Kuran ile Diyalog Dört Şiiri - Yunus Özt ...

Yunus Öztürk 1
174

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kuran ile Diyalog Dört

& Furkan &

İnanmayanların haksız eleştirileri
Kuran için duyulan olumsuz kuşkuları
İnançlılarda doğan inanç zayıflıkları
Batılı haklı kıabilecek tüm savları

Daha güçlü savlarla çürütüldü tamamı
Kalmadı savlarının hiç güvenir yanı

Yedinci ayete yirmide verilir yanıt
Furkan Suresi ayet otuz üç buna kanıt

Hakla batıl arasındaki sınır aşılmaz
Cennetle cehennem arası komşuluk olmaz
Tatlı sular içilir acı sular içilmez
Hakla batıl su gibidir körlere görülmez

Çıkıp bu açık gerçeği inkar etti biri
Onun peşinden gitti inananların tümü
Okuanusta ayrılmış tatlı suyla acı su
Kuran savunmakta o savın aksini

Bak ne diyor Furkan Suresi ayet elli üç

Birinin suyu tatlı susuzluk giderici
Diğerinki içilemez tuzlu çok da acı
Allah bu iki ayrı denizi salıverdi
Araların aşılmaz bir de sınır koydu

Bu örnek hakla batıla iyiyle kötüye
Bunu her canlı bilir Tanrısal yetiyle

Aşılmaz engeli Kaptan Kustucular aştı
Kuran'ı anında terk edip Kustu'ya koştu
Örümceğin ipinden zayıf inancın ipi
Ondan Kuranı anlamadan terk etmeleri

Doğruyu söyleyen Kustu'cular değil benim
Tatlı su varsa içersem Kustu'cu olurum

Bu sureye devam ayet kırk birden kık dörde
Bak akılsızla körlerin konuştuklarına

Peygamberi gördüklerinde alay ettiler
Elçi olarak gönderdiği bumu dediler
Kendi Tanrılarına güven tazelediler
Tanrımıza sebat gösterdik dediler

Az kalsın dinimizden sapacaktık sapmadık
Muhammed'e inanır olacaktık olmadık
Sapık Muhammed'in sapık yolundan gitmedik
Onca çetin sınavdan sonra kazanan olduk

Kuranın düşmanlarından bunları dinledik
Kararınız çok erken deyip'te hatırlattık

Hak din görünecek iyiler Hak'ka varınca
Kötülük gidip kapılarına dayanınca

Kim korur kötü duygularını Rab sananı
Ayet kırk üçte açıktır puta taptıkları
Allah değildir Allah görünen duyguları
Kötü ile kötülerin cehennemdir yeri

Kötüler kesinlikle söz dinlemeyi bilmez
Söz dinleyenler kötülüğü asla taşımaz

Çoğu düşünür sanma çokları düşünmez
Düşünmek için akıl gerek onlarda olmaz
Onlar hayvan gibidir onlardan farkı olmaz
Gittikleri yol daha da beter hayvan gitmez

& Fatır &

İsim bulmakta zorlandık Fatır Suresine
Zordur isim bulmak göklerdeki her yıldıza
Açılmamış yasalar onun kasalarında
Yaratılışcı bilimci görsün açalım da

''Allahın kanunlarında değişme asla yok
Onun yasalarında kesinlikle sapma yok''

Allahın dini bir'dir fazlasına imkân yok
Ayet kırk üç gayet açık kuşkuya hiç yer yok

Ayet otuz bir tüm kuşkuları giderici
Ona göre şöyle Kuran'ın açık tarifi

Önceki semavi dinleri doğrulayıcı
Yeni din değil var olanı onaylayıcı

Bu sözleri yazmalıyız lazerle göklere
Onu göstermeliyiz müslüman olanlara

Şimdi yirmi sekizinci ayeti açalım
Sanıları değil de gerçekleri görelim

Gerektiği kadar Allahtan korkanlar kimler
Hiç şüphesiz arı kulları olan âlimler

Eğer yanılgılarını görmezse yobazlar
Son defalık ayet yirmi ikiye baksınlar

Dilerse Rab duyurur ölü diri bir olmaz
Gerçek ölü gibi olanlar her sesi duymaz

Ne olur akıldan bilimden uzak duranlar
Batıl yoldadırlar Allahtan'da uzaktırlar
O yüzden Araplar Allaha yaklaşamamışlar
Neticede Allahtan çok çok uzaklaşmışlar

Fatır ayet kırk iki bu gerçekleri söyler
Kuran'sız Müslümanlar böyle şey olamaz der

Açık Kuran bilmezin her şeye saldırısı
Onlara yanıt aynı Surenin on ikisi

Şimdiki sözlerim de Kaptan Kustuculara
Acı tatlı suyu görmüş o okyanuslar da
Görmüş birbirine karışmadığını da
Büyük Müslümanmış ama gören yok namaz da

Kuranı bilenler gider mi onun peşinde
Öylelerdir seni müslümanlıktan eden de

İki denizin düşünülemez eşitliği
Birinin var diğerinin yok içilirliği
Biri tatlı diğeri tuzlu var acılığı
Furkan ayet elli üçün de aynı dediği

Açık Kuran'ın hiç çelişkiye düşmediği
Açıktır acı tatlı suyun misal olduğu
Kıyaslaştırır inananla inanmayanı
İspatlanmış mıdır Kutu'unun Müslümanlığı

Okyanusun olamaz içilebilirliği
Mucize arıyorsan dolu Kuran'ın içi

& Meryem &

Bedensel gözü körle görenin neyse farkı
Akıl gözü körle görenin benzerdir farkı

Bedensel körü görür yapmaz başka yetisi
Akıl gözü körüde görür etmez tabii ki

Bedensel kör göremez açsada gözlerini
Gören kör gibi olur yumarsa gözlerini

Akıl içinde düşünürsek bu gerçekleri
Her şeyi açık görürüz maddi hem manevi
Her yetinin sağlıklı olması şart tabi ki
Çoğu yanlış eğitimle yok eder alkliyi

Görenler köre göstermek ister gördüğünü
Körler de onlar içi düşünür aynısını
Olanaklı yapmak isterler olanaksızı
Gerçeğe dönüştürmek isterler hayalleri

Bu yüzden çözemediler Kuran'ın sırrını
Onlar göl sandı uçsuz bucaksız okyanusu
Kuran tane tane okuyunuz diyor beni
Öneriyor akıllıca düşünmelerini

İnsanlarsa yapmakta söylenenin aksini
Bir solukta bitiriyorlar koca sureyi
Yok hiç bir şeyi anlayıpta kavradıkları
O yüzden yitiriyor insan insanlığını

Köre göstermeye çalışalım bu dünyayı
Var sayalım körün görüyorum dediğini
O ne bizi kandırabilir nede kendini
Hep bir olsak kandırabilirmiyiz Allah'ı

Hiç bilmeyiz davranışımızın anlamını
Allah görmez sanırız sahtekarlığımızı

Görenler içinde düşünelim benzer şeyi
Onlar kör olabilir yumarsa gözlerini
O zaman anlarlar körlüğün ne olduğunu
Köre yardım ettirir vicdani duyguları

Milde çekilebilir istenirse gerçeği
Budur gerçeği görmeyenlerin ettiği

Gören aklın mı yoksa kör inancın'mı Kuran
Körler görür olamaz görürler kör olurken
En büyük ve en iyi bilge insandır Kuran
En büyük ve en iyi olmazdı kör olmadan

Bu özelliği Muhammedi Peygamber eden
Aklın ve ruhun temizliğidir farklı kılan

Görenleri daha görür kılmaktır amacı
İnanırı da daha inanır kılmak tabii
tüm insanların hizmetine verdik Kuran'ı
İnsanlık ailesiyiz körü ve göreni

Şu ana kadar eleştirdik aklı bilimi
Eleştirelim istedik birazda inancı

Onun için uygun gördük Meyrem Suresini
Yapalım istedik arı aklın eleştirisini

İnanç nedir önce onunla bir tanışalım
Madde midir mana mıdır görünür kılalım
Madde değildir hiç üzerinde durmayalım
Mana olduğu kesindir hem fikir olalım

Ne çeşit bir manadır şimdi ona bakalım
Aklın maddesi midir değil midir onu görelim
Aklın hem maddesidir hem değildir bilelim
Matematik gibi kesin değil belirtelim

Duygumuzun eli ayağıdır net görelim
İstek ve arzuların kölesidir bilelim

İnancın sahibi kim ben mi yosa akıl mı
Kesinlikle akıl değil bundan çok eminim

Akıl ile inancın savaşını yaşarım
Anlaşıp uzlaştıklarını nadir görürüm

Başka sahibi olabilir mi araştırdım
Bulduğumdan eminim istek ve arzularım

Aklın olduğu yerde inancı göremeyiz
İnancın olduğu yerde aklı bulamayız
Fakat şu gerçeğide hiç unutmamalıyız
Bir bütünüz hidrojenle oksijen gibiyiz

Kimimiz akla kimimiz inanca tabiyiz
İnançla aklın arasında gidip geliriz
Kimimiz aklın kimimiz inancın dostuyuz
Kesinlikle hiç birinin tam kulu değiliz

İnanç aklımızla olup ruhumuzu besler
İstek ve arzularımızsa bedeni besler

Burdaki mana sonsuzdur hiç bir kaba sığmaz
En küçük kafadaki kap evrende bulunmaz

İnanç bağzı gerçekleri aklımızdan saklar
Bu yüzden insanların birçoğu puta tapar

İnanç için şimdilik bu kadar tarif yeter
Başka etkileri varmı eğer varsa neler

Maddi dünyada sürer ölüm kalım savaşı
Bir yeme tav olur akıllısı inançlısı
Manevi dünyadada sürer avın aynısı
İyi ruhu yakalar kötülerin tuzağı

Her iki âlemde geçerli evrim yasası
Varlığını sürdürür en güçlü olanları
Maddi âlemin insandır en güçlü kralı
Odur manevi âlemin en zayıf olanı

Dayanılır gibi değildir hazin sonları
Muhammed'le birlikte unuttular kuran'ı
Ayıramaz durumdalar gerçekten misali
Kuran'dan alan yok verilmek istenen dersi

Meyrem Suresinin geneli inanç dünyası
Sureye girenin mümkün değildir çıkması
İrdeleyip eleştirelim üç beş ayeti
Aşağı yukarı benzer şeylerdir geneli

İsa'nın doğumuna hazırlar insanları
Bakire kızın mümkün müdür olsun cocuğu
Bu gerçeği göremeyen ister mucizeyi
Gerçek olursa dileği seçmez batıl yolu

Zekeriya'nın ağırmıştır saçı sakalı
Erimiştir kemikler kalmamıştır dermanı
Sarmış onu karamsarlığın karabasanı
O güne kadar çekmemiştir hiç bir sıkıntı

Tüm dertlerden kurtarmış yaptığı duaları
Onu sarmıştır geleceğin endişeleri
Eşi kısır yaşlılıktan kalmamış takati
Derdi kalmazdı eğer olsaydı bir çocuğu

Aklı gelmiş mi gitmiş mi bilinmez başına
El açıp yalvarmaya başlamış Allah'ına
Demş ki varis olacak bir oğul ver bana
Olsun demiş sana tabi kullar arasında

Rab dileğini kabul etmiş ismi de Yahya
Onun gibi bir kul gelmedi demiş dünyaya

Hayret içinde nasıl olur der Zekeriya
İkimiz de çok yaşlıyız kısırdır karım da

Rabbe yalvarırken aklı yok muydu başında
Eğer var idiyse bu şaşkınlıkları niye

Meydanı boş bulmuş İnanç boş dolu atmakta
Ne yapardı akıl dikilseydi karşısına

Rab'da sormamış şöyle diyebilirdi sorsa
Oğul isteyen sensin nasıl yapacaktık ya
İnanmadan mı benden oğul istedin yoksa
Eğer inanip istedinse şaşkınlığın ne

Oğul vermesem inanmayacak mıydın bana
Tanrı demez misin dediğini yapmayana
Tanrı diyorsan her istediğini yapana
O zaman sen tapıyorsun demektir putlara

Puta tapanların her dediğini yapar Rabbi
Doğruluğunu görür gezen mezarlıkları
Çoklarının gerçekleşmiştir tüm dilekleri
Dileklerini kabul eder orda Rableri

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir de
Bunu kesip dönmeliyiz asıl işimize

Rab Zekeriya'ya ona gücüm yeter demiş
Onu inandırmak için birde örnek vermiş
Sen hiç bir şey değilken seni yarattık demiş
Zekeriya'nın tüm kuşkularını gidermiş

Akıl üstü yetilerle işlenmiş bu konu
Akılla inancın budur iç içe zirvesi
Burda görülür akılla inancın dostluğu
Anlamayan beynine atar kör düğümü

Amaç inançlıları İsa'ya inandırmak
Arı akıl bu işi yapar tasarlayarak
İnançlar beslenir mucize yaratılarak
İsa Meyrem'den doğarken kouşturularak

