Kötü hissedeceğini biliyorsan eğer O temelli gittiğinde;
Güneş, gönülsüz doğacak, doğsa da seni dışlayacak,
Yüzüne bakmayacak, baksa da ısıtmayacak
Ya da cezanı farklı kesip, tek sana odaklanacak,
Bir seni kavuracaksa, “elinden geleni ardına koydun” diye…
Yıldızların, toptan firar edecekse hemen akabinde;
Sokak duvarlarına boy boy resimlerini assan,
Gazetelere ilanlar versen de bulunamayacak,
Bulunsalar da, yakalanamayacak,
Yakalansalar da, kaçmak onlarda alışkanlığa dönüşecekse…
Göklerini, lacivert bulutlar ele geçirecekse, bir sonraki
evrede;
Şimşekler, mütemadiyen üzerine düşüp, şakaklarını
titretecek,
Yağmurlar, gözlerini hiç azad etmeyecek,
En sevimli yanların, oluşan sellerle sürüklenecek,
En sevimsiz yanların, mizacında tekelleşecekse…
Toprak kokusuna da hasret kalacaksan, O’nun kokusundan
başka;
İster istemez, birkaç metrekarelik kafesler kaderine
yazılacak,
Demir duvarlar, tavanlar ve zeminlerin soğukluğunda uyuyacak
Ya da uyuyamayacak, başın yaslanacağı o göğsü arayacak ama
bulamayacak,
Voltaları, unutulup unutulmadığın düşünceleri atacaksa,
beyninin kıvrımlarında…
Mevsimler aynileşecekse, saçlarındaki son siyah ağardığında;
Baharın ilki, sonu unutulacak, yazlar ütopyalaşacak,
Kışlar ebedileşecek; karlar, kan kırmızısı yağacak,
Aldığın her nefes ciğerlerini yakacak,
Verdiklerinse, buzdan bir “O” olup dikilecekse karşına;
Tükenmeye bir karış kala, vicdani kalemlerin kırıklığında,
Akan suların duracak ve kısa zaman sonra yosun tutacak,
Göç yollarında kuşlar, kıyılarına uğrayıp suyuna kanmayacak
Ve hatta göç yolları, sensiz bir güzergâha kayacak,
Ama senin ruhunu huzura kavuşturan, hiçbir güzergah
olmayacaksa…
Ellerin hayalleri tutmaya çalışacak, aklın oyunlar
oynayacaksa sana,
Bir an sonra o hayaller de anılaşıp, sessiz adımlarla uzaklaşacak,
Ve tüm yaşananlar tekrar tekrar ve ızdırapla hatırlanacak,
Keşkelerin bitmezliğinde, yapılmayanların pişmanlığında,
Deli gömlekleri giydirilecekse vücuduna…
Velhasıl O olmadan dünya, dünya olmaktan çıkacaksa;
Zaman yitirme, aç mühürlenmeden yeni kapanan kapıları, bak
arkalarına,
Belki hala merdivenlerdedir, hızlı ol… yoksa, çık sokaklara,
Yinede bulamıyorsan, düş izine kuş uçumu adımlarla.
Murat Kürşat ERTEKİN
24 Eylül 2010
01:00
Kayıt Tarihi : 13.10.2010 21:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!