"Mülk sahibinin kendi kendisine yaptığı takdire; mülk sahibi olmaktan doğan takdire, mülkü yönetmekten ötürü doğan takdire”; "huzur hakkı" deniyordu. Bu takdir kolektif paylaşımı ve kolektif emek gücünü bilmezden görmezden gelişti. Apsu’nun huzuru da, Apsu'nun huzur hakkına karşı yapılan sesli veya mütecaviz saldırılar nedeniyle kaçıyordu. Kutsal iman akdi içinde aradığı huzuru bulamayan melez insanlar; El esteki kavli karar olan iman akdine uymuyorlardı.
Mülkün yönetimi, mülksüzlerin emek gücü üzerinde yoksulluğu yöneten söylem ve eylemlerdi. Mülkün yönetimi köleci iman ahdi olan söylem ve eylemlerdi. Bu söylem ve eylemlerinizle açıktan El in takdir yetkisine, El 'in mülk sahipliğine şehadet (tanıklık) ediyordunuz.
Neye tanıklık ediyordunuz? "Mülkün sahibi El 'dir", demeye tanıklık ediyorsunuz. El 'in sahibi olduğu mülkünden dilediği kadarı payı kendi kendisine takdirle İbrahim gibi Nemrut gibi dilediği kişilere verdiğine tanıklık ediyordunuz.
Ve çok büyük bir kesimin de paydan en az mal mülk alacağı kader takdirlerin rıza gösterip, teslimiyet içinde tevekkülle olunmasına tanıklık ediyordunuz.
Bu tür söylemler tümden bilgiye, tarihsel inşa olana, gerçek olana gözbağı olmakla kişileri kendisine toplumuna kolektif bilince yabancılaştıran söylemler olup; kişiyi köleci öz olan mülk sahibine kul yapan söylemlerdi.
Nasıl üretiyor ve nasıl paylaşıyorsanız adalet ve hukukunuz da ona göreydi. Mülk sahibine kul olunan yapıdan; mülkün yönetimi olan, devletle (mülkle) olan, devletin (mülkün) yönetimi olan köleci ilişkiler de köleci hukuk, köleci adalet ortaya çıkacaktı. Mülk sahibi mülkünden ve kulluktan huzur hakkı alacaktı.
Mülk sahibi mülkün de kulların da sahibiydi. Kulların geçimlik rızkını kendi mülkü içinde rızk aramasını dileyecekti. "yeryüzüne dağılın rızkınızı arayın" diyecekti. Mülk sahibinin huzur hakkı nedenle rızk aramasına gerek yoktu.
Mülk sahibi olma eylemi, mülksüz olunan ortam içine huzur hakkı gibi bir anlayışın eylem alanını açmıştı. Bu anlayış köleci mantıkla dallanıp çatallanacaktı. Mülksüzlerin rızk arayan çalışmalarıyla, depo enerji ortaya koyacaklardı. Yani mülk sahibi; huzur hakkı dediği köle emeği sömürüsünü iman akdi söylemler üzerinde dallandırıp çatallandıracaktı.
Ya mülkten yoksun olmakla, mülk sahibinin mülkü içinde mülk sahibi için (mülk sahibinin huzur hakkı için) çalışanların yarın yeniden çalışmaları için harcadıkları ve harcanan zorunlu ve temel enerjiyi yerine koma sağlaması ne olacaktı?
Huzur hakkını alan mülk sahibi, sömürüye muhatap çalışanlara acıyıp, merhamet edecekti. Mülk sahibi olmanın Lütfu şahanesinden (katından) yapacağı himmetle merhametini, insafını gösterecekti. Çalışanların alın teri kurumadan ücretlerini vermeleri gerektiği tarzında dallanma ve çatallanma yapan söylemler içinde kölelere de "bir pay takdir" edecekti.
İşte kölelerin kendilerini yarın yeniden ve yeniden çalışmaya hazır edip, harcadıkları emek gücü enerjilerini yerine koymaları için mülk sahibinin ihsanına gark oluyorlardı! Ortamın köleci ilişkiler üzerinde yarılan dallanıp çatallanan alan açma işi; mülk sahibinin lütfu keremi ve devletlinin merhametle bağışlamasına dönüşen bir rızk illüzyonu olmuştu.
El bu tür gözbağcı söylemlerinin altını "her şeyi bir ölçüye göre tekdir ettik" dediği yorumlatmalarla doldurtuyordu. Oysa kolektif sistemlerin hayati olan zorunlu karşılanmalar üzerinde işbirliği dayanışma ortaya koyan doğada sağlanması ve üreten süreçlerle sağlama paydaşlığı da bir ölçüye göreydi. Ama bu durum El söylemi gibi afaki olmayıp somut nesnel verilere göreydi.
Şu bilgiyi de hatırlatmadan geçemeyeceğim. Mikro üssü durumla olan dünya bir olasılıklar dünyasıydı. Siz mikro dünya içinde bir ölçme ve bir kuantum çöktürmesi yapacak belirleme yapmadığınız sürece hiç bir şey; yer, konum olarak; nasıl ve nice olarak; belli olmayan bir belirsiz durumlar içindeydi.
Yani gerekircilik dediğimiz neden sonuç ilişkisi mikro dünya ölçekli olay ve olgular on üssü -33 sıfırlı bir sayısal değerle cm ‘nin desilyon da biri kadar bir kuantum uzaklık ve kuantum boyutta pek işlevsel gibi durmuyordular. Oysa makro dünya gerekirci tandanslıydı. Yani makro dünya içinde genellikle sonuç nedenden önce olamazdı.
Fakat insan eylemli izlenimlerin (imge ve imajların), anlak dünyası (zihin dünyası) içinde yansıma ve çağrışım yapmasından kaynaklı durumlarla sonuç olan plân veya tasım gibi imajdan düşünceler nedenle; insanın eylemli uygulamalar içinde sonuç nedenden önce düzenlenip öngörülüp, sonuç olan bir durum neden gibi davranabilmektedir.
Yani kolektif güç, kolektif birikim ve kolektif bir yaptırımdan doğan depo enerji gibi izlenimler öngörülürler. Bu tür sonuç öngörüler neden gibi ortaya konur. Depo enerji gibi öngörülen sonuç sistemin amacı olarak ortaya konur.
Sistemler depo enerji gibi sonuç olan durumda amaç gözetilerek bu sonuç sistemin başına konur. Sistemin başına konan sonuç, sistem içinde neden gibi davranmakla sistem buna göre düzenlenir. Sonucun sisteme amaç kılınmasıyla ortam içinde yeni bir neden sel eylem alanı açılmıştı.
Kayıt Tarihi : 17.10.2021 18:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!