Sırça köşklerin firavunları
Toplayıp kullarını
Zikrediyormuş adımı
Her gecenin şafağında ateş içen
Gök kubbenin meczup çocuğu diye
Issız tepelerde kimsesiz mezarlık
Suyu kurumuş bir ırmak
Ardıç dalından kopmuş yaprak
Sanıyorlarmış beni heyhat
Oysa binlerce çocuk oynaşır yüreğimde
Uçurtmaları yükselir gözümden gökyüzüne
Kuşlar konar dalıma her gece
Türküler yükselir arşa
Düğün dernek olmasada ömrümüzde
Kuşlar çocuklar ve karıncalar huşuyla yaşar yüreğimde.
Gönül kapısından giremeyen firavunlar
Kuşu kafeste karıncaları hücrede ister.
Kibir kaplamış dünyalarında , yaşayan insanların
Fermana kul, güce köle olmasını ister
Onların mizanı yoktur vicdanı karadır
Haşmetli gözükse de
Ya gözleri kördür yada yalan söyler aynaları
Et ve kemikten ibarettir cüsseleri
Başımda gökyüzü kıyısında gezdiğim aşklar var
Benimle arkadaştır kuşlar ve karıncalar
Kimine uzun kimine kısa bir ömrüm var
Dostlarımız düşkünler, düşlerimiz dahi özgürler.
Heyhat akarken nil gözümden
Dünyamı kuşatmış firavunlar var
Birde gönül sarayımda büyüyen Musalar
Kayıt Tarihi : 14.9.2018 16:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şiir Şehir Kültür Sanat Dergisi 115 sayısında yayımlanmıştır.
