Kuşlar ve ordular
Karada sürüler havada kuş sürüleri
Coğrafya bir sofra
Savaş güdüsü açlık
Karınlarına düşmüş bağırsaklarında dolaşırlar
Uzun ince ve dolambaçlı hayat yolları
Karınlarını bir doyursunlar bağırsaklarından çıkarlar
Yanlarından bir ceylan geçse
Ceylan kendi bağırsağındadır
Misal aslan kanından çekilmiş uyuyordur
Yatağı nerede uykusu nere serili
Ruhu nereye çekilmiş
Geçmiş anları rüya kaynar
Hayvanlar açlığını bilir mi?
Doğa için otlanır doğa için avlanırlar
Bak ordular karşı karşıya geldi insanlık biçilir
Hangi sürü karşı karşıya boğuşur böyle
Tüm canlıların açlığı ruhlarına bürünmüş
Dünyayı kim kurtaracak!
Bir kuşun figürünü ruhuna işlemiş bir ordu mu?
Bir kuş kurtarır belki bir balık, belki ve belki
İnsanlık bekler çok bekledi
Bir peygamber bir komutan bir siyasetçi olarak kendisini
Ama işte flamasında bir kuş resmi düştü ama icat ettiği silah çatıldı
Kendisi hep bakiydi eline gelen silahı oldu eşya denizinde
Yaratıcılığına avlandı ve teknolojisi geldi
Elinden ruhuna ruhundan aklına ve aklından düşüncesine
İşte bir fikirle eyleminde
Kuş sürülerinin yeryüzündeki gölgelerinden
Sığır sürülerinin ufuktaki yükselişine
Ne zaman yalnız kalacak dişisiyle evrene çekilip evrimini geçirecek
Köpekler bak kuyruklu yıldız
Bir koç eşini seçer ve eşikten evrenine geçirmek ister
Evrende dünyanın evrenle sınırı işte canlı varlıklar
Var mı başka gezegende hayat
Evrenin sınırı evrim döngüsünde kim röntgenler
Ruhlarında beyinleri geçen bir çifti bir başka beyin gözler
Ciğerinde gezer karaciğerinde gece
Akciğerinde nice ağaçlarda nice çift gözler
Biri kollar biri bakar
Biri burun olur hadi kardeşlerim içmeye gidelim
Ruhumuzu şarap içelim
Bedenlerimizi sevişmeye kadınlarımıza dönelim
Gözümüz fırlamış yuvasında eşyamızın nice gözlerine
Cebimizde cep telefonumuz aklımızı bilecek
Bir gün bedenimizi ele geçirecek
O yok olacak biz var olacağız biz yok olacağız o var olacak
O olacak işte bir ocak şubat geçti mart geldi
Mart yedide doğmuşum anamın kanlı rahminden
Teknolojimi bilmiyorum büyüdükçe öğreniyorum
Kanım çekildikçe nurdan bir ışığa kaybolacağım yine
Güneş doğurur yine bizi sabah akşam yeni bir gün
Burada karanlık
Oksijenle tutuşan odun, bir ağacın cesedi yanar
Sonra bir ceset daha tutuşur aman dikkat et canlı canlı yanma
Kömür ve tenceredeki yemek
Biri evrenin zamanında diğeri evimizin zamanında
Kömür sobada yansın yemek bağırsaklarımızda sindirilsin
Hadi yeter iki sayfa
Naki Aydoğan
Kayıt Tarihi : 9.3.2020 12:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Naki Aydoğan](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/03/09/kuslar-ve-ordular.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!