KÜRŞAD DESTANI
Gecenin zifiri karanlığı
Yağmur, fırtına
Azgın sular!
Neyl nehri kıyısında,
Kürşat ve kırk yareni
HÜRRİYET KAVGASI
Bu kavgaya ihtimal veremeyen
Bütün Çin’in dili lal!
Hala o sarhoşluk
O korku, o dehşet
Dolu gece…
Hazar bugün dalgalı
Gönül erenlerinin
Bıçak gibi “kından çıkan!”
“Yaraya merhem..”
Şefkate dirhem dirhem
Efsunkâr geceye
Şıra yıldızı gibi düşen
Düştüğü yerde, “ihtilal tohumu saçan”
Mana yüklü binbir masala
Hülyalar dağıtan gece..
Gökbayrakdan, Albayrağa...
Çin Seddin’den, Adriyatik’e..
Satuk Buğra Han’dan, Alptekin’e
Doğu Türkistan’dan Hazar’a
Aynı iklim, aynı maya
Çalınadursun zamana
Bütün öfkeler
Kaşgar’da ezan vakti
İçinde okunur Türk’ün,
“Hürriyet akti..”
Turfan’ın derdini
Katran kusan geceler solur
Yusuf’un, “kutlu sözlerini”
Şairin hasret dolu
Mısraları dokur.
Dokunur “hürriyet kumaşı”
Gök mavisi gibi sonsuzluğa..
İçinde hilali var, yıldızı var,
Bu davanın,
Dağlar kadar ağır
Kahrı var...
O kahır,
Yürekte sabır, hasrette tufan gibidir!.
Hazar, bir sır gibi
İçinde şehir...
Bin asır özleminde,
Türkistan ebedi mehir...
Bırak,
Sir-i Derya aksın
Isık Göl’e küpeler taksın,
Ötüken, bugünlere hışımla baksın.
Çöl fırtınasında zaman
Göl saatleri kadar hırçın
Kumsalın üzerinde,
Dalga dalga büyüyen Türk’ün hayali
Hazar’da soluklanır şimdi...
Kayıt Tarihi : 27.5.2019 17:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!