Kuşlar da Ölür Şiiri - Yorumlar

Refik Durbaş
10 Şubat 1944 - 1 Aralık 2018
58

ŞİİR


40

TAKİPÇİ

Her sabah böyle ağlar mı Üsküdar
yoksul karanlığında kuşların
aşkın ve umudun bir de acının
rüzgarıyla uçarken bulutlar

Herkesten çok kendime yabancı
yaşadığımdan bir hayli yanlışsam

Tamamını Oku
  • Neslihan Beyhan
    Neslihan Beyhan 09.10.2013 - 01:43

    Her sabah böyle ağlar mı Üsküdar yoksul karanlığında kuşların aşkın ve umudun bir de acının rüzgarıyla uçarken bulutlar Herkesten çok kendime yabancı yaşadığımdan bir hayli yanlışsam kim süzer gözlerimden ışığı ölümü yüreğimde avlamışsam Çalınsa da inancın alınteri sessizlikle boğulsa da sesim şafaklar yazacaktır kimliğini ufkumu kuşatan denizlerin Sabah olsun, giderim, sen kalırsın kalır seninle, binlerce kuş cesedi içimde sönmeyen o diri yangın ve sessizliği özetlemek hüneri Aydınlığından damlarken umutlar zulmün ve kederin bir de acının hala barınağıysa yalnızlığın artık her sabah ağlasın Üsküdar

    Cevap Yaz
  • Saadet Ün
    Saadet Ün 19.11.2009 - 20:39

    Her günün şiiri altında mutlaka bu ve buna benzer tartışmalara şahit oluyoruz.

    Aslında antoloji yetkililerinden rica etmek gerek, kapışma bölümü açsın diye.

    Malum insanlarımız tıka basa dolu, bir yerde patlamak istiyorlar...

    Ama nedense hep günün şiiri bölümünü seçiyorlar kapışmak için patlamak için...

    Yazık...



    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 17.11.2009 - 00:21

    Yaratıcılık konusunda güya bilimsel veriler sunduğunu sana Adnan hocanın bittiği anı seyretmek ve onun gibi burada sahtekarlığa baş vuranın da Aşağıdaki linki iyi izlemesi belki kendi aynasına bir kez düz bakmasını sağlayabilir diyeceğim ama.. zor zor..şartlanmışlık zor bir vaka..link:

    http://www.solvideo.org/video/503742ecf8d7680/Dawkins-Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F-Atlas%C4%B1%E2%80%99yla-dalga-ge%C3%A7iyor


    LInkte ki konu:
    Oxford'lu profesörden Adnan Hoca'ya çok ağır sözler… Oxford Üniversitesi zooloji profesörü Clinton Richard Dawkins, Harun Yahya adıyla yazdığı, Evrim Teorisi'ne karşı çıkan milyonlarca kitabı bedava dağıtan Adnan Oktar hakkında, 'Bu adam tam bir kara cahil' dedi.

    Londra'daki Conway Hall'da Eski Britanya Müslümanlar Konseyi'nin düzenlediği “Politik İslam, Şeriat Yasası ve Sivil Toplum' konulu konferansta konuşan etolog, yazar ve aynı zamanda evrim kuramcısı olan Profesör Richard Dawkins, Evrim Teorisi'ne karşı çıkan Adnan Oktar'ı yerden yere vurdu.

    Oktar'ın çürütmeye giriştiği evrim hakkında hiç bir şey bilmediğini iddia eden Profesör Dawkins, “Bu adam, zooloji (hayvan bilimi) hakkında hiç bir şey bilmiyor, biyoloji hakkında hiç bir şey bilmiyor. Çürütmeye giriştiği evrim hakkında hiç bir şey bilmiyor. Kendisi tam bir kara cahilö diyerek, sert eleştirdi.

    “ÇALDIĞI WEB SAYFASINI BULDUM'

    Oktar'ın Harun Yahya adıyla yazdığı Evrim Teorisi'ne karşı çıkan kitabını slayt gösterisi eşliğinde akademisyen ve öğrenciler önünde anlatan Profesör Dawkins, “Bu hepsinin şampiyonu...Kehribarın içinde 'caddisfly' (4 kanatlı bir bir böcek) var 25 milyon yaşında ve bakın, modern olanıyla arasında hiç fark yok! .Modern olanı, modern caddisfly, bağlanmış bir balık zokası! Ve kancası hala duruyor.Belki bunu sadece cehalete değil, epey bir dikkatsizliğe yorabilirsiniz. Bunu çaldığı web sayfasının izini buldum. Biz dizi şampiyon balık zokaları sıralaması websayfası. Dikkat ederseniz arka planın bir nebza daha driye kaçtığını göreceksiniz. Arka planı kesip atmış.

