Yağmurun yüceltisine tutunup şiir okumaktır sana aşk olmak
İyi halli bir dünyanın yükseğine çıkarak mutluluğa sokulmak
Seviler doğuran anaların ellerini sevgiyle öpmek ve ağlamak
Ve unutulmuş sevinçlerin güvertesinde sonsuzluğu kucaklamak.
Türküler asıyorum yüzüme, içimin coğrafyasında bin yıllık kederler. Aşka boyuyorum sokakları, ellerimde üşümüş düşler. Dudağımdan ismin düşmüyor asırlardır, nicedir yasta zamanlar. Köpüklü nehirlerde yıka ruhumu yokluğumda yar, kangren sırlarla geçemez sevdanın coğrafyasını sevgisiz gemiler.
Rüzgâra küsmüş gülleri ayaz sarar gecenin öte yakasıyla. Karanlığı içen gölgeler uykulu kentlerden geçer, aynı karanlığı öperek bir adam düşlerdeki sevgilisini öper. Uzak dağların yankısına sarılır o anlarda aşk, kıyım sarılışların terli avuçlarından sular içer. Küskün güller sevinçle sarar ruhu, ayaz erir camda, buz ılık ılık akar kanımda. İçim aşkla dolar yar, seninle yoldaş olurum karanlığa.
Derinde kaynayan, yeryüzünü şifa olup kucaklayan sularca yakınım aşka, ruhumda kaynar duygular. Hangi dingin ikrarda kaybettim sevdanın sırlarını, duvarlar kırar bir gün özlemin yapısını. Düş kıvrılıyor içimin faylarında, o kırık bakışların kavrar iken gönlümün hercai yapısını.
Seninle en doyumsuz çılgınlıkları yapabilseydim keşke! Masalsı bir düş biletini ıslatmadan ellerimizde, yağmur bakışlarının o yüce çitlerini atlayıp bir hamlede, sıkı sıkıya sarılıp ellerine seninle çocukluğuma gitmek isterdim şu an, şu saatte.
Birbirimizin ne dününü, ne bugününü, ne de yarınını sormadan, hangi düş makinesiyle gideceğimizi birbirimize söylemeden önce o saf çocukluk ülkülerimizi yaşamak isterdim seninle.
Kocaman bir bahçe kurardım sana, dekoru bana ait. Belleğimdeki gazel kokularıyla, bin bir çeşit meyvelerin sırayla olgunlaştığı ve bu süreyi saçlarını okşayarak geçirdiğim bir zaman dökülüşü olmasını isterdim yüreğimde.
Denizi olmayan, dağları mor bakan, çatılarında dumanlar tüten evleriyle, yokluğunu hiç bilmediğimiz o coşkulu günlerin lokmalarıyla, bir lamba ışığına sokulup, gaz ve fitil kokan gecelerde minicik penceremize damlayan yağmur zerreleriyle, rüzgârın kapımızı tıkırdattığı o korkunç doğa gelgitleriyle sarılıp yatmayı dilerdim.
Ne sen anlatacaksın dününü, ne ben söyleyeceğim senden öncekileri. Kadın bakışlarının düğümlerini çözerek, tutkuların düğünlerini er meydanında çığırarak gece olmadan üzerini örttüğümüz çocuk düşünüşlerimize dönebilir miyiz yeniden! .
Selahattin YETGİN
Selahattin YetginKayıt Tarihi : 30.5.2015 11:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Selahattin Yetgin](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/05/30/kuskun-guller-buyuyor-gonlumde.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!