Sonuç olan köleci anlayış ve kişilerin fakir olma söylemi bir iman ahdiydi. Yani mülk sahibi olma anlayışlı sonuç iman akdini gibi yeni bir sonucu doğurmuştu. Mülk sahibi olmayı kaderle ve evvel emirdeki takdirle açıklıyordu.
Özelleştirme anlayışının nedenleri, ancak kolektif süreçle ortaya konurdu. Özelleştirmeci süreç daha yeryüzü bile ortada yokken takdir diye, kader diye nasip diye kolektif inşanın başına konmakla; sonuç, nedenden önce gelmeye başlamıştı!
El "biz rızklarınızı evvelden takdir ettik" demekle takdire göre pay dağıtmayı üreten ilişkinin önüne koyuyordu. El bu tür alicengiz oyunlarıyla rızk verdim dediği inandırmayla, ürün dağıtan etkin sonuç üzerinde kendini meşru kılıyordu.
El hiç bir zaman kolektif yapıyı ortaya koyan bir sonuçla ortaya çıkamaz. Nitekim de milyonlarca yıl toplumsal yapıyı ortaya koyamadığı içinde milyonlarca yıldır da mülkün sahibi olan "benim" diyememiştir. Kolektif yapı olmadan evvel de El, sen kimsin? Diyecek bir soruya karşılık ta, "ben mülkün sahibiyim" diyemezdi. 23
Andıkça
Ne zaman seni düşünsem içim ürperir,