    Photoshop'da bu resim üzerinde uzun süre uğraşmış olmalı. Ve hala o kancayı fark etmemiş.Ya da bir ihtimalle, caddisflyların gerçekten kancalı olduğunu sanıyor. Bu balık zokaları dizisi web sayfasını gezinirken, tanıdık gelen başka bir şeye rastladım.Bu bir örümcek, balık zokacıları tarafından üretilmiş, yapay bir örümcek. Çok açık ki, gayet güzel hazırlanmış. Ve eminim ki, zokanın ucunda kendileri için tasarlandığı balıklara çok çekici geliyordur. Ama tanıdık geldi bana. Harun Yahya'nın kitabına geri döndüm ve tabi ki; işte burada... Ve bakın yukarıda ki kehribarın içindekiyle aynı! Hiç değişmemiş! Kehribarın içindekini göremiyorum zaten. Bu gerçekten modern bir örümcek olsa bile, pek ikna edici bir şey ifade etmeyecekti. Bu da bir 'britte star' (kırılgan yıldız) ve modern olanı bir deniz yıldızı.Echinoderm familyasında kaldığımız sürece daha farklı olamazsınız. Şimdi fosil ödülüne, fosil ara-form ödülüne geri dönelim. Şu konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Ara-formun nasıl görüneceği ile ilgili çok çok tuhaf bir düşüncesi var. Ara-form yoktur düşüncesi, sadece Müslüman yaratılışçıların değil, Hristiyan yaratılışçılarında gözdesidir. Değişmez nakaratları, “ara-formlarınızı sunun', “ara-formlar yoktur' gibidir. “Fosil kalıtları evrimsel ara-formlardan yoksundur' diye ifade etti.

    “TİMSAH İLE SİNCAP ARASINDA ARA-FORM OLUR MU?

    Konuşmasını Harun Yahya'nın kitabından alıntılar üzerine yapan Profesör Dawkins, “Bu beni hep muammada bırakmıştır çünkü bulacağınız her fosil, bir şeyle bir başka şey arasındaki “ara' şey olacaktır zaten. Yine de öyle görünüyor ki, çok kuvvetli bir iddiada bulunduklarını sanıyorlar. Ve sonunda beni bu muammadan kurtaran Harun Yahya oldu. Bu insanların ara-form olmadığını düşünmesinin nedeni, ara-formun neye benzeyeceği ile ilgili çok garip bir fikre sahip olmasından kaynaklanıyor.Burada kendisinin birleştirdiği bir resmi görüyorsunuz. Solda bebek bir timsah ve sağda bir tür yer sincabı.Ve demek istediği “timsahlarla sincaplar arasında bir ara-form yoktur. İyi de niye timsahla sincap arasında bir ara-form olsun ki? '

    “Darwinci iddia, kitaptan (HY) alıntı yapıyorum, canlılar milyonlarca yıl süren küçük farkılaşmalarla bir türden diğerine evrildiler. Bilimsel bulgularla çürütülen bu iddiaya göre, balık anfibilere dönüştü ve sürüngenler de kuşlara dönüştü.Bu milyonlarca yıl sürdüğü iddia edilen sözde dönüşme süreci. Fosil kayıtlarında sayısız delil bırakmalıydı.Diğer bir değişle, geçen yüzyıl boyunca yaptıkları yoğun araştırmalarda, araştırmacılar bir çok ucube (grotesk) canlı ortaya çıkarmalıydı yarı balık-yarı kertenkele, yarı örümcek-yarı sinek ya da yarı kertenkele-yarı kuş gibi...Her nasılsa, yer yüzündeki hemen her katman kazılmasına rağmen Darwincilerin sözde dönüşümüne delil olabilecek tek bir fosil bile bulunmadı. Diğer taraftan, sayısız fosil örümceklerin hep örümcek, sineklerin hep sinek, balıkların hep balık, timsahların hep timsah; tavşanların hep tavşan, kuşların da hep kuş olarak kaldıklarını göstermektedir. Yüzlerce milyon fosil gösteriyor ki canlılar evrim sürecinden geçmedi, yaratıldı.Ve bu resim, ne düşündüğünü özetliyor. Bir deniz yıldızı, bir balık ve bir çeşit photoshop'da yapılmış ara-form var. Sonunda bu insanların ara-formdan ne anladığını anlamadım! Sanıyorlar ki, modern bir hayvan ve diğer modern bir hayvanı alacaksınız ve bir çeşit ikisinin ortasını bulacaksınız. Buradaki gibi, arkası bir hayvan, önü başka bir hayvan ya da bir birine biçimsel olarak girişmiş (morf) …Eleştirdikleri şeyin ne olduğuyla ilgili o kadar sönük fikirleri var ki, sonunda gözlerimi açıp bu tuhaf olguyu görmemi sağlayan Oktar beye müteşekkirim' diye belirtti.

