4-]Hemen her askeri ihaleler şaibeli idi. Bunlardan bir tanesi olsun bırakın şaibeyi, basit bir usulsüzlük ya da basit bir ihale hatası taşımayacak denli mükemmel ihalelerdi! Hele askeri araç gereçlerin modernizasyonuna değin şeffaf olmayan ihalelerdeki, kötü kirli kokuların ve modernize olan araç gereçlerin, daha bir kusurlu şekilde orduya intikal ettirilen ayıplı ihale skandallarını açık eden gazete haberlerinin mürekkebi, daha kurumamıştır. Rivayetler, hala kulaklarda fısıltıdırlar.
Söz gelimi daha dünün M60 tanklarıyla çöpe giden milyon dolarlar. İkinci el Leopar tank alım skandalı, casa uçak alımındaki dümen ve dolapları, onca savunma fonu ve terör tehdidine rağmen, düne kadar karakol uçaklarının olmayışı, hemen tüm ihalelere teknik uzman ve mühendis karşı çıkışlarına rağmen, ihalelerin sürmesi.1993 yılından 2010a değin denizlerde güncel donanımlı keşif ve gözlem yapılamaması vs. uyuyan göz bebeklerimiz üzerinde, akla ziyan lakayt kuşkularınızın daha bir kaçıdır. (19 Mart 2010 Bugün gazetesi)
Kurumların toplumsal itibarilik paklığında, bu kirliliklere “ göz bebeklerimiz denerek” aklanıyordu. Değilse kurumlarımızın (göz bebeklerimizin savunmacı olacak her tür çağdaş donanım eksikliği o dönemler, hep ihmale gelmişti) hiç bir kusur ve kabahati yoktu. Bir Kıbrıs Çıkarması ile donanımca göz bebeklerimize: “göz bebeğimiz” deyişle, mangalda kül bırakmayan yetkililerin; ambargo ile kıpırdayamaz oluşlarından ötürü, göz bebeklerine ne kadar önem verdikleri ortaya çıkmıştı!
Ve terörle mücadele ederken İsrail’de ve Amerika’dan istihbarat işbirliği yapıyorduk! Sanki üçlü bir savaş ittifakının içinde olmanın, ortak dayanışmacı mücadelesi içindeydik! Onlar bize istihbarat (!) edip veriyorlardı da, biz onlara ne veriyorduk? Bazen bunlar da kör noktaya düşüyorlardı. O zaman da karakollar basılıyor. Birlikler pusuya düşüyordu! Hatta İsrailliler Heronları (insansız casus gözcü uçaklarını) vermez oluyordu da, kendimizle ah vah ediyorduk!
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla