Kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Ve Sonrası ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

31Bir kere Atıf Hoca, bir toplum adamı değil, tam bir halk adamıdır. Çağdaş güncel değerlerden azade olup, görüşleri tamamen dinsel referanslar üzerine oturmuş, öznelci soyut, toplumsal günce dışı öznel zeka pırıltısıdır. Zamanında sanayi toplumunun çelişkileri tartışılıyor, rejimler tartışılıyor, 1916 yılınından itibaren görecelik yasasının, toplumsal temele referans edilmesi konuşuluyordu. Ama muhterem bunlardan habersizdi.

Güncelde, eski meşveret usülleri yerine; ikili meclisler, bakanlar kurulu,toplu pazarlıklar, sivil örgütler çeşitli mahkemeler, işçi işveren sözleşmeleri vs. vızır vızır çalışıyordu ama muhteremin bunlardan haberi yoktu. Savlarını eski gelenekçi meşveret zeminine oturtuyordu. Ama bu da güncelin cevabı olamıyordu. Yine de ne gamdı! Eski ittifakı yapı oluşmasına dek karşı toplumdan olana benzememe kurumlaşması kimlikleşme usüllerine dek olanlarla; yine eski meşveret usülleri gibi etnikçi halkçı öznel değerleri, toplumsal referanslara zemin hazırlama mantalitesi ile, topluma değin olan zorunlulukların, zaaf bilmezlikleri içindedir Atıf Hoca.

Sosyal yapı itifakı içinde olan etnik yapılar, bir takım hak ve yükümlülüklerini boyunlarında taşıdıkları amuletlerle (muska, totem ikonuyla) tanıyıp, biliyorlardı. Amulet olan muskaları taşımalarıyla ne tür bir kimlik kazanıp kazanmadıklarını ve bu kimlik muktedirliği ile yapabilirlikler, yapamazlıklara dek tabu(yasa) iş eşmesi kazanıyordu. Kimin kiminle evlenmesi ya da kiminle evlenmemesi gibi hakların sahibi oluyorlardı.

Çünkü ortada henüz özel adlar bile yoktu. Amulet sizin kılan adınızdı. Sosyal birlik aidiyeti olan totem isim kimliği yürürde idi. Bu sizin karşı tarafa benzememenize değin anlayışınızın da, inançlaşmanızın toplumsal kurumlaşmanızın da temelidir. O şartlarda totem kimliğiniz, karşı totem kimlik tarafla evlenme hakınızı meşruluyordu. Aynı muskayı (amuleti) taşıyanlarla aynı totem kimliklilerle, kendi klan kardeşlerinizle, evlenilmemesi yasağı, bu kimiklerle belgelenen tutum ve davraşınız idi.

Tamamını Oku
  • Bayram Kaya
    Bayram Kaya 21.04.2010 - 14:39

    Değerli Cihat Bey,

    Şiirinizle akıl mı, bir cevap mı ürettiğinizi sandırtırsınız? Buyurun... Şiirinizle sınırlı kaldığım için şiirinizdeki denişleri kullanmak zorundayım. Bakalım beğenecek misiniz?


    Masal Cihat Bey çokların, kıssası!
    Masal değil diyor buna akılların kısası!
    Akıl, bilim, gerçek insanlara münhasır!
    Akıl bilim ve gerçekten ayrıya düşmemiştir tasası!

    İnsanlar ittifakı ile başladı önceden beridir yenilik!
    Motorla, saban arasındaki farka dendi inkilap yenilik!
    Dedi, meşhur izafilik. bilmez anlamazın yüzüne!
    Be hey ahmak, bu işin ismi ancak deni'lik!

