladı. Bu dönemde, macera hikayeleri yazmaya merak salan Erdoğan, klavyede yazmanın büyüsüne kapılarak edebiyat serüvenine adım attı. O yıllarda popüler olan macera hikayeleri, onun yazma tutkusunu ateşledi ve böylece edebi kariyerinin ilk adımlarını atmış oldu.
Şiirle olan ilişkisi ise 2019 yılında, henüz 19 yaşındayken başladı. İlk şiirini yazdığı dönemde, şii ...
Bu kara kışı atlatır mı dersin yüreklerimiz.
Geceleri dalar mıyız uykuya serin damlarda.
Nedir sendeki bu endam, bu neşe, bu his ?
Arar mıyız seni dizilmiş yıldızlarda yahut ırmaklarda.
Bilmiyor bu insanlar sendeki eşsiz daveti
Ağlamak zararlı mıymış gözlere bilmem.
Gözlerim ne işe yarar artık az görmekten başka.
Her görmeler seni beyinden vuruluyorum ya...
Hafızam ne işe yarar seni unutursam.
Anılar kurumuş meşeler gibi heybetli ve kurumuş...
Çatmak faydasız. Kaldırmak da yok artık.
Gökyüzünden akan yaşlar deniz olup
Ciğerlerime mi doldular ?
Su olmadan yaşayamazdım oysa ki
Olan oldu mu doktor ?
Ne bu telaş.
Bir yere mi gidiyoruz ?
Benim bazen susuşum dolar sokakların derzlerine.
Altından ırmaklar akar yanaklarımın.
Dipleri mordur, içi yamalı dişlerimin
Ve eğitimim aslında yarım yamalaktır.
Bir sancı doğar kendime aslında hatırlattıkça.
Yüreğimin en nadide hendeğinde saklı kalsın, hayallerde dursun adalar.
Hep aynı yerde durup ezber yapsınlar.
Durup orada kimine azap kimine neşe
vererek adaleti sağlasın.
Bekleyin ey üç minik huzurevi.
Bir gün her şey düzeldiğinde sana
Ne kadar boklasam da gizliden,
Kandırmak, avutmak, yormak kendimi bu,
Gün içinde günlerce,
Etsem de günümün içine,
Mutsuz olacaksın diye senden için,
Kendi kendime bi'yerimi yırtsam da,
Sesini çatlatır insanın
Yutkunmalar yutkunmalar üstüne
Oysa bir başlasam
Öbür aya kalmaz lafın
Zaten başlayabilmekte mesele
Daha seni bile
Hani olur ya
Uzun tepe tepe yeşilliklerde
Tek bir ağaç tanesi
Ne zahmetlerle bir dalına salıncak kurulur
Sen öyle bir fırtınasın işte
Salıncağı sallayan
Bilemezsin.
Yeniden başlar belki bir gün yüreğimde.
Yanmış bir ormanın Antalya’da, egede.
Söndükten hemen sonra yeşermesi gibi,
Heves, yeniden çalarsa kapımı, olur ya hani.
Sanırlar ki cenneti yemyeşil ağaçlar, içlerinde köşkler.
Ağaçlar, arasında kaybolunası saçların
Kapısı dudaklarındır.
Gülünce görünen dişlerin de köşkler.
Göğsünde tüten amber, dilinde kalan kevserdir ilaçlarım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!