Kapımızı çalan ölgün sesleri duyulur hâle getirme gücümüz kaldı mı?
Gözlerimizin tekinden sızarak ip ip akan yaşı, diğer gözümüz noktalarla akıttığı yaşları engellemeye gücü yetti mi?
Hangi sebeplerdir durduramayasıya düşürdüğümüz yaşamlara hakim olmuştur ki benliğimiz çaresizlik kulvarında koşu halindedir? Sebeplerin büyüklüğü bizim azizliğimiz midir yoksa dik duruşa çabalarımız mı yetersiz kaldı… Hangi sebeplerdir ki yıllarca izini silemeyişimiz… Bu kadar güçlü olmak tabiatın doğasına ters miydi, yoksa umursamamazlıklarımız mı yetersiz kalmıştı… Bu gücü nerde, kim almıştı elimizde… Bu gözyaşlarına sebep olan nerede rahat uykularında ki hayatın pervasızlıkları ile haşır neşir…
Bizim suçumuz sevmekle mi damgalanmıştı ruhumuza bukağı takılarak…
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var