    'OKTAR BENI DAVA ETTI, TÜRK KÖKENLİ BİRİSİ VAR MI BURADA? '

    Oktar'ın kendisiyle yüz yüze tartışmak istediğini fakat bu teklifini kabul etmediğini vurgulayan Profesör Dawkins, ayrıca Oktar'ın kendisini dava ettiğini açıkladı.

    Dawkind, şöyle konuştu:

    “Daha önce dediğim gibi, kendisi sözüm ona beni dava etti. Ve sanırım ben de bununla ilgili bir şeyler yapacağım ya da resmi bir yazı falan alırsam iyi olurdu. Merak ettiğim burada bu konuda ışık tutabilecek Türk kökenli birisi var mı? Dava edildiğimi resmi bir kaynaktan değilde gazetelerden öğrenmemle ilgili, bu garip durumla ilgili ya da daha başka tavsiyelerde bulunabilecek, Türk kökenli birisi var mı burada? Yoksa sorulara almaya hazırım.'

    “TÜRKİYE'DE ŞERİAT MAHKEMELERİ YOK'

    Profesör Richard Dawkins, dinleyicilerden birinin “Türkiye'de sizi şeriat mahkemelerinde yargılarlar mı? Yönündeki sorusunu, “Hayır, Türkiye anayasal olarak gayet laik bir ülke. Kuşkusuz bu bir şeriat mahkemesi olmayacaktır’ diye cevaplandırdı.

    “TAM BİR KARA CAHİL! '

    Dawkins, bir başka dinleyicinin “Harun Yahya web sayfasında, yayınlarında bir karmaşa yaratıyor. Seni nasıl tartışmaya davet ettiği, nasıl okuduğunu ve senin kabul etmediğini söylüyor. Durum anlattığın gibi mi? Onunla tartışacak mısın? Ya da hangi şartlar altında tartışırsın? Şeklindeki sorusunu ise, “ Ben her zaman yaratılışcıların tartışma taleplerini reddederim. Aynısını yapan Stephen Jay Gould'un tavsiyesini aldığımdan beri ben de aynısını yaparım. Eğer onlarla tartışırsanız, bu onları meşru gördüğünüz anlamına gelir.

    Yani diyorsunuz ki, tartışmaya değer, ciddi bir bilimsel mesele var. Ağdalı, yasa kılıklı tartışma kuralları içine girdiğinde daha da kötü olur. 20 dakika bir taraf konuşur, 20 dakika diğer taraf konuşur, 5 dakika bir taraf cevap verir, 5 dakika diğer taraf cevap verir. Bunun tümü sanki tartışılacak gerçek bir mesele varmış sanrısını yaratır. Umuyorum, size bu yarım düzine slaytta gösterebildim ki, bir tartışma ziyadesiyle gülünç olurdu. Bu adam, zooloji (hayvan bilimi) hakkında hiç bir şey bilmiyor, biyoloji hakkında hiç bir şey bilmiyor. Çürütmeye giriştiği evrim hakkında hiç bir şey bilmiyor. Kendisi tam bir kara cahil! şeklinde cevaplandırdı.

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 17.11.2009 - 00:18

    Geçmişteki ünlü filozofların çoğu, geniş bir problem alanını kapsayan bir eserler külliyatı çıkartırlarken, Berkeley, o günden beri kimsenin tümüyle görmezden gelemediği tek bir düşünceyle anımsanmaktadır. Doğrudan kavrayabileceğimiz şeylerin kendi bilincimizin içeriğinden ibaret olduğunu söylerken Locke’un tamamen haklı olduğunu belirtir Berkeley. Fakat bu durumda, diye sorar, zihnimizdekilerin varlığına, asla doğrudan ulaşamayacağımız onlardan tamamen ve temelden farklı nitelikteki şeylerin, yani maddi nesnelerin neden olduğunu neye dayanarak ileri sürebiliyoruz? Dendiği gibi, eğer bu nesnelere, onlardan edindiğimiz duyusal imgeler aracılığıyla dolaylı olarak ulaşıyorsak, bu hangi anlamda doğru olabilir? Duyusal imgelerimizin nesnelerin “kopyaları” olduğunu söyleyerek bunu açıklıyorlar; ama bundan nasıl böyle bir anlam çıkabilir?



