Bir arsayı fark ettim iş yerimin yolunda,
Bir ev sığacak kadar, bir ara yol yanında.
İçinde beş on tavuk başlarında horoz var,
Hepsi kendi halinde pıt pıt yayılmaktalar.
Horozsa bir yandan da çevreyi gözetliyor,
Üç beş göz atıyorsa ancak bir iki yiyor.
Yaklaşınca onlara gıt gıt sesi yükseldi,
Tavuklar toparlandı, bu bir uyarı belli!
Hoşuma gitti horoz, ne yapıyor bu dedim,
Biraz daha yakına yaklaşmayı denedim.
Bakalım ne yapacak tehdit algılatırsam?
Yakalayacak gibi birazcık korkutursam!
Yaklaştıkça gıtgıdak arttı, daha çok arttı,
Tavukların hepsini hemen önüne kattı;
Ve hatta uyuşukluk gösteren birini de,
Kanat açtı hömerdi, der gibi hay seni de!
Israr ettim, sürdürdüm üzerine gitmeyi,
Yaklaştıkça iyice çoğalttı velveleyi!
Pata pata koşarken dönüp dönüp bakıyor,
Aslında o bakışı her şeyi anlatıyor...
Yani tehdit çok artsa atlayacaktı belli,
Yüzümü nişanlayıp zıplayacaktı belki!..
Cesarete bak dedim küçücük horozdaki!
Onun yanında kocaman bir devim halbuki...
Bin tane tavuk olsa birisi bir şey yapmaz,
Kanatlanarak kaçar geri dönüp atlamaz.
Onların fıtratında civcivi korumak var,
Ancak civcive tehdit olduğu zaman atlar.
Diyeceğim o dur ki bunlar tabiatımız,
İçgüdü dedikleri doğuştan fıtratımız...
Kurbağaya hadi çık dereden diyemezsin,
Veya keçi koyuna suya gir diyemezsin...
Bunları zorla yapmak ona zulmetmek olur,
Ölür veyahut kaçar yine yolunu bulur.
Yüzmesini bilse de yine de yüzmez onlar,
Göl kenarında olsa yine de girmez onlar.
Biz insanın da bundan fazla bir farkı yoktur,
Fark etmesek de hadi çık sudan bizde çoktur!
Fakat zekamız ile tüm bunları dışladık,
Horozluk yapın diye tavuğu kışkışladık!..
Fıtratında değilken geçim derdi kadının,
Çocuk sevip büyütmekken esas maksadının,
Anlamsızca her türlü işe dayadık onu,
Unuttuk onun da bir fıtratı olduğunu!..
Horozun işi ayrı, tavuğun işi ayrı,
Olduğunu bilsek de insanı tuttuk ayrı.
Horoza yumurta yap! Gibi bir zorlama bu,
Kadına git kamyon sür! Demesi de aynen bu!
Ama sürenler de var, belgesellerde gördüm,
Ve hatta Adana'da otobüslerde gördüm!
Sahi horozlar bazen yumurta yaparlarmış,
Fındıktan biraz büyük, yahu bunda ne varmış?
Yapar amma yaptığı ne işe yarayacak?
Yumurta kim? Horoz kim? Bunu kim anlayayacak?
Kadına ev geçindir damak ayıptır, ayıp,
Kadına iyilik mi kadını hırpalayıp...
Fıtratına uymamak en ağır bir strestir,
Sen de eşitsin çalış demek ona zulmettir!
Eşitlik diye diye ne hale geldik bir bak,
Korkarım bu gidişle neslimiz kalmayacak!
Batıda çocuk değil her evde var bir köpek,
Tek tük olan olsa da hiç sevgisiz büyüyecek.
Yolunu gözleyecek, zavallı, annesinin,
Hasretiyle yanacak eve bir gelmesinin...
Babaysa ortada yok, çoğu çoktan boşanmış,
Veyahut babalık var; önceki kocadanmış!..
Babalığı olanlar yine şanslı sayılır,
Güvenlik içgüdüsü biraz doymuş sayılır.
Bu yüzden günden güne eriyor zavallılar,
Her sene milyon, milyon azalıyor adamlar.
Endüstriyel toplumla açıklanamaz bunlar,
İçgüdüsüne zıtsa dayatılamaz bunlar.
Grafik gösteriyor, elli yıl sonra Alman
Kalmayacak İngiliz, Fransız veya Yunan...
Fıtratında olmayan şeyi zorlamak zulüm,
Kurbağa balık gibi sudan çıkmaktır ölüm...
İyi anlamasak da İslam'dır fıtratımız,
Ondan uzak yaşamak bozmak tabiatımız...
Fakat müslüman bile bunun farkında değil,
Belki ilerde anlar insanlar bunu ehil.
İnsanın zekamız var demeye hakkı yoktur,
"Kurbağa dereden çık" bizde ne kadar çoktur!..
Kazım Karagöz
Kayıt Tarihi : 8.6.2017 10:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!