Gönlüm her iftar yalnızlığı ağırlar,
Aç geçiyor her gece
Teninin kokusuna nöbete kalktığım sahurlar.
Her atılan topta kulağım yahut ezanda,
Senin tuzun olmadan olmuyor
Dağıtılmıyor rızıklar bu kazanda.
Bi’ yağmur yağsa,
Belki Biz de serinleriz
Anamızdan emdiğimiz süt
Gelmez gayri burnumuzdan.
Belki umudumuzu bez edip
Ağaçlara bağlamayız.
İçsem bir barsak su olsa da ölüm
Hayat orucumu bozsam,
Bilsem bedenime hasret yatan toprağı kazsam
Kum dolsa elim ayam.
Akacak kan, duracak kan
Vururken damarlara firar ettiği bir tek can,
Öyle yorgunumki efendim
Bir damla yağmur gibi
Bırakmak istiyorum kendimi,
Düşüşüm hiç farkedilmesin
Milyonlarca hiçlikten biri olayım.
Neyleyim ki gözlerin bir şiir, bir cinayet
Okunduğu dilden kalbe edince sirayet
Ne düstur bırakır insanda ne de bir metanet
O gözlerin kılıç ile oyulmuş bir sanat
Paha biçilmez bir elmas, bilinmez kaç karat
kimse evinden çıkıp bakmasa da
Her gece beliren yıldızlar gibi
Ben yine yazacağım
Beyaz kağıdın gönlüne.
Ne kadar da ışıldasam
Şu cilalı kalabalıkta,
Adım yazılmış bir kere
Beyaz bir kağıdın karalanmış bahtına
Ne söylesem sesim duyulmaz
Örümcek ağı ile bağlanmış ömrüm hayat tahtına
Bir gül yüzlü tanıdım kursağında yarım bir hurma
İnan koca devran dönüyordu onun hatrına
Çamur idim balçıkla sıvandım
Hak eliyle ten rengine boyandım
Yok idim bir var ile uyandım
Dünyayı görünce ağladığım doğrudur.
Gezdim bazı gündüz bazı gece
Eski bir ağacım bilinmez bir ormanda
Lalelerin ismi hiç duyulmamış kadar uzak
İsmini koyacak bir insan dahi yaşamış
Farketmemiş bulutlar bile basılmamış ayak
Esirler gibi hürüm o yaralı kalbinde
Bu şiirin mürekkebi canımdandır
Yıldızları, ayı ve dahi nefes almayı
Uğruna terk edecek sol yanımdandır.
Kafese atılmış kuşlar kadar hüzünlü
Ağaç ki baltalar vurulmuş defalarca dalına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!