    Renk ya da ses gibi bir deneyim konusu olmayan bir şeyin nasıl kopyası olabilir, hatta herhangi bir biçimde ona “benzeyebilir”di? Bir rengin ancak başka bir rengin, bir sesin ancak başka bir sesin benzeri olabileceğine (ya da olamayacağına) kuşku var mıdır? Bütün bunlar kavramsal bir saçmalıktır diyor Berkeley. Locke, hiçbir zaman kavramlaştıramayacağımız, kendisi hakkında kanıtlara ulaşamayacağımız ve varlığıyla yokluğu bizim için bir fark yaratmayacak duyusal olmayan bağımsız bir alanın varlığını ileri sürüyordu. Bunu yapmak için elde anlaşılır nedenler var mıdır?



    Her birimiz böyle bir özne olmanın ve bir öznenin yaşantısı (deneyimleri) olduğunun dolaysız bilincine sahip olduğumuzdan, deneyimlerin bir öznenin doğasında içkin olarak bulunduğunu biliriz, diyor Berkeley. Fakat, buna mukabil, bu deneyimlerin, bizim dışımızdaki nesnelere bağlı olduğuna inanmak için nedenimiz yoktur. O nedenle, diyor Berkeley, tutarlı bir deneycilik, bizi var olanların zihinsel şeylerle zihnin içerikleri ya da öznelerle onların deneyimleri olduğu sonucuna götürmektedir. Başka herhangi bir şeyin var olduğuna inanmak için neden yoktur.



    Sureduran, bağımsız bir maddenin, Locke’un (kendisinin de kavranamaz olduğunu kabul ettiği) maddi tözünün var olduğuna inanmak için nedenimiz yoktur. Olanaklı deneyim alanının sınırlarının dışında bir şeyin var olduğunu öne sürerken Locke deneyciliğin temel ilkesini çiğnemiştir.

    Ben de gidiyorum. Şunu da internetten sizin için kopyaladım ki okuyun ve söylediğimle Berkeley felsefesinin ilgisinin olmadığını öğrenmemiş olmayın :)))))

    İyi uykular.

    Cevap Yaz
  • Att Sineği
    Att Sineği 17.11.2009 - 00:13

    Ben yatmaya gidiyorum.

    Sizin gibi değil, gerçekten gidiyorum. Sözümüzün eriyiz.

    Haa, senin gibi cahilleri aşırdığın ve yanlış yorumladığın felsefi nitelikteki fikirlerle kandırabilirsiniz sayın Bekâr, ama bana yutturamazsınız...

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 17.11.2009 - 00:10

    Tamam Yanıltan Işıklar.
    Sizinle konuşmaya her zaman varım.
    İyi geceler.
    Saygıyla.

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 17.11.2009 - 00:09

    Sayın Selçuk Bey,
    Evet , geç oldu onun için başka bir gün başka konularda bilimsel , teorik ve felsefi sohbetlerinizi dört gözle bekliyorum.
    Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Att Sineği
    Att Sineği 17.11.2009 - 00:09

    Hakkı Selçuk Bekâr, Berkeley'in teorisini neden kendinize mâl ettiniz.

    Şimdi anlaşılıyor hangi türden bilimci olduğunuz. Siz, aşırmacı bilimcilerdensiniz.

    Yazık size...

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 17.11.2009 - 00:06

    Bravo.
    Daha anlatmadan kimin teorisini üstlendiğimi anlamak.
    Dehşet bir şey.
    Benim yerime siz anlatın lütfen.
    Ben hepsini yürütememiş olabilirim.

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 17.11.2009 - 00:05

    Bir defalığına, Allah için elle tutulur bir şey söylemeden basit kurnazlıkla iki nokta üst üste ve yanına iki parantez açmaktan daha fazla bir şeyler olmalı yapabileceğiniz. Yani siz ve başka bir iki arkadaş çocuksu imalarla görüşlerime karşı çıktığınızı gerçekten sanıyor, buna inanıyor musunuz? Bilim, bilim diyen sizsiniz. Ben size hemen şimdi ışık ve göz üzerine bir nutuk çekebilirim diyorum. Yazmaya da başlamıştım. Sizin neyin bilimcisisiniz çok merak ediyorum. :)))

    Ben daha fazla güldüm bakın.
    Aferim bana.
    İyi cevap oldu ha.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 140 tane yorum bulunmakta