Beklemek çok zormuş meğer!
Durakta otobüs beklemek,
Bankalarda, şubelerde sıra beklemek,
Yağmurun dinmesini beklemek,
Azrail’i, ölümü beklemek…
Hasretlikten de zormuş kendini beklemek.
Dinlemek şimdi! Sabrını dinlemek.
Sabır taşı denilen şeyi dinlemek…
Çok zor! Beklemek çok zormuş.
Kalbim hızlı hızlı atıyor yaklaştıkça,
Karşı masadaki sabır taşına.
Nasıl bir mücevher ki bu?
Atsan atılmaz,
Satsan satılmaz,
Yutsan yutulmaz ve daha birçok…
Ah! Mor halkalı kara gözüm.
Küstüm ama küstüm ben o mücevhere,
Küstüm ben sizlere,
Sizin sözlerinize küstüm…
Barışlarınıza, sevdalarınıza küstüm ben!
İçinizdeki gama, kedere küstüm,
Kardeşliğinize küstüm…
Etme kara çoban bekleme sürünü.
Gelmez yemedikçe içindeki benlik üzümünü.
Etme beyim etme kaldırma elini.
Bekleme gelmez bir daha,
Terk etmedikçe kabadayılık hükmünü…
Küstüm ben!
İçimdeki benlik duygusuna küstüm!
Kendime küstüm, sizleri üzdüm…
Evet, suçluyum ben!
Vurdum, kırdım, dövdüm
Ama senin hasretin daha büyük;
Sonsuz bir zulüm…
Kayıt Tarihi : 29.10.2013 22:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necati Keskin1](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/10/29/kusme-13.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!