Kuran’ın pek çok ayetinde namaz kılmak övülmüş ve emredilmiştir. Kuran’da namaz konusunda pek çok ayrıntı bulunmaktadır. Kuran’daki namazın anlaşılması Kuran’a dayalı İslamiyet açısından büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebi mezhepçi zihniyetin; “Sırf Kuran’dan dini anlarsak, namazı nasıl kılacağız? Namazı sırf Kuran’a bakarak kılamayız. Demek ki Kuran dışı kaynaklar lazım…” şeklindeki izahlarıdır. Mezhepçilerin bu soruyu soruş tarzı bile dini anlamadıklarının delilidir. Yapılması gereken, dini anlamadaki metodu belirlemek ve dini ona göre anlamak ve uygulamaktır. Dinin kaynağı belli olduktan sonra metot; dinin kaynağını önümüze alıp namazı, orucu, ahlakı ve din adına her şeyi bu kaynaktan anlamamızdır. Yani namaz da dinin kaynağından anlaşılacaktır. Dinin kaynağı, kafadaki namaz fikrine göre belirlenmeyecektir. Kuran ile namaz adına bilinenler arasında fark varsa, çözüm dinin kaynağını değiştirmek değil, namaz adına bildiklerimizi düzeltmektir. Dinin tek kaynağı olan Kuran’ı elimize aldığımızda, Kuran’ın namaz adına gerekli tüm bilgileri içerdiğini görürüz. Kuran’da en detaylı şekilde anlatılan ibadet namazdır. Fakat bu, günümüzde namaz adına anlatılan her detayın Kuran’da geçtiği manasına gelmez. Mezheplerin teferruatlaştırıcı zihniyeti her konuya olduğu gibi namaza da elini atmış ve Kuran’da, yani dinde olmayan teferruatlar namaza eklenmiştir.
NAMAZLARIN REKAT SAYILARI VE NAMAZDA OKUNAN SURE VE DUALAR NEDEN KURAN'DA EMREDİLMEMİŞTİR?
Kuran'da namaz kılarken okunacak ayetler belirlenmemiş ve kalıplaştırılmamıştır. Dileyen Kuran’dan istediği bir ayeti okuyabileceği gibi içinden geldiği gibi dua da edebilir. Namazın vakti ile farz kılındığı ifade edilmesine rağmen rekat sayıları hakkında bir bilgi verilmemektedir. Bu da bize namaz kılarken illa bir rekat sayısına uyulmasının zorunlu olmadığını göstermektedir. Şu anki mevcut rekat düzeni müslümanlar tarafından sabitlendirilmiştir. Bu şekilde olmasında da Kuran’a göre bir sakınca bulunmamaktadır ancak sadece bu şekilde olur demek Kuran’a uygun değildir. Bir tertip gerekseydi Allah ayetlerinde bu tertibi bizlere bildirirdi. Namazda önemli olan gönülden samimi bir şekilde Allah’ın huzurunda eğilmek ve teslimiyetin ifade edilmesidir. Süresi insana bırakılmıştır. 20 rekatlık bir namaz on dakika içinde kılınabileceği gibi 2 rekatlık bir namaz da yirmi dakikada kılınabilir. Önemli olan belli sayıları tamamlamak değil, ibadetin bilincinde olmaktır.
Bazı kimselerin en çok takıldığı konulardan biri de Kuran'da rekat sayılarının belirtilmemiş olmasıdır. Her namaz mutlaka şu rekatte kılınacak, eğer o rekat sayısında kılınmaz ise o namaz kabul olunmaz denilemez. Mesela sabah veya akşam namazını isteyen 6 veya 8 rekat kılabilir. Kimse ona "sen neden bu kadar fazla rekat kıldın, namazın kabul olmadı veya sevabı azaldı" diyemez. Eğer namaz cemaatle kılınırsa o zaman belirlenen rekat sayısına göre kılınır çünkü herkes aynı anda namaz kıldığı için öyle olur. Ancak kişi namazı yalnız kılarsa namazı istediği rekatta kılabilir. Allah buna Kuran'da şart koymamıştır. Bazı kimseler detaycı ve kuralcı olduğu için aksini düşünürler. "İllaki şu rekat olacak, başka rekat olmaz" diyebilirler. Eğer rekat sayılarına şart konulsaydı mesela Kuran'da "sabah namazını 4 rekat kılın" diye emredilseydi o zaman sabah namazı 6 veya 8 rekat kılınamazdı. Yani bir kimse namaz kılarken istese bile fazladan secde yapamazdı. Böylece secde sayıları sabitlenmiş, her namaz belli rakamlara hapsedilmiş olacaktı. Allah neden "Bana sadece şu kadar sayıda secde edin" diyerek, belli rakamlar verip secdeleri sınırlandırsın? Kendisine daha çok secde edilmesini neden istemesin?
Rekatların sayısının günümüzdeki namazlara göre ayrı sayılarda olması, “namaz kaç rekat istenirse o kadar kılınır, isteyen iki, isteyen dört, isteyen daha fazla rekat kılar” şeklinde de anlaşılabilir. Sahabeler, hatta Nebimiz Muhammed namazlarda bir düzen olsun diye kıyam, rüku, secde şu kadar olsun şeklinde bir düzenle namaz kılmış olabilirler. Namazlarda şaşırılmamasını sağlayan, toplu ibadetlerde kolaylık getiren bu tip uygulamalar yapılmış olabilir. Ayrıca Nebimiz Muhammed ve diğer nebiler rekatları aynı veya farklı sayılarda kılmış olabilir.
Ayetlerde kıyam, rüku ve secde hareketleri sıralanmaktadır. Ancak bunları yaparken ne kadar sıklıkla ve arayla yapılacakları ifade edilmez. Bu, namaz kılan kişinin tercihine bırakılmış bir durumdur. Kıyamda duruyorken dilediğiniz kadar sure ve dua okuyabilir, eğildiğinizde ve secde ettiğinizde de yine içinizden geldiği gibi Allah’ı anabilir ve dua edebilirsiniz.
Namazın uzunluğu, rükuda ve secdede ne söyleneceği Kuran’da geçmez. Hadislerde de namazın uzun mu, kısa mı olduğu, rükuda, secdede ne söylenmesi gerektiği bulunmaz. Nebimiz Muhammed hem çok uzun hem de çok kısa namaz kıldığına; uzun rüku, uzun secde ettiğine dair de birçok hadis vardır. Rükularda üç “Subhane rabbiyel azim”, secdelerde üç “Subhane rabbiyel ala” ifadelerini okumak zorunlu değildir. İsteyen bu ifadeleri üçten fazla okuyabilir veya bunların yerine başka tesbih ifadelerini istediği sayıda zikredebilir. Rükuda ve secdede belirli ifadeleri söylememizin gerekip gerekmediği, namazın süresinin kişinin şahsi görüşüne bırakıldığı, Kuran’dan anlaşılacağı gibi insanlara serbest bırakılmıştır.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta