Kuran Doğru Okunmalı
Okumadan senet veya anlaşma metni imzalanır mı? Kuranı okumadan savunanları görüyorum ve soruyorum “Hepsini okudunuz mu? ” Çoğu “Hayır, tamamını okumadım” diyor. Bazıları da “Yüzünden harflerin seslerini çıkararak okuyabiliyorum, hatim de ettim” diyor. İçeriği sorduğumda onlar da içeriği fazla bilmiyor! Çoğu öğrenmeye de gerek duymuyor! Bir şeyi kabul etmek veya reddetmek için içeriği bilmek gerek! İçeriği bilmeden reddetmek nasıl doğru bir tavır değil ise içeriği bilmeden savunmak da faydasız oluyor! Kuranı kabul açısından işlerine gelmediği durumlara da bir kılıf buluveriyorlar! Toplama bilgilerle yol almaya çalışan ama çok bilmişlik eden hatırı sayılır bir kalabalık var!
Bizzat yaşadığım bir olayı nakledeyim; hocanın da bulunduğu ortamda, gazetede bir kadının recm edilerek, taşlanarak öldürülme haberini gösteren biri sordu; “Hocam, "Recm" taşlama dinimizde var mı? Hoca, “Evet, var! ” deyince ben dayanamadım "Hocam kuranı aç, o sayfayı bul; ben yırtıp huzurunuzda o sayfayı yiyeceğim! " dedim. Tabi ki açıp gösteremedi! Dedim ki “İnsanları aldatmayın! Kuran 23 yılda nazil oldu, ilk zamanlar eski kurallar işliyordu bu doğaldır. Yani kuran henüz inerken bir iki uygulama olmuşsa o kuran kaynaklı değil, geleneksel bir eğilimin sonucu; kuran hükmünü verince o da kalkar doğal olarak! Eski hükmü ta ilk çağlardan gelip diğer dinlere de geçen bir uygulamayı İslam’a bağlayarak bilmeden insanları aldatıyorsun! ” dedim. İsa peygamber zamanında Maria isimli bir kadını topluluk taşlamak isterken "İlk taşı günahsız olanınız atsın! " diyerek topluluğa kendi günahlarını gösteren İsa peygamber, Maria’yı kurtarıyor.
Bilgi eksiği ve kasıtlı yanlış öğretilerle kuranın tercümesi maalesef ideal olmadı! Kuranda "Salat" der salatın manası selam dan tutun Allah'ı yüceltecek her türlü davranıştır. Tercüme ederken işgüzarlıktan hepsini "Namaz" olarak çevirmişler, bunun manayı kıstığının farkında bile olmamışlar. Salat’ı meyve olarak düşünelim; meyve kapsamında elma, portakal, kiraz vb. var. Her “Meyve” dendiğinde “Elma” diye çevirmek nasıl hata ise her “Salat” dendiğinde “Namaz” olarak çevirmek de aynı hata!
Bunun benzeri başka hatalar da var! “Hamr” denmiş sarhoşluk veren şeylere. Çeviride içki denmiş parantezle de açıklık getirilmiş! Yani “hamr” olarak orjinde geçer! “Hamr” içki ve diğer uyuşturucuları topluca kapsar. Yani sadece şarap değildir! Sadece içilen de değildir. Tamamıdır. Bu kapsama ışık ve ses hatta bazı seanslar bile girer… İçki olarak çevrilen yerleri “Hamr” olarak okumalı.
“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler) , kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Maide Suresi ﴾ 90﴿ (http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#5:90) Mevcut diziminde 5. sıra Nüzûl iniş sırasında 112.sırada.
“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.” Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” Allah size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz. 2 Bakara Sûresi/219 Mevcut diziliş 2. sıra nüzûl, iniş sırası; 87 (http://www.diyanet.gov.tr/kuran/default.asp) Buradaki (zahiri yarar) konusu manidardır…
“Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. Nisâ Sûresi/43 Mevcut dizilişinde 4, nüzûl, iniş sırasında 92. sırada.
(http://www.diyanet.gov.tr/kuran/default.asp) burada neden “İçki haram hiç içmeyin” demiyor? Diziliş değil de iniş sırasından bunu anlayacağız!
Bu ayetlerdeki zahiri tezatlar “Kuranda nesh, nesih var mıdır? ” sorusuyla büyük tartışmalara yol açar.
Nesh: "Bir hükmü değiştirmek, iptal etmek."
Nasih: "Hükümsüz bırakan, değiştiren."
Mensuh: "Hükümsüz bırakılan, değiştirilen."
Ahkâm-ı Fer'iyye, Fer'î hükümler: "Esasa ait olmayan hükümler."
"Temel ve değişmez hükümlerin dışında kalan hükümler."
Nur Külliyatında şöyle ifade edilir:
"Asırlara göre şeriatlar değişir. Belki bir asırda, kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtem-ül Enbiya'dan sonra şeriat-ı kübrası, her asırda, her kavme kâfi geldiğinden, muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır. Fakat teferruatta, bir derece ayrı ayrı mezheblere ihtiyaç kalmıştır." Sözler, 485"
1000-1500 yıl sonrasından haber veren kuran daha indirilirken neshe tabi tutulmuş olabilir mi? Yani “Bir sonraki öncekini kaldırıyor! ” denir ise günümüze kadar geçen uzun dönemde güncelleme nasıl olmalı?
