Hasretini odamın duvarıma astığım dilber
Yüzyıl önce işlenmiş hasırdan bakar gibisin
Ellerin boş mu kurumuş mu dudakların?
Sen, dudaklarınla yüreğime batan iğnesin
Olsun… Üzülme, üzüldüğünde,
As hasretini duvarının bir köşesine
Kimse görmesin onu sadece sana özel olsun
Seni taş iplerinden, senin kokun dolsun
Boş ver küflensin, sönsün umutlar
Cılız ateşi nasıl birden coşturursa rüzgâr
Kanarlarında kalsın bahar. Dudakların çözülsün yavaş yavaş
Tuz dolsun pembeliğine birden susuz kalmış gibi
Özle su içmeyi dudakların arasın o nemliliği
Derken, duvarının en ücra köşesindeki
Gözden uzak, fakat gönülde taşıdığın
Hasır kilimi dik başına yapış dudaklarına
İç dudaklarından kana kana, yudum yudum iç
Tüm evrendeki okyanusu…
Sonra… Aç gözlerini, bak gözlerimin nuruna
Seni işlemiştim içine, en loşluğuna
Kelimelerle, şiirlerle işlemiştim!
Gördün mü?
Görebildin mi daha doğrusu
Eğer, o da olmazsa
Bir kez daha öp kelimeleri, kurumuş dudaklarınla!
4 ocak 2008
Utku ÖzbayKayıt Tarihi : 19.1.2008 19:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)