göçmen oluyorum bilmediğim şehirlere
bir bildik bir tanıdık arıyor gözlerim
sonra kaldırıp kaşımı omuzlarım onurum dik
bir selamla sağa eğiyorum başımı
mülteciliğin anlamını bilmeyen mülteci çocuklara
sonra nazik ruhların gözlerinden öpüyorum
hüzün ve nem kokuyor yüzleri
korkudan erik gibi dışına çıkmış gözleri
ıstırap çeken yüreklerin serzenişi bu
şimdi keskin bir kılıcın ucunda keskin nefesleri
sözleri kör ah! bir dokunda acizliği gör
ey! insanoğlu
karanlık diye gecenin gözünü kör mü sandın
ve sonra ' iç çekişimi içine çekmeden
ne çektiğimi bilemezsin ' diyor anneler
ve göçmen oluyorum bilmediğim şehirlere
bir ara dilim susuyor kalbim hızla konuşuyor
sonra büyük bir gedik açılıyor bağrında
soğuk gafil avlıyor insanı ve ırksal ön-yargı
tek tek izledim saydım günahlarımızı bir bir
çamur çocukların sırtlarına tırmanmış suyu çekmiş burnu açık çizmelerini alca bulaca boyamıştı
kemirilmiş tırnak aralarında ta dibine oturmuş kir
dolaşmış saçları sökülmüş kazaklarının iplerine benziyordu
korkudan erik gibi dışına çıkmıştı titreyen gözleri
geçtikleri yolların tozu toprağı yükü hepsi üstlerinde
hani ' insaf dinin yarısıydı '
ey! insanoğlu
karanlık diye gecenin gözünü kör mü sandın
' bundan sonra hürriyet var hayat var
yabanda ,orada ' diyor babaları
ve göçmen oluyorum bilmediğim şehirlere
işte böyle bir fırtına çıkıyor ayrı düşüyorsun
din dil ırk örf toprağından suyundan kokusundan
vatanı olan kuzular koç vatansız kuzular hiç oluyor
ateş hattından daha farklı keskin avcı siperleri
mermi kovanları arı kovanı gibi işliyor
yaralılardan, hayatta kalanlardan şanslıydı
kendi topraklarında yere yığılan cesetler kısaca
' ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar adamı '
ah! dünya neden bu kadar kötü
hani ' en mükemmel adalet vicdandı '
ey! insanoğlu
karanlık diye gecenin gözünü kör mü sandın
' bu saate ötüyorsa horoz bir bildiği vardır
oyun oyun' diyor çocuklar
ve göçmen oluyorum bilmediğim şehirlere
kötüler kötülük peşinde iz sürerken
biraz iyilik ediyorum 'saflık ediyorsun ' diyorlar
diyorum ki Allah kimseyi belaya bulaştırmasın
gözlerini yolda ellerini havada bırakmasın
ben yaralı kuşların dilini çözmeye çalışıyorum
şimdi sorarım' karanlıkta büyüyen bir çocuk
gelecekte nasıl aydın nasıl aydınlık olabilir ki
karanlıkta iç güdüleriyle güdülecekler
zamanı geldiğinde gördüklerini işleyecekti beyinler
ve her cümlesi ölüm olan bir çocuğun
nerede kaybettiğini bilmediği oyuncakları
ah! nasıl olur da utanca boğmaz insanı
hani ' merhamet afetlerin efendisiydi '
ey! insanoğlu
karanlık diye gecenin gözünü kör mü sandın
Kayıt Tarihi : 27.3.2020 23:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ey! insanoğlu neye kandın karanlık diye gecenin gözünü kör mü sandın
![Esra Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/03/27/kurevi.jpg)
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (2)