Avrupa birliğinin sihirli eli değer değmez bizim meşhur ' Kürt Meselesi ' buzdolabından siyaset mutfağının tezgahına iniverdi.
Önce anadilde yayın. Sonra ' kahramanların ' tahliyesi... Derken, yurdumuzun çeşitli yörelerinde tekrar başlatılan terörist saldırılar. Başbakan vekilinin tahliye edilen eski milletvekillerini kabulü ve söz konusu kişilerin basın önünde deklere ettikleri ' ateşkes çağrısı '.
PKK renkleriyle meclis kürsüsünden Kürtçe yemin eden Leyla Zana'ya, o tarihlerde Bekaadan ' Zana, helal sana ' mesajları ileten katil Öcalan, şimdi de hapishaneden zafer gülücükleri gönderiyor olmalı. Çünkü hanım kızımız her ne kadar suret-i haktan görünse de, yaptığı açıklamanın satır aralarında başkanına selam göndermeyi ihmal etmiyor ve içeride tutsaklar olduğu sürece sevinemeyeceğini belirtiyor. İçerideki teröristlere mahkum, ya da tutuklu demiyor... Savaş halindeki İki hasım devletin savaş vaziyetindeki tutuklularını tanımlayan kavramı bilinçli olarak kullanıyor: Tutsak...
TERÖR SİMSARLARINI ARADAN ÇIKARALIM
Geldiğimiz bu kritik noktada, sicilleri vatana ihanetle kirlenmiş, terör örgütüyle irtibatları ispatlanmış kişilerle işbirliği son derece yanlış bir tutum.
Türk halkıyla kaynaşmış, bütünleşmiş Kürt halkının da bu kişilere itibar etmemesi, açılan temiz sayfanın kirletilmemesinin ilk şartı. Tarih boyunca sürdürdüğümüz kardeşliği, tabii mecrasında yine sürdürmeliyiz ve geleceğe el ele kol kola birlikte yürümeliyiz.
Bunun için ne dıştan güdümlü terör örgütü artıklarına, ne de sahte önderlere ihtiyaç var. Devlet olarak bu simsarları asla muhatap almamalıyız. Kürt kardeşlerimiz de haklı taleplerini bu terör kanlılarına ihale etmesinler lütfen. Temiz isteklerini kanla, göz yaşıyla kirletmesinler. Yarın birer kahraman edasıyla bölgeye koşacak olan bu simsarları çiçeklerle, PKK renkli flemalarla karşılamasınlar.
Evet sonuna kadar kardeşlik istiyoruz biz de...Ama aramızdan bu engelleri, terör artıklarını ayıklayarak, samimiyetle kucaklaşarak.
TÜRKLERLE KÜRTLERİN TARİHİ KARDEŞLİĞİNE GÖLGE DÜŞÜREN
PKK VE ONUN UZANTILARI OLDU HEP...
Türk Milletinin tarihi ile Kürt kardeşlerimizin tarihi iç içe bir seyir takip eder. Şöyle bir hatırlayalım, aynı bayrağı şerefle taşıdığımız, kader birliği yaptığımız dönemleri.
1776 Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra güçsüzlüğünü idrak eden Osmanlı hemen Kürt kardeşlerine dayadı sırtını...Sırtından bıçaklanmayacağına inanarak...Önemli Kürt aşiretlerinin reislerinin komutasında (içlerinde kürt kökenli osmanlı subayları da vardı. Cibranlı Halit Bey gibi) özel alaylar kurdu. HAMİDİYE ALAYLARI. Bunun yanısıra kürt aşiretleri reislerinin çocuklarının eğitimi için özel bir okul açıldı.
Diğer taraftan Küçük Asya'da daha önceleri yerleşen Ermeni misyonerleri ermenilerin milli duygularını tahrik ediyor ve isyana teşvik ediyorlardı. İşte ermenilerin silaha sarıldıkları her isyanı Hamidiye Alayları bastırmıştır. (Özellikle Sasun, Talori ve Van isyanları) .
CUMHURİYETİ BİRLİKTE KURDUK
Osmanlının son dönmelerindeki bütün savaşlarda omuz omuza birlikteydik, Türk ve Kürt olarak. Çanakkale'de, Yemende...Her yerde...
İstiklal Savaşının her safhasında da aynı gayeler için çarpışıp kan döktük. Sonrasında acı olaylar da oldu elbet...İsyanlar...Müslüman Türk 'ün tekrar müstakil bir devlet kurmasını hazmedemeyen dış güçlerin kışkırtmasıyla yerel isyanlar baş gösterdi.
Sonra yine dış odaklı en büyük ihanet oyunu sahnelendi. PKK yıllarca kan döktü, vahşet sergiledi. Türk Milletinin bu yangını söndürmesinde de Kürt kardeşlerimizin katkıları, yardımları oldu...Tabii ki ihanet içinde olanlar da vardı...
Türk Ordusunun zaferi ile sonuçlanan bu süreçten sonra, birkaç gündür yine silahlı çatışmalar baş göstermeye başladı. Yine askere pusular, polise kalleş kurşunlar...
ATEŞKES NE DEMEK YAHU
Bu çabaların başarılı olması mümkün değil...Türk Devleti, Milleti ve ordusuyla bir bütün olarak bu gibi olayların karşısında kahramanca duracaktır... Artık bu topraklarda isyan, kalkışma, ihanet organizasyonlarının kök salması eskisi kadar kolay olmayacaktır.
Bu süreçte Kürt kardeşlerimize tarihi görev düşüyor... Hemen kapılarını, pencerelerini kapatsınlar bu zehirli rüzgara...Hemen tavır koysunlar. ' İçimizde size kanacak ahmak bulamazsanız, kardeşi kardeşe kırdıramazsanız, askere polise, öğretmene kurşun sıkacak parmak bulamazsınız bizde ' diye bir kahraman haykırış bekliyoruz...
Sanki karşımızda bir meşru güç varmış gibi, bir devletle muhatapmışız gibi iki de bir ateşkes sözleri duymak istemiyoruz. Eski DEPLİLERİN bu tür çaba ve eylemleri bu bakımdan bize ıstırap veriyor, gönlümüze hiç hoş gelmiyor.
Mahpusluktan kahramanlığa terfi ettirilen bu şeddeli teröristler Türk Milletine ve Kürt'lere iyilik yapmak istiyorlarsa, bir köşeye çekilsinler ve gözümüze görünmesinler...
KÜRTLERİN KADERİ, TÜRKİYE'NİN KADERİYLE YOĞRULMUŞ
Kürtlerin geleceği Türkiye'nin geleceğine bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti ayakta kaldığı sürece kürtler şimdiye kadar olduğu gibi onun bir parçası olarak rahatça yaşayacaktır.
Türkiye'nin zayılaması, parçalanması, kürtler içinde felaket olacaktır. ' Bağımsız Kürdistan ideali 'diplomatik bir fantaziden ibarettir. Ve büyük devletimize karşı ' sökmediği ' görülmüştür....Bu gerçeği PKK nın kanlı lideri de görmüş ve ifadelerinde silahlı mücadelenin çare olmadığını açıkça dile getirmiştir.
Öyleyse kardeşlik ve eşit vatandaşlık idealini sözden eyleme geçirelim birlikte ve asla dolduruşa gelmeyelim.
Birkaç eski tutuklunun tahliyesini zafer çığlıklarına dönüştürmeyelim.
Her iki taraf için de ' TEENNİ ' zamanıdır...
Vahdet Nafiz AksuKayıt Tarihi : 12.6.2004 15:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!