İsa Annesinden doğar doğmaz konuşmuştu
Yahya'nın sözlerine kesin yanıt vermişti

Yahya İsa'dan önce çocukken konuşmuştu
Hatırlayalım o vakit neler söylemiti

Ayet on beşte ona selam olsun demişti
Selamlarını üç ayrı zamana yaymıştı
Doğduğu ve öleceği günü belirtmişti
Mezardan dirileceği günle bitirmişti

İsa'nın geleceğini doğmadan bilmişti
Selam söylediği İsa idi apaçıktı

Bu gerçeği İsa doğar doğmaz ispat etti
Nasıl derseniz aşağıdaki sözleri etti

Esenlik bana,doğduğum gün öleceğim gün
Kabirden diri olarak doğrulacağım gün

Ayet otuz üç Yahya'nın sözlerine yanıt
Bu yanıtı veren İsa'dır henüz bir çocuk

Yahya ne demiş ayet on beşte eski vakit
O söz anlaşıldı İsa konuştuğu vakit

Ona selamlar doğduğu gün öleceği gün
Diriltilip kabirden kaldırılacağı gün

Kuranın kendisi mucizedir anlayana
Bir tek yalan söz taşımamaktadır içinde
Çelişki değil çelişki gibi görünende
O yaşayan insan özüne girildiğinde

Her soruya yanıt verir ona sorduğunda
Yanıt veremez yaşadığını sandığınsa

Kendini kandırır öte dünyaya inanan
İnandığını kanıtlasın inandım diyen
Allahı kandıramaz beni kandıramayan
Hiç varmı sana borç veririm diyecek olan

Öte dünyade alacak alacağı olan

Bire bin veririm var mı kendine güvenen
Böyle bir teklifi kaçırmaz samimi olan

& Taha &

Hiç şüphe taşımaz Kuran'ın bilimselliği
Şüphe taşısa olamazdı bilimler üstü
Kesindir Musa ile Harun'un kardeşliği
Ayet doksan dörtten diyorki annemin oğlu

Allah bilir inançlının inanmadığını
Söyler insanları imtihan ettiğni
Söylemekte onların sınıfta kaldığını
Anlatmaktadır o imtihanın bittiğini

Söyler Samiri'nin onları sapıttığını
Kanıtlar insanların onu terk ettiğini

Okuyun Taha suresi ayet seksen beşi
Var mı Allahı kandırabilecek inançlı

Allahı kandırmak ister Allahın yarattığı
Bunu kabul eder mi insan aklı mantığı

Allah değil putlardır öylelerin taptığı

Yeni gelmiş ne dindir nede kitaptır Kuran
Eski kutsal kitapların sözü onda olan
Nuh'un ilk versiyonlarıdır açığa çıkan
Sümer ve babil tabletleriyle kanıtlanan

Ayet Yüz otuz üç'te bunlardır anlatılan
Mucizedir beş bin yıl önce deneni duyman

& Vakıa &

Vakıa'da kuran tırmanışını tamamlar
Sakinleşir dinginleşir etrafına bakar
Orada hem cenneti hem cehhennemi görür
Gördüğü gerçekleri açık açık aktarır

Bilimle inanç yobazları cehhennemdedir
Samimi inançlı ve bilimci cennettedir

Cennetin yedi katlı oluşu bundandır
En üst kat da yükü en ağır olanlardır

Bu hususta çok çok derin düşünmek gerekir
Yanlış bilimden doğru inanç çok çok iyidir
Bilimin yolu ikidir iyi ve kötüdür
İnancın yoluda bilimin yolu gibidir

Doğru bilim gerçektir Rabbe giden düz yoldur
Doğru inanç Rabbe giden yolun en zorudur

Peygamberlere akıl ve bilim verilmiştir
Sürülerden üstünlükleri de ondandır

& Şuara &

Yolunun bilim olduğunu söyler Şuara
Kesindir sonuç değişmez adamına göre
Matematikseldir kuan'daki kesinlikte
Ayet yirmi dörtle yirmi sekiz derki bize

Her şeyin gerçeğini görebilmek için
Kavrayana dek düşün anlayabilmek için
Niçin anlayamıyorsunuz onu bildireyim
Aklı kullanmayana nasıl kullandırayım

