Öyle acizim ki, ben bu alemde,
Düşmanıma bile kızamıyorum...
İki sözü bir araya getirip
Bir bayram tebriği, yazamıyorum!
Benim sukutumu, sen dinle canım;
Sen anla susarak ne dediğimi,
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Tebrikler Kadir Bey yüreğinize sağlık.....Saygılarımla Necmiye Sarpkaya
Emin Pazarcı
[email protected]
HRİSTİYAN OLMAK VARMIŞ! / 19.01.2005
Bundan 10 yıl kadar önceydi. İlkokulda okuyan kızım eve bir hikaye kitabı getirdi...
Pırıl pırıl baskısı ve resimleriyle hemen dikkati çekiyordu. Beni de cezbetmiş olmalı ki, sayfalarını çevirmeye başladım. İlk sayfalarda herşey gayet iyi giderken, son dört sayfada asıl amaç ortaya konuyordu. Kitap, Yehova Şahitleri tarafından bastırılmıştı. Açıkça Hristiyanlık propagandası yapılıyordu.
İlkokul 1 ve 2. sınıf öğrencileri için özel olarak hazırlanmıştı.
Olayı haber yaptık. Hiç bir işe yaramadı. Kimse kılını bile kıpırdatmadı. İlkokul çocuklarına yönelik bu yayınlar artarak devam etti.
O dönemde kendi kendime düşünmüştüm:
- Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı böyle bir adım atsa... İlkokul çocukları için İslâmi hikaye kitapları hazırlasa... Bunları okullara dağıtsa... Hiç şüphe olmasın ki yer yerinden oynardı!
. . . . . . . . . .
Aradan yıllar geçti...
Misyonerlik faaliyetleri daha da arttı. Anadolu'nun dört bir yanına yayıldı. İlkokullardan geçtik, ana okullarına kadar girdi.
Denizli'den Yasemin Özdemir isimli bir okurum mektup gönderdi. O'nun da 6 yaşında ana okuluna giden bir kızı varmış. Beyaz Balina yayınlarının süper boyama serisinden bir kitap satın almış. Sayfaları çevirince şok olmuş. Çünkü, kitabın her sayfasının yarısı, üzerinde haçlar bulunan kilise resimlerine ayrılmış.
Yasemin Hanım da bizim aracılığımızla bütün ana babalara seslenme ihtiyacı hissetmiş:
'Hristiyanlık propagandası, küçücük çocuklarımızın boyama kitaplarına girdiğine göre, olayın ciddiyetini artık kabul etmemiz lazım. Biz, anne babalar yavrularımıza sahip çıkalım. Vatanına, bayrağına, dinine, tarihine ve kültürüne bağlı evlatlar yetiştirelim.'
Şimdi ben de size soruyorum:
- Bunu herhangi bir dini cemaat veya Diyanet İşleri Başkanlığımız yapsaydı, acaba ne olurdu?
Cevabınızı duyar gibiyim:
- Yapanı anasından doğduğuna pişman ederlerdi!
* * *
Şimdi, 'Sen de çok abartıyorsun' demeyin...
Hiç de öyle değil.
Ergun Poyraz, bugüne kadar pek çok kitap yazdı. Necmettin Erbakan'ı yerden yere vurdu. Türkiye'deki dini cemaatleri eleştirdi. Bu kitaplarında genellikle hayli sert bir üslup kullandı.
Kimse 'Sen ne yapıyorsun' demedi.
Son olarak da 'Misyonerler Arasında 6 Ay' isimli bir kitap yazdı.
Ne oldu, biliyor musunuz? Ankara ve İstanbul'da 'Hristiyanlığa hakaretten' ayrı ayrı yayınlandı. Ankara'da 2 yıl ceza aldı. İstanbul'da ise, 4 ayrı davada 2'şer yıl cezaya çarptırıldı. Hepsinin toplamı eder 10 yıl.
Bu davalar şimdi Yargıtay safhasında.
Eğer bu cezalar onaylanırsa, cezaevine girecek ve yatacak.
AB'ye yaranacağız ya... Bunun için gerekeni yapacağız. 'Hristiyanlığa hakaret etti' diye, bir de kurban vereceğiz!
Onlar ise tam tersine yapacaklar. Önceki gün gazetelerde yer aldığı gibi, Fransız eşi 'müslüman oldu' diye, bir Türk vatandaşına vize vermeyecekler. Her türlü eziyeti edecekler. Anasından emdiği sütü burnundan getirmeye çalışacaklar.
* * *
Alın size bir başka örnek daha: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, denizden haç çıkarma törenine karşı çıkan gençlere sahip çıktı...
Herkes üzerine yüklendi:
Kimi, 'Şiddet çağrısı yaptığını' söyledi.
Kimisi, hakkında suç duyurusunda bulunma kararı aldı.
Kimi de 'Dini özgürlüklere karşı çıkıyor' diye yerden yere vurmaya kalktı.
Kim bilir, belki de mahkemeler hakkındaki suç duyurusunu ciddiye alacak. Devlet Bahçeli bu yüzden yargılanacak.
İşte, Türkiye'deki durum bu:
Diyanet'teki kadro azlığından bahsederseniz, adamı tefe koyarlar. İmam hatiplerin yaygınlaşmasını isterseniz, size 'gerici' damgasını vururlar. İlkokullarda 'din eğitimi' talebinde bulunursanız, sokağa bile çıkarmazlar.
Bu ülke, misyonerler için ise, dikensiz bir gül bahçesi. Onlara ana okullarına kadar girmek bile serbest.
Ve burası müslümanların çoğunlukta olduğu Türkiye Cumhuriyeti.
Boşuna demedim, 'Hristiyan olmak varmış' diye!
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta