Dil aah ah dile güven olmaz gülüm dile güven olmaz boyu belli çapı belli döner durur ağzın boşluğunda yalanıda olur dolanıda üç kağıdı tezğahı komplosuda
Ya gönül ya gönül öylemi gülüm derin sırların derinliğini derinliklerde dinler derler toplar değer verir değerlendirir elekten geçirir eler ya fırtına yemiş fidan dalı gibi kırılır dağılır ya yakomozların yansıdığı durgun mavi deniz dalgaları üstünde mutlu bir sandal gibi sallanır
Hoyrat esen rüzğarlar fırtınalar dokunamaz etkilemez kendini dinler kendi derinliğinde cesaretini toplar kendisiyle konuşur sorar sorğular cevaplar sonuç alır hiç bir yalana dolana bakmaz aldırmaz ses vermez kulak asmaz sarsılsada yıkılmaz dim dik duran yüce dağlardaki yalçın kayalar gibi etkilenmez soğuktan kardan ayazdan
Bülbüle imrenir güle hasret farkı yok yamaçlara yuva yapan kartaldan uzak olsada tarladan topraktan alır kokusunu her mevsim yemyeşil renğa renk örtüsüyle gelen tatlı bahardan yamaçlardan akan tatlı soğuk berrak sulardan
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek