Bir bedeli olmalıydı içtiğim öksürük şuruplarının.
Ayaz bir kış akşamı sokak başında başı boş bekleyen titrek delikanlı diye betimlememeliydim kendimi.
Aldırmalıydın mesajlarıma, almalıydın kollarına beni, umursamadan üçüncü kişilerin düşündüklerini.
Çok yazık ki ürkeğin tekiymişsin alamadın göze, en azından parmak ucunda yürüyerek evden tüymeyi.
Oysa ki ben aldırış etmemiştim yağan yağmura, ıslanan bedenime, esen rüzgara...
Bir bedeli olmalıydı sesi kısık bu adamın nane limon içerken büzüştürdüğü yüzünün.
Umursuz oluşun gelmezken aklıma, ben geldim bir bana çıkmaz olan sokağına.
Yağmurlara karışan gözyaşlarımı farkedemeyecek olman yeterdi aslında uykusuz bırakman için geceler boyu.
En kötü ihtimalle aralamalıydın perdeni, acımasız cümleleri infaz aleti yapıp canıma kastetmene gerek yoktu.
Gene de sağolsun canın.
Unutmadan, içimde ki seni anlattım mahallende ki ıhlamur ağacına, söz verdi,
Yağdığında yağmur beni hissedeceksin sokağının her yanında fakat fark edemeyeceksin saklandığımı ıhlamurun kokusuna...
Bir bedeli olmalıydı annemin ıslatıp anlıma koyduğu bu mendillerin.
Burakhan MahioğluKayıt Tarihi : 26.12.2011 21:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yalnızlığıma kanaat getirmiştim.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!