Kuşlar yok gök yüzünde, bombalar uçuşuyor
Sırtlan girmiş sürüye, ceylanlar kaçışıyor
Çaresiz, mahzun yüzler, el açmış beklemekte
Hayalleri yıkılmış, evleriyle birlikte
Sırtında umutlarla, yollara çıkmak ister.
Ardındaki mazisi, boynu bükük, "gitme", der.
Ağlayan yıkıntılar, önüne set çekse de
Hüzünle revan olur, bilinmez beldelere
Yollardaki duraklar, nereye kaybolmuşlar.
Şaşırıp olanlara, kederden yok olmuşlar.
Yıkılmış kervansaray, olsa su verecekti.
Susamış Yolculara, yarenlik edecekti
Kederleri arkadaş, çaresizlik tek yoldaş
Hâlâ tmecalin varsa, gayretle dağları aş
Bir tas çorba verecek, komşusu olacak mı?
Yeni Yurdu onları, bağrına basacak mı?
Dağınık düşünceler, solmuş hayalleriyle,
Açlık ve susuzluktan karmaşık bir zihinle
Varırlar kamp yerine, cansız bedenler gibi
Dokunsan yıkılacak, asırlık evler gibi
Yerde bir kaç cenaze, sanki gelinlik giymiş
Düğün, bayram ediyor, tüm acıları dinmiş
Hangi yaban ellerde toprağa verilecek
Kim bilecek yerini? gelip dua edecek.
Kalanların yuvası, çadırdan beyaz evler
Kalsa ne yapacaklar? Nereye gidecekler?
Yürüseler sessizce, şüpheyle bakar gözler
Hele koşsa birisi, "Neydin, ne oldun", derler
Kayıt Tarihi : 26.10.2024 14:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!