Bu üç durum insan için geçerli "Nesh" yoktur! Yani “Biri diğeriyle görünürde çeliştiği için öncekini kaldırmış! ” denirse daha inerken yenilenmiş olacaktır! Daha inerken yenilenen de ileri aşamalarda yenilenecek demektir! Oysa çelişki aslen yok; her türlü insana göre inmiş kuran. Yani biri içki içer, kimse bilmez! Ona fayda ve zarar var. Diğeri içer cemaate zararı var ise ondan kaçınmalı. Diğeri zaten sapıtır; içmesin! Gibi. Yani üç durum var. Son "Haram" durumunu esas alıp diğerlerini kaldırmak doğru olmaz!
Kuran konusunda, “Kuran henüz tam anlaşılamadı! ” diyenlerdenim.
Bakın bir durum daha var. Dizilişi, kuranın dizilişi iniş sırası olsa "Alak" ikra ile başlamalıydı. Diziliş neden önemli bakınız içki konusundaki ayetler dizilişe göre okununca her şey yerli yerinde oluyor. Önce fayda ve zarar konu edilmiş, sonra namaza bu halde yaklaşmayın denmiş sonra da haram olduğu kesin ifade edilmiş. Muskacılar dizilişi kullanır “Sihir” için! Ayetleri tersinden veya farklı kodlarla yazarlar! "Harut ve Marut" insanlara sihir öğreten iki melek! Bu konu kuranda geçer! Demem o ki ilk kodlama dizilişte yapılmış, şifreleme olayı. Bunu şimdi açığa çıkarıyorlar ama dizilişi ile kodlamadan çıkan şifreler gündemde. İnişe göre yazılandan çıkan şifre ile bu mevcut dizilişi aynı sonucu vermez! Bu mevcut dizilişi “Atom numaraları” ve bazı bilimsel kodlar içeriyor! Kuran soyut olarak mahfuz ve dizilişe göre maksadı veren bir yapısı da var! Bunu bilenler maksada uygun dizimi de yapabilir. Kuran okutanlar da maksadına uygun kullanabilir bu okumaları mesela; babasın hayrına okutanlar var ya başka hayırlar için de kullanabilir bu okutmaları… İnişe göre okumanın pek çok yararı olur kanaatindeyim. Dikkatli olmak gerek! Kafanızı karıştırmayım. Bu hususları düşünelim diye yazdım.
Kadınların, Meryem hariç diğerlerinin kuranda ismen geçmemesi de manidar! Yani bahsi geçer ismi geçmez. Örnek Asiye Firavunun karısı ya da Belkıs melike şeklinde geçer isim anılmaz!
Kuran denince benim aklıma gelen şu; ezeli evrensel bilgilerin soyut hali. Yazılması ve kitaplaşması da somutlaşması gibi. Mevcut dizilişi sonradan oldu, yani Peygamberimiz dizilişi görüp onaylamadı! Demek ki “Kuran” dendiğinde, levhi mahfuzdan gelen soyut bilgi içeren bir kaynak anlaşılıyor! Her ayetin muhafaza edildiği bilinir. Hiçbir ayet değişmemiştir. Hükmü kaldırılmamıştır! Ama manasında kendi toplumlarında bile çeviri hatası yapmışlar. Kuran levhi mahfuzdan gelen evrensel bir kaynak ve gelecekte çok önemli verileri de oradan insanlık alabilir. Alanlar zaten ilimde ve fende ilerlemiş. İbadet maksatlı ezberleyenler ise hala aynı "Orta Çağ" noktasında kalmış! Bu konuda Bediüzzaman kendi toplumunun Orta Çağ'da kaldığını Avrupalıların maddi cihette istikbale uçtuğunu söyler.
Ahmet Hulusi’nin kitabından okuduğum bir hikayeyi de aklımda kalanıyla aktarayım. Bir köyde fakir insanlar yaşıyormuş. Arif bir zat o köye misafir olur, hallerine acır! Onların köyünde bir hazine saklıdır, bu arif zat bir kağıda hazinenin yerini yazar, verir. “Bu sizin kurtuluşunuz” der. Ve gider! Onlar da o kağıttaki kelimeleri manasını bilmeden ezberler ve her gün belli vakitlerde ibadet için zikredermiş. Yıllar geçmiş. Köye bir uyanık adam misafir olmuş. Bakmış herkes bıdı bıdı bir şeyler söyler. Demiş; “Nedir ezberlediğiniz bu sözler? ” Onlar da kağıdı göstermiş, kağıttaki yazının manasını hemen anlayan misafir bir gece hazineyi alıp kayıplara karışmış. Köylüler hala bıdı bıdı kağıttakileri ezberden okuyormuş. İşte hal bu.
Son tahlilde; manasını bilmeden okunan veya söylenen sözün hayrı olmaz! Olsa da uyanıklara olur! Kuranı doğru okumak, gırtlaktan zor sesleri çıkarmak (Ayın çatlatmak veya peltek “Ze” çıkarmak) ama manayı bilmemek değildir!
Selametle,
Ahmet Bektaş
Ahmet BektaşKayıt Tarihi : 11.3.2013 21:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Son tahlilde; manasını bilmeden okunan veya söylenen sözün hayrı olmaz! Olsa da uyanıklara olur! Kuranı doğru okumak, gırtlaktan zor sesleri çıkarmak (Ayın çatlatmak veya peltek “Ze” çıkarmak) ama manayı bilmemek değildir!
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!