Kuş Ve Kaplan Şiiri - Habibe Merih Atalay

Habibe Merih Atalay
496

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Kuş Ve Kaplan

Şuan ki konumu buydu işte.
Cevahir benzeri bir yer, 5MMigros.

Evden buraya 25 dakikada gelinirdi
normal tempolu bir yürüyüşle.

Onunla telefonda konuşurken
'duymayı çok özlüyorum şu tatlı sesini'
demişti, o ise sesinin kendine o denli
tatlı gelmediğini, hatta daha çok tatsız
ve bazen de çok bedbin olabildiğini
söylemişti...

Ama işte, ömrünce hasret çekmeye
gönülden razı olanın düşüncesinde
pek de öyle yorumlanmıyor bu
ne kadar gerçek dışı bile olsa,
seven sevilenin tutsaktır nefesine,
hissetmek ister uzaktan da olsa
sevgilinin varlığını, ne olursa olsun
durum aynen bu
:
aşığın damarına dayalı serum ancak
can verir aşığına.

Son laf dönüp dolaşıp yürümenin
faydalarına gelmişti ki eni konu,
konuşma bitince zar zor kaldırıp da
eşiğinden çıkardığı bedenini bir
solukta getirdiği beşik burası oluyor,
doymak için
:
5MMigros!

Pavlov'un köpeği misali
-kedisi olsa- tek derdi, bu hedefi
bulmak olurdu şüphesiz şartlı
tahliyeden salı verilmişçesine.

Yol boyu kulağında, -o ses Türkiye'nin
değil de elbet- yankılanıyor adı
bu güzel ve yalnız memleketin
en içe dönük heykeltıraşının
hafif nefesli ve ona göre
biraz da iç gıcıklayan sesiyle
harflerin tekrarlanışı...

O sesle birlikte düşüncelerden düşlere
gark olmuş, birazcık heder olmuş,
aidiyet duymadığı bu yerüstü yaşamında,
yarı tebessüm, ağız bi karış açık,
gözler altında havanın, bakışlar
dikilmiş sanki Tarabya'nın o nadide
yalılarına, 'Sahi, bu yerüstünün
neresine aidim?' sorar ha sorar
bitmeyen iç konuşmalarla
'Konumum neresi?'...

Yıllar var adımlar bu toprakları
arşın arşın, gezer de gezer,
buralarla ilgili ne bir duygu yeşerir
ne yerleşsek-birleşsek umudu,
düşünür düşünür durur,
bulunmaz bir türlü hintkumaşından
o sihirli daire.

Aklındaki sorularla bir yandan
'Cangılımı seviyorum yaa', ışığı
belki yerüstünün bu topiğinde
değil başka bi toprağında yanar
yuvasının ama yerüstüdür şimdilik
yer üstü, yeraltı değil asla!' bağıntıları
çıkıp gelir kanat çırpan yüreğinden
uçup gider kaygısı.

En daimi dizisi -aşkın dizine- konmuş
gagalıyorken, mümkünse önüne bi iki
kıyıntı atılsın ki, ödül olsun bu ona,
her kanat çırpıp konduğunda aşığının
kucağına, kondursun bir öpücük
hafiften dudağına...

'Canım ya! Yani isterse tabii...
yanağına da olur tepesine de.'

Neresine isterse orasına,
şurasına veyahut burasına,
sevdiği her neresine isterse!

Artık o iki dudak arasındaki vadide
bir Kedi Adası olsa gider yerleşirdi
kedi olsa diye düşünüyordu ki tam
kebapçının önünde stil duruşuyla
göze çarpan kediye takılınca bakışı
ama kedi değil kuştu o şu an kuşkusuz
kırpık kanatlı, kısa mesafe uçuşlara
ancak vizesi olan, kısık ötüşlü bir kuş.

Ama gizli bir dileği vardı bildik bileli
'aman duyulmasın kimse tarafından!'
derken istediği kendi diliyle yayıldı
yankılanıp; henüz insanken, uysal bir
kaplan olup sevdiğinin, teslim olması
okşamalarına günün birinde bu
sere serpe serçeciğin.
-Şşşş! Aman!
-Sanki kimse duymadı.

Bu hayali metamorfoz için bile olsa
ne bedel ödetilse az gelirdi ona.

'Neyse,
bu kadar mola yeter mi artık, hı?' dedi,
'Uçalım mı yeniden?.'

'Olur.'

Bir başka versiyonunda buluşmak üzere
sen ve ben 2'ye 1'in.

Hoşçakal.

Not
:
o bunu seçmemişse bile
bu onu seçmiş.
Yapçakbişiyok!

Habibe Merih Atalay
Kayıt Tarihi : 13.5.2017 13:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Toros / Antalya - 20 Nisan 2017 // 18.06

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    Duygu yüklü şiirinizi
    beğeniyle okudum

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Habibe Merih Atalay