Üniversite öğrencisi,Erdem Beyazıt gibi şiir avcısı,Cahit Zarifoğlu gibi buz dağı şairi yeri geldiğinde Özdemir Asaf olur aşkı yaşarım yeri geldiğinde İstanbul'u özler Orhan Veli misali şiir yazarım.. Yalanın olmadığı saf temiz bir duyguyla yaşamak isterim.
Adalet ilk önceliğim..
Eserleri
Hüzn-ü Aşk
Bugün günlerden salı, kimine göre hüzünlü bir akşam kimine göre de mutlu ve sıcak.
Yaz değil belki ama mevsim kışta değil ki ona göre giyinesin.Ortası yok işte, mevsim bile oyun oynuyor bizimle.
Şimdi bir otobüs içinde duygularım darmadağık bir halde duygularımı yazıyorum Allah ne verdiyse.
Hani seversiniz de aslında sonradan anlarsınız ya yanlış kişi olduğunu ve iş işten çoktan geçmiştir ha işte durum aynen öyle.
Ayrıldık evet kendi gitti, adı gitti, saçları gitti, kokusu gitti ama yüreği hala benimle be abim.İnan şu soru çözme merakım da olmasa kafayı yerim herhalde onu düşünmekten.
Araya x'ler y'ler giriyor da öfkemi onlardan çıkarıyorum.Allahtan onlarda çekip gitmiyorlar.
Zormuş herşeyin başladığı yerde herşeyi bırakıp gitmek be abim ama elden ne gelir bir kere istenmiyorsun ki hayatında yakışır mı bize yüzsüzlük yapıp ısrar etmek ?
Yakışır mı "canımı yaktın" diyene seni seviyorum lan deyip herşeyi düzeltmek?
Ben söyleyim yakışmaz!
Dik durmak gerek, yeri geldiğinde eğilmeyi bilip doğrulmayı da arzu etmek.
Yazılan son şiir değil elbette ama son olsun aşka dair yazılan mısralar, satırlar..
Şimdi ben bir garip şair, yazdığım hüzünlü bir şiir ve geride kalan buruk bir AŞK HİKAYESİ...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!