rusça bir söz duydum
"tişe yedir daişe budir"
ben de bu söze uydum
"ne kadar yavaş gidersen-
o kadar uzağa gidersin"
bu sözü baş ucuma koydum
yazdığım sensin
okuduğum sen
hayata ilmik ilmik
dokuduğum sen
şiir diye karaladığım
yazdığım son şiirim olsun sana
yeter! ne yazmak istiyorum seni
nede adını ağzıma almak
artık haykırmak istemiyorum
çünkü korkum çaresiz kalmak
neler gelir neler geçer
akıp giden sel mi sandın
kurşun gibi deler geçer
esip geçen yel mi sandın
ömür yürek yakar geçer
Gel titreyen sesime
Toz katma hevesime
Seni çizdim resime
Yazık olmaz mı canım
Gel! geldin mi sözüme
hayat park etmiyor
felek çark etmiyor
bana fark etmiyor
yaz nöbeti dostum
hafta içi, sonu
canım çeker seni çayın yanında
sanki çayla yeşil limon gibisin
anlasaydın sen beni zamanında
uçsuz bucaksız düşlerin dibisin
güzelliğin etkisinde kalmışım
Keşkeler yeni bitti, usandım yeter
Hep aman çektiğim bitti sandım yeter
Mazi diye kaderimi andım yeter
Yeter alem gerilecekse gerilsin
Sen hep mağrur duruşunu takın yeter
Aşkımız puslu; belirsizlik oldukça yoğun
Sanki daha güzel gelecek bana yokluğun
Kürşat AK
Yokluktan anladığım sanma boğaz tokluğu
Gölgesinde serinlediğim ağaç yokluğu
Kürşat AK
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!