Bu surede yedi ayet birbirinin aynı
Açık ayetlerin beş yerde tekrarlandığı
Kendi savı Kuran'ın boş sözü olmadığı
Otuz beş ayetten birinin anlamı farklı

Farkı görmeye yetmez inançlının inancı
Aklın kendi gerek bilimin de bilgisi
Ayet yetmiş yedidir kuralı bozanı
Eyke'nin Peygamberi değil Eyke'nin halkı

Bir tek o ayette geçmez''Kardeşler ''sözü

Herkes açıklıyor kuran'ı bildiği gibi
Kimseye ulaşmıyor Kuran'ın söylediği
Duyarlar koyunun çobanı duyduğu gibi
Anlaşırlar onların anlaştıkları gibi

Kuan'ın apaçık kati nettir ne dediği
Mana değişirse olmaz o Kuran'ın sözü

& Neml &

İnanmanın şartları Neml ayet iki üçtür
Ayet dört bu üç şarttan birisine örnektir
Ayet beşse onlara verilecek cezadır
Cennete en zor giden inanarak gidendir

İnandım demek yetmez inancın şartı vardır
Şartlar onun inanmışlığının kanıtıdır
Şartı namaz zekât ve ahirete inanmaktır
Birini yapmamak hiç birini yapmamaktır

Bu üç şartın toplamı inancın tek şartıdır
Bunda hiç bir kuşku yok Kuran'da apaçıktır

Cennete gitmelerinin zorluğu bundandır

Ayet on beş en kolayı ilimle olanıdır
İlim insanın müminden üstün tarafıdır
Davut ile Süleyman'a ilim verilmiştir
Onlar ilim ile cennete kolay gitmiştir

Bizim cennete yolculuğumuz bilimledir
Bilimin lezzeti namazda oruçta yoktur

Cennete gitmenin zorluğu inançtadır
Biz cenneti görürüz onlarınki şansadır
Süleyman'ın kıssasında akıl bilim vardır
Görmek için de inancı elemek lazımdır

Ayet seksenle seksen bir değinir inanca
Seksen iki seksen üç seksen dört'te bilime

Yaşayan ölüye söz işttiremesiniz
Dönüp gidene de daveti duyuramasınız
Kör sapıkları hak yola getiremesiniz
Ancak samimi insanları getirirsiniz

Bilmeyen kalmadı Yaratılış Atlasını
Güya onlar çürüttüler evrim gerçeğini
Bilim çürüttü harun Yahya safsatasını
Hepsi yedi bilimin demirden sopasını

Yaşayan ölüler denmektedir insana
Bir bakın ayet seksen de en derin mana

Bilmeyen kalmadı Yaratılış Atlası'nı
Güya olnar çürüttü evrim gerçeğini
Bilim çürüttü Harun Yahya safsatasını
Dünya yedi bilimin demirden sopasını

Şimdi göstereceğim Kuran'ın bilimini
Bilimciler yutmasa iyi küçük dilini

Yerden çıkar bir çok yazılı yazısız belge
Arkeolog denir onu çıkartan insana
O belgeler yanıldınız der inananlara
İnançlarınızdır sizleri yanıltanlarsa

Yerden bir mahluk çıkacak denir adı Dabbe
Dabbe denen şey yazılı yazısız tüm belge
İnsan denen mahlûktur yazan yapan gömen de
İnsan eseri olduklarından yoktur şüphe

Dabbe demekte Kuran yazılı tapletlere
Bilimseldir tapletlerin kesinlikleri de

Gerçek her neyse aynen aktarırlar bizlere
Neml'de seksen ikinci ayettir kanıtsa

Yerden kesin kanıt çıkar zamanı gelince
O kanıtlar gerçekleri gösterir bizlere
Hiç kimsenin gücü yetmez onu kirletmeye
Kesin imanlı kişi yoktur der o bizlere

Gerçek Müslüman derim bu sözleri kavrayana
Rastlanmaz Kuran'a kuşkusuzca inanana
Zerre kuşkusuzca katılırım bu fikre
Kuşku taşımayan insan doğmamıştır daha

Kanıttır Musa'nın çıkması Turu Sina'ya
İnandık diyenler taptı altın buzağıya

Kuran inançdan daha yakın akla bilime
Akıl bilim vardı içlerinde tek Haru'da
Yalınız oydu tapmayan altın buzağıya
Bu açık kanıt iddiamıza savımıza

Yunus Öztürk 1
Kayıt Tarihi : 20.8.2012 01:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yunus Öztürk 1