Küre'den Düşe Şehir Şiiri - İlkay Coşkun

İlkay Coşkun
335

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Küre'den Düşe Şehir

Küre’den Düşe Şehir

durgun akıyor yalı boyunda zaman, ufuk önü yamaç
akşamın kızıllığında sevdanın demi, sarmalıyor hale
yaylaların eteklerinde yayılan rengarenk seremonide
avlu önü fesleğen,ayın şavkında saçını tarıyor güzel
güneşe dostluğumuz gibi yakınız buğulu düşlerinize
neon ışıkları sarılsa da şehre, maziden gelir türküler
mevsimin yönü esenlik, cennet bahçesi önümüzdeki

İlyada’dan beri okunan efsaneler seni taşır Okenaus
ruhunu üfler, taşına toprağına ve yaşanmışlıklarına
Kraliçe Amastres ve İskender suretlerinde yolcuyuz
aheste gezeleyen tarih yalnızlığında yaşanan yılların
yiğitliklerini duyur çağlara, doğan günlerin ardından
cengaverleri karşılayacak hazırlıktadır meydanların
Zoni yamaçlarında seyreyler bulursun kendini biran

her mevsim güz, her bahar eylül sevda labirentinde
ağırbaşlılığını taşıyan yepyeni bedestenlerini diriltip
pınar başında, ya da kayıp bir sarnıç önünde gezinir
Kuşkayası sessizliğinde güzeldir ölümün acı yanları
nereye bir yağmur düşse,tenimde hissedilir serinliği
çağlar ötesinden kutsanan düşler,toplanır efsununda
ne yapıp ne edip, hep birlikte düşeriz yollarına dahi

yarınına doğrulup, şöyle bir süzül Küre’den aşağıya
gizemle yoğrulan dünya,uyku derinliğiyle gezeleyip
havarileri toplayan genç bakireyse pekiştirir sınırları
delişmen çağlayanlar kıvrım büklüm, akışıyla dingin
ağız kuruluğunda yudumlanılan şarap diriliğindeyiz
her yüz yılını yaşadığım, ikonaları toplanan şatoların
çan sonrası ezan sesinde kulağım.Ben daha ölmedim

gömülüverir hayallerin bir kestane ağacı yalnızlığına
süzülür sukuta, mermer soğukluğu parmak uçlarında
asude mevsimden arta kalan ayaz darkapılarda üryan
asılı kalır kirpiklerde cemreyle doldurulmuş küfeler
ocakbaşı mangalı gibi tüten başımız sancıların tanığı
sırküpü çocukluğumdan düşerim Anadolu anaçlığına
sözün son deminde aşka bulanır pervanesi kelebeğin

sarıya boyatır sfenksleri özgürlüğü taşıyan Sesamos
kadrajında hayal gemileri yüzdüren Fatih’in izinden
fermana başımız eğik, talihimizle barışık ömürdeyiz
önümüzde aysız deniz, arınırız Küre’nin yamacında
salınır tüm kıvrımlarıyla erguvan şefkati koynundan
sıcak yanlarımızda ısınır, ahşap yapıların kucağında
rengarenk aslında hayat film şeridi kayda geçtiğinde

duruşun avucumuza konulan inci,Karadeniz suretinde
kanyonlarınla ıslanıp,Ulukaya şelalesinde besleniriz

İlkay Coşkun
11.08.2012
-----------------

İlkay Coşkun
Kayıt Tarihi : 11.4.2019 13:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlkay Coşkun