    “ Bed asla necâbet mi verir hiç üniforma
    Zer duz palan ursan eşek yine eşektir” der Ziya Paşa
    Deride giyse, kravatta taksa, laboratuvarda onlük farkınsız!
    Akıl denmez takılıp kalmaya, deni'lik bilmezki terakki

    Geçmişe, geçmiş denmez, yeni ne, öyle ise!
    On üçüncü yaşın sende değilse, sen nesin söyle!
    Böyle denecektir doğru söz, yeni durum, ya izmihlal!
    Yalnız isim ve resim yansıtmaz gerçeği
    Hakkıdır aklı kullananın, bilim ve teknoloji üretenindir istiklal!

    İyi çalışmalar Cihat Bey...


    Yazı yorumunuz, “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” denir denli, bir alakayla; yorum mu? Eleştiri mi? Bilemedim! Hani, kendisini akıllı göstermenin mağruriyet ihtiyacını duyurtan bir tavır içinde olaraktan, güya demeyerek, demiş olmanın hakarati mi? Bir bilinç ortaya koymak mı ? Hiç anlaşılır bir şey değildi şiiriniz.

    Okuduğu yazıyı anlayamayan bir okur, var sanılarını, kafasındakileri, alt alta yazınca; ne yazarlık oluyor, ne aydın, ne de bir cevap vermenin bilinci oluyor! Yazıda, kılık kıyafet devrimleri denen yenileşme, bir gelişme olarak sayılmıyor. Bu örnekler, travma kavramının bir açılımıdır. İkinci olaraktan da gericiliğin ne denli bir kendini bilmezlik olduğuna ve dirençleşmesine, tarihteki bir örnekti.

    Üçüncü olarakta şunu söyleyim; bir bambu giyim kuşamlı ile bir ortaçağ giyim kuşamlı ve güncel giyim kuşamlı, birde astronot giysili insanlar bir arada olsunlar. Kuşkusuzki bunların dördü de insandır. Ancak bu giysiler size bu insanların, bilinç düzeyini, üretim seviyelerini ve yaşadıkları zaman düzlemlerini enforme etmeyecek denli, kıyafetleri bu kadar mı farkında olunmayan bir şey? Bu bir algı bozukluğu değil mi?

    Akılların uzunundan olmak, 1500 sene ötelerde kalmakla tabii ki çok kolay bir kazanım olmuş!

    Hele cumhuriyetin ilk kez Medine'de kurulmuş olmasını (kronoloji çok yanlış) öğretir olmanız, bir tarih bilgisi olarak, aklı tavana vurduracak denli, sizin tabirinizle denice takıntı gibi idi.

    'Bizim dinden ayrı olana ' derken, babanızın malından bahis eder gibi olan, bu tür söylemler, sizin deyiminizle; acaba denice söylem mi diye beni, hayli düşündürür olan bir söylemdi.


    Saygılar...

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 20.04.2010 - 11:55

    Masal değil Bayram bey, enbiyanın kıssası!
    Onlara masal diyor, akılların kısası!
    Din; Kitap ve sünnettir, Müminlere münhasır!
    Bizim dinden cüdaya, düşmemiştir tasası!

    Kanuniyle başladı, bidayet-i yenilik(!)
    Dendi güya adına, inkilap ve yenilik(!)
    Dedi meşhur Zenbilli; kanuninin yüzüne,
    'Behey ahmak bu işin ismi ancak deni'lik!'

    Cumhuriyet ilk önce, Medinede kuruldu!
    Adı oldu hilafet, onda rahmet görüldü!
    Dört halife reisti, cumhurlara tam adil,
    Bu yönetim sadece, sizce nahoş(!) görüldü!

    kıyafeti taklitle, olmaz kuzum terakki!
    Hakikat-ı terakki; yüceltmektir bil Hakkı!
    Medenilik denilmez, den'iliğin adına!
    Mümkün olur bu tarzda, yüce kılmak nahakkı!

    Geçmişe mazi denir, eski hal elbet muhal!
    Denecek doğru kelam; yeni hal, ya izmihlal!
    Yalnız isim ve resim, yansıtamaz gerçeği!
    Hakkıdır hakka tapan şu milletin istiklal!

    Hayırlı çalışmalar Bayram bey.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta