Takılıp kalmıştı; iş, aş, eşe,
Donuk hayatında, yoktu neşe.
Tünek evlerde ziyaya hasret,
Hezeyanlı ruhuna çökmüştü kasvet.
Bir gece maveradan geldi ses,
Çözüldü kelepçeler, açıldı kafes.
Revnaklı atıyla haykırdı kervanbaşı:
Arındır ruhunu, nefsinden taşı!
Uyan gaflet uykusundan, heyhat!
Eflatun ufka başlıyor seyahat.
Baktı ki, kafile bekliyor eyvah!
Kuşandı sefere, katıldı son seyyah.
Karasevdalıydılar, uzaklara dilbeste,
Vadiler- çöller aştılar, bir nefeste.
Geçtikleri yollarda güller bitiyordu,
Üveyikler kanatlanıp, bülbüller ötüyordu.
Her biri Mesih soluklu yiğit,
Güneş çehreleriyle saçtılar ümit.
Mefkûreleriyle harbi civanmerttiler,
Buhurdanlar gibi tütüp, gönüller fethettiler.
Sevgi iksirinden ettikçe ikram,
İnleyen gönüllerde başladı bayram.
Güneşin vurduğu her yere vardılar,
Davudi nağmelerle denizleri yardılar.
Nebiler nebisiydi, rehber ve reisleri,
Dönmeyi düşünmediler, cihanın varisleri.
Pürvefa sinelerinde sönmeyen himmet,
İrşat mumlarını yaktılar, tükendi zulmet.
Vuslata uzanıyordu nurlu yollar,
Zümrüt yamaçlarda meyvedeydi dallar.
Ve sonra odaya doldu misk-i amber,
Muştulu rüyadan uyandı Muammer.
Semavileşti ruhu, şahlandı birden,
Kırdı kabuğunu, doğruldu yerden.
Topladı valizini, ermek için sıhhate,
Yeniden başlıyordu kutlu seyahate.
Kayıt Tarihi : 21.6.2011 15:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sürekli seyahat eden ve seyahatin yararları konusunda bir seminer veren İlahiyatçı -yazar Muammer Türk ağabeyin duygularına tercüman olmak için kaleme aldığım manzum bir şiirdi.
![Muhittin Alaca](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/06/21/kutlu-seyahat.jpg)
Gerçekten bir insanı anlatmak hem çok kolay, hem de bir o kadar zordur.
Bizim için bir insanın eli kolu değil, boyu posu değil ve hatta kaşı gözü değil... Zaten bu saydıklarımız bütün insanlarda var ve olağan görüntülerden ibaretler...
Anlatılması gereken bunlar değil ki...
Siz, bu şiirinizde çok zoru başarmışsınız. Gerçekten de bir arkadaşın dediği gibi, hikâye tadında ama bir o kadar da anlamlı ve isabetli tasvirlerle, nitelemelerle Muammer Beyi çok güzel anlatmışsınız.
'Pür-vefa sinelerinde sönmeyen himmet,
İrşat mumlarını yaktılar, tükendi zulmet.'
Zulmete aydınlık olmak için yollara düşenler...
Aydınlatmak için bütün güçlerini heba edenler...
Yaratılmanın yükünü omuzlarında hissedenler vefa borçlarını böylece ödemiş olurlar.
Nu mutlu böylesine kendini insanlık hizmetine adayanlara...
Her günün hesabını gönül rahatlığı ile verebilecek insanların bulduğu huzur, dünyada her şeyden daha değerlidir.
Son bölümü özellikle aldım.
Çok güzel bakmışsınız, çok güzel algılamış ve değerlendirmişsiniz, o ulvi yolculuğu ve o yala çıkışı...
Sıhhate ermek için seyahate çıkmak. İrşat etmek için yollara düşmek. Aydınlatırken daha çok güç kazanmak...
Mum kadar ışıkken, her gittiği yerden gönüllerden, ruhlardan yansıyan enerjilerle projektörlere dönüşmek ve hiç durmadan yoluna devam etmek...
Çok güzel olmuş kardeşim.
Beğenerek ve zevkle okudum.
Muammer Beye de kolaylıklar diliyorum. Allah yolunu ve feyzini daim ve açık etsin.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Dostça ve sağlıcakla kalın.
'GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ'
TÜM YORUMLAR (7)