Durmaksızın epriyor gece.İçindeki
sabır hazırlanmaktadır yarına.
Gözlerimi tutuşturan göz kırpmaları
buruşuk düşlerini çöpe atan kadının
Kaybedemeyeceği umutlarından başka
Ne olabilir ki…
Akşam sefası ölgün yaralı bereli
öykülerini sessizlikten korkan ırmağa
serpmiştir Başını kaşımaya hiçbir
vakti kalmamıştır parmakların.Büyük
bir korkuyla kapanmıştır dudaklar.
Gürültülerle altüst olmuş haberleri
birazdan getirir tül.Artık şubat iyice
çekiştirilir.Kendi kendine donu çözülür
karanlığın.Kara yelin önünden imbatı
kaçırır kadın.Sokaklar yol vermez olur
aşkların renklerine
Yaseminle kaktüs arasında dönüp
durur yelkovan.Nedenine us ermeyen,
haksız yere toplu gözaltılar vardır. Sonra
aynı celseleri ayaklandıran çığlık.Nefesi yarına
varmadan sönecek bedenlerimizin.Küçük
burjuva ayaklanmalarının sesleri korkutacak
yüreğimizi.Bir testereyle doğranacak sırma
saçlarımız.
Kardaki izlerin belli olmadığı saatler.Eriyor
yalnızlıklar.Öykülere katık ediliyor nakaratsız şiirler
Hiç uğramaz oluyor yanımıza ırmak.Yıkılıyor bütün
köprüleri aşkın sonra yeniden kuruluyor
Rengini ayarlamaya çalışan gecede ışığın tonlarıyla
çarpışıyoruz durmadan.Pek yabancısı olmadığımız
öpüşmelerle öykülerimizi birlikte donatıyoruz
Dönüp dolaşıp aynı dakikalarda gelip dokunulmaz
oluyor eşikte duran suretlerimiz.
Sonra sinyaller…Ellerimiz buz gibi ve en ateşlerde
kıvranan çıplak yerlerimiz tutuşturulmaya gönüllü.
Bir büyük okyanusta karşılaşmanın şaşkınlığı içinde
apışıp kalan gemiler gibi hasretliklerimiz
Oysa hep aynı yerde kendini seyre daldırıyor Kadın.
Renkleriyle deseniyle çalımlarıyla yan gözle bakan
kışkırtmalarıyla…
Konuşamıyorum anlıyor olmama karşın.Bitmeyen bu
sürgünün başlı kalma pahasına yine nedensiz dalınıyor
sevişmelere...
dokuzşubatikibinonaltı
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 9.2.2016 19:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ondandır, 'burjuvanın günahlarının' yoksulluğa itilenlerin üstüne yıkılması.Ondandır bütün sınıfların aynı okulun içine tepiştirilmesi!
Bireysel hazlar niye bu kadar aleni?
Sevişmek aşkın ritüeli mi şimdilerde? Yoksa yolu açılan lağımların şehrin sokaklarına salıverilmesi mi?
İşte alıştırmak böyle oluyor! 'Kuşatma' hiçte boşuna değil..
Kutluyorum 'zamanımıza şerh düşen' şiiri ve değerli Kardeşimi..
TÜM YORUMLAR (3)