Kurtar Beni Bu Ruhuma Taktığın Bukağı'da ...

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Kurtar Beni Bu Ruhuma Taktığın Bukağı'dan… Deneme 1

Bukağı'dan kurtar beni…
Bu yazmalarım kaleme tutsak ediyor ellerimi…

Sanki eller bukağı takılmış gibi yazmanın esaretinde…
Hangi yazının başıyla sonu ortasındaki düşünce köprüsünde sallandırmadı bizi…
Belki de kalan bu ömür, bu takılan bukağı ile geçecek düşüncelerinin prangalaştığı bir düş sanki…

Hangi düşü başından sonuna kadar gördük veya uyanınca hatırladık… Ama yazmak bizi prangalaştırdı sayfalara…

Söndüremeyiz bakışlarımızdaki alevi…

Terk edilmeler vardır…
Gitmeler vardır…
Önce birilerinden…
Sonra,
kendinden yırtılırcasına gitmeler vardır…

Arayışlar içinde gözler,
önce yüzler,
sonra sesler.
sonra belki de hiç bitmeyecek nefesler…

Hayat der gelir geçeriz izinden, bakarız arkaya,
yangınlar,
karlar,
ateşler basar içimize,
kendimiz kendimizi yakarız,
bir de birilerini…

Söndüremeyiz bakışlarımızdaki alevi…

Dindiremeyiz kulaklarımızdaki uğultuları…

Vururuz kendimizi yollara…
Derin izler oluşur ruhumuzda ama
sesimiz çıkmaz,
şöyle bir kana kana haykıramayız, yar yar deyip ismini,
yüreğimizi yakan resmin ismini…

Yasaklılar listesinde geçer adımız, büyük harflerle yazılmış…
Gittiler ama ölemediler bile…
Çılgınca uykular, yürek güpürtüleri ile geçer kabuslar gibi terler akıtarak…

Bir adı vardı, sonsuza kazıdım içimde diye bile yazamayız, söyleyemeyiz kimselere…
Unuttum der geçeriz de, nereye kadar… Gideriz…
Kara bir perde iner bakışlarımıza e sevmelerin yalanları ile tokatlar dururuz kendimizi…
Bunun adına aşktan ziyade çile deriz, çile…
Günaydın derken bile sabahlara, çileler koşturur bizi tırısa geçen bir atla…
Adı aşksa bunun ben çoktan vazgeçtim kendimden…

Ben birini sevdim dememizdendir hep acılarının çilesini omuzlarımızda taşımamıza sebep…
Ben seni kaybettiğimde acılarımın içinde buldum adını…

Hangi sevgi yazıla yazıla bitirildi ve hangi sevgideki acılar yazım bitince sona erdi…
Her yazım yeni bir düşünce hapsiyle, yeni yazıya ulaşmadı ve hangi acı yazıla yazıla bitirilebildi?

Suskunluğu yazdık…
Gidişleri, kalışları, bekleyişleri, kayboluşları yazdık, yazdıkça yazıldı ve giderler dediğimiz… Ve giderler… Ve kalırlar… Ama acı hep onla gider, onla kalır…

Bu çemberin kaç merkezi olur veya bu acının kaç çapı olur çemberde? Söylenmemiş sözler var mıdır bu sevgide?
Kalmış mıdır söyleyemediklerimiz veya yeniden yazdıklarımız ilklerine göre ne kadar acıtır içimizi?
Kaç cümlenin sonundaki noktada ne kadar durduk nefes almadan ve ardından neler geçti içimizden? Bitti mi düşüncedeki sözlerimiz, uyku sonrası gözlerimizi açtığımız da aklımıza takılan cümle hangi yaşanmışlığın istediği veya nefreti oldu yazı dilimizde?

Ben de yazdım derken yüreğimizdeki her cümleyi yazabildik mi, mesela ağır sözleri, mesela çok, çok sevmenin tarifini tam yapabildik mi?
Hep eksik kaldık yüreğimizden fışkıran cümleleri tam yazmaktan. Ve yaşamanın acısı yeniden soktu bizi ellerin tutsağı olan bukuğa kalem eşliğinde…

Ben seni yazdım sevgili…
Ben beni yazdım…
Önce tek olarak beni…
Sonra,
Senli beni yazdım senden, senin yazdıklarından sonra…
Bir unutamamazlık hastalığı galiba senle başlayan her cümle…
Ne bıktık…
Ne yorulduk…
Ne geçmişi unuttuk, ne de gelecekten korkmayı öğrendik…
Verdiklerin ve aldıkların bedenimde ne kadar çürükler bıraktı…
Kaç zamanım senli mutlu, kaç zamanım seni özleyerek geçti…
Hayatın rüzgârları omuzlarımdan geçti, hâlâ bitiremedim kalemi, kalemin yazma tutsaklığında…

Ben bir mahkum hayatı yaşıyorum sanki…
Ne zaman hür kalacağım… ne zaman gözlerimi kapatacağım gözlerimi sensiz kapatacağım belli değil…
Sadece…
Seni kendime,
sadece beni sana,
sadece senli ve sensiz beni anlatamama korkusu bu…
Bu hayat yazmak için sanki ne kadar mürekkep varsa bana vermiş…
Usandım mı asla…
Pişman mıyım asla…
Çünkü sendeki pişmanlıklarım, yazmakta, yetersizliğimi düşünerek aldı başını gidiyor…
Dur diyecek yok…
Dur diyebileceğin sen yoksun, bense, kendi kendime yetemiyorum…
Bu hayat bana senli yaşamı hediye etmekle hata etti galiba ama ya aradaki güzel yaşam, yaşadığım senli dakikalar ve
Ben seni çok sevmekle belki de yaşam hatam oldu… Ama ya seni sevmeseydim, sevmekten yoksun olacaktım, biliyorum ama boş ver…

Bazen sessizliğin acıları besliyor yüreğimi…
Beni unutamadığını biliyorum, çünkü yazdıkların başucu yaşam kitabım oldu ve nefesin omuzlarımda, onu da biliyorum…
Benim yazdıklarım mı boş ver… At çöpe gitsin…
Hepsinden irin akıyor, bir bulamaç bu acı sıvısı, batıyor, yapışıyor, sökülmüyor, gülücüklerimi kısıyor, ağlamalarımla çenemden dizlerime bulşıyor…
Ben, seni sevmekle hata ettim galiba…

Hata üstüne hata oldu yaşamım, önce sevdim, sonra çok sevdim dedim ve her zaman da seninle yaşayarak sevdim dedim…
Bukadar yükü al benden, çık meydana, göster yüzünü ki, azıcık yürek varsa sende, görün bana ki diyeyim diyeceklerimi sana…

Kurtar beni bu ruhuma taktığın bukağıdan…
Kurtar ki ruhum özgür olsun…

Seni unutmam benim için artık bir şans olacak…
Yarın gel, daha sonraki yarınlarda gel, gel ama ihmal etme ki ben tükenmeden biteyim…
Taktığın bukağı ile yaşamak, ateşe parmak sokmak bu, yanasıya kadar beklemek…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 26.3.2010 13:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Zafer Yazıcı
    Zafer Yazıcı

    Mustafa bey,

    güzel bir yazı okudum, şiirsel ve düşündüren.. tebriklerimle..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Yılmaz 4