Kuşlukçiçeği Şiiri - Mazhar Alphan

Zaman içinde değişen ne
Zaman mı, insan mı, eşyamı
Giyinip çıkıyoruz birbirimizi
Tindeki anlamlar mı yoksa

Sütler yoğurda keser,ben sana, büyükler kol kanat
Masum bir yüzün vardı, sözcükler kendi anlamlarında
Bakışlarında gizlice mektuplaşırdık
Ne bilirdim, gönül yangınının bu günlere sarkacağını
Külünden doğdum masalların, yine külüne yazılmak isterim
Yoklukta sıraya girmek gibi bulduğum heyecanların
Şiiri olduğunu düşün, bin yıl önceki yarım kalan sevdaların

Hangi çıkmaza yanaşsam hüzün yüklenir sokaklar
Görünmeyeni görünür kılar büyüklerin baskısı, çok eşli sinemalar
Her şeyin ilki güzel, korku üstün gelince
Sahi Benerci'yi hangi gizli sevda öldürdü, Sabahattin Ali'yi?
Can mı dayanır faili mechullere? Sana o sırada vurulup düştüm yere
Yine de bir kaldıranı olur, çocukluk kaygıları, benzer olaylarla beslenen
Biçeriz güneşe karşı yoksulluğumuzu
Geleceği deftere yazdırıp, erteletiriz borcumuzu
Aids mikrobunu o zamanlar bilmezdik, frengi vardı yoksul hastalık
Gizlimdin, gizlin, şiirini düşün bin yıl önceki çingenemin

Gizlimdin gizlin, şiirini düşün bin yıl önceki çingenemin
Aşklar sanallaştı, ah! Nasıl desem
İlk günkü gibi seviyorum, dalında kösnül bıçağın
Bunalımlı bir gençlik, duman arkası her şey, uyuşturulmuş zaman
Kötü kokular yayılıyor, soyluyu soysuzdan ayıramıyorum
Rulete dönüşmüş ilişkiler
Beni delirten Kuşlukçiçeğim sakın korkma! Yanındayım, olmak ve
Hep olmak gibi, ne mümkün sensiz çiçeğe durmak
Şiiri olduğunu düşün, binlerce yıl önceki yolculuğunun

Sümer tabletlerinden bu yana ne kadınlar geldi geçti
Sevda sözcüklerinde yalnızdılar, kıyama çoğaldılar
Evrensel değer, aşk; dürtüsü lirik dikenlerin, yakarışlarını dinle!
Kızıla dönüşen akşamları, 'acıdan ışık damıtalım' gel!
Şiiri olduğunu düşün, giydiğimiz dizelerin

Şiiri olduğunu düşün giydiğimiz dizelerin
Sözcüklerin anlamlarında yolculuk yapıyoruz
Her gün, Göztepe-Bostanlı iki durak arası
Solukların ara duraklarında, içine çek Körfez'i
Fazla oyalanma bekliyorum 'Şah-mat' demeni
Ah! Kalbim duracak, kaçıncı yüzyıldan geliyorsun
Hâlâ kıpır kıpırsın duygularımın kanaviçesi
İbrişimin gerisindeki gizemini halayamam
Sessiz çığlıkları suretimin
Bir okadar da rahatı kaçan günlerden geçiyoruz

Kökten ışığa sürgün veriyorsun, tomurcuğa çatlarken iç güdülerin
Renklerin tonunda dillenen soluğumsun, sabah serinliğimsin büyülü
Gülüşünden yola çıkıyorum, gençliğinin coğrafyası, ah! Nasıl desem
Yedinci katın üzerinde bir yer işte, seninle yoğunluğumu düşün
Baş ucu dualarımsın, her gece döne döne okuduğum