bir temmuz uzaklığının büyüttüğü yakınlık
başıma vurmuş. yıllarca esrimiş şarap gibi.
bu bahçe senin bahçen, bu güller inanılmaz iri
ve saç kokulu bir rüzgâr kâh sımsıcak, kâh ılık.
susku bardağını kır, deş yüreğinin bendini.
(ben duyayım, ben bileyim
gizlerini gizlerini)
yorgun bir bekleyiş bağdaş kurmuş pusuda
en yalnız sahillerinde küskün bakışlarının,
asırlık aralıklarında yürek atışlarının
boğulurken hayallerin yitik yüzlü bir suda
gözlerinde yaz korkusu hiç gitmeyen kışlarının
(sil anılar kumsalından
izlerini izlerini)
tanrıların en dalgını milattan çok önce belki
unutmuş da seni burda bir daha bulamamış.
sen ey günah çağrısı, sen ey kutsal aldanış
mona lisa gizemiyle öyle bir gülümse ki,
başlasın aşk dininde yeniden yapılanış.
(secde edip okşayayım
dizlerini dizlerini)
susma konuş, çıkar beni özlemler burgacından
teninin deniz köpüğü dalgalarında. beklemek
umuda kan vermek demek, ölüp dirilmek demek.
el ederken son güneşim ömrümün son yamacından
felaketim ol benim, kıyametim ol bebek.
(sık kalbime mermi diye
gözlerini gözlerini)
Kayıt Tarihi : 17.12.2011 09:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!