Kuş Dili Agaşk Şiiri - Yusuf Aktaşçı

Kafesi olmayan azatlık kuşlarım var
Cennete değil , vuslata adadığım
Kumrulara ev sahipliği yaptım yokluğunda
Mutluluğun portresini gördüm , sardunya kokulu balkonumda
Bir ot yumağı , İki yumurta , çifte kumru

Hüdhüd gönderdim yürek yakan çöllerine
Gözünden dökülen bir damla yaşın izini sürer diye
Göğe baktım  seherlerde , yılmadan
Rotası şaşmış turnalardan selamını alırım diye
Göçen kanatlar dönüyorsa , sen de bir ümit

Uğursuz demedim viranemdeki baykuşa
Bakışlarından insan olgunluğu akıyordu
Geceleri zikrinden nasihatler dinler
Gündüzleri sığınağı olurdum paçalı bilgenin
Kuşlar haber verdi bana , İshak kuşu olduğunu
Niye gizledi bilemiyorum ,  dargın da değildi hani
Sanırım O da inliyordu kendi yangınında

Rüyalar gördüm kuşlu ve senli
Munzurda bir pepuk kuşuydum
Senin elinde iğne vardı , benim ağzımda iplik
Heybesindeki delikleri diktik çocukların
Kengerleri dökülmesin diye

Ve sonra bir ebabil sürüsüne katıldık
Zulmü taşlayıp , oyunlarını bozduk santraç oynayanların
Yenilmiş ekin oldu , piyonlar , filler ve şahlar

Kanadı kırık kırlangıçlara baktık şefkatle
Derviş kıyafetli avcılarmış failleri
"İbret olsun" dedik , kısas istemediler
"Çıkarsınlar urbalarını kafi" dedi minik gagaları

Hüma kuşu gördük sapanlı çocukların başlarında
Hikmetten sual olunmaz
Gedik açılmamış mıydı gemilerde
Duvarları örülmemiş miydi yetimlerin
Hızır'ın tokadı gelince , bakmaz sapan tutan ele

Taksim maksemindeki minik yuvalarına misafir olduk iki serçenin
Lafzı İlahiyi gösterip "Sudan var kılınmış her can" dedi biri
"İsmini buradan almış koca meydan" dedi diğeri
Pay edilmiş ve akan  hayatları izledik akşama kadar
Çekirdeklerimizi de çıtlattık güne bakarak
Kuş dili öğrendim ben ilk kelimem agaşk