Kural Dışı Yaşanamaz Aşk 2

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Kural Dışı Yaşanamaz Aşk 2

KARTAL YUVASINDA HAREKETSİZDİR.

Yanık yağ kokuları gibi nefes borusunu yakarak ciğerlerimin kuytularını sarsıyordu ayrılığın dumanları.
Yollara dökülmüş binlerce yeni yetme çiçek yaprağının mor sesleriydi kahır zinciri. Ve terk edilmekte olan kaderler, siyah bir ipte atlayarak, seke seke yürüyordu veda bulvarında.

YALNIZLAR GEÇİDİYDİ BU YÜRÜYÜŞÜN ORTASINDA KALAN,
DÜMDÜZ BİR SEVDAYDI BU.
Arkasında yalan ve riyanın olmadığı yol yürünüyordu.

HESAP SORULAMIYORDU KADERE,
SADECE KAKILIP KALARAK ÜZÜLÜYORDU İNSAN KADERİNİN ÇIRPINIŞLARINA.
Kırk yıllık kaderim sallanıyordu sanki yeni yolculuğa doğru.

ACI KADERE YÜKLENİYORDU, KADER ZORLANIR MIYDI? Veya
KADERE BOYUN MU EĞİLİRDİ?

Kim kendi kaderini yazabilmiş ki burada yazılsın? Gidilen yeni yol eski kaderin devamı mıydı? Kadere boyun eğmek değil midir kural? Kader yaşamın veya hayatın bütünü değil midir? Hangimiz gök taşlarını avuçlayabildik, veya altında ezildik? Sevmek kaderle karşımıza çıkmadı mı? Bir bakalım etrafımıza veya yazılanlara. Kaçımız mutluluğu geç yakalayanlardan veya kaybedenlerden değiliz? Dost doğru fakat meşakkatli olan düzenli sevda, kaç kişinin şikayet etmeden yaşayabildiği?

KÖRLEŞİYORUZ KADERE.

Ben neden acıları yazıyorum ki?
Benim balon gibi uçan mutluluğum yok muydu,
hangi sunaklarda kurban edildi ve de hangi amaçlarla?
Kaçımız katılmaz, bu şikayet etme hakkım bile olmayan yaşam kesitime?

DOSTDOĞRUYDU SEVGİM, DOSTDOĞRUYDU SEVDA.
Ve ben dost doğru bir insan olmaya çalıştığımı zannettiğim bir anda vuruldum.

Kırk yıl geçmiş,
Bir kırk yıl daha geçse, aynı şeyleri yazmayacak mıydım?

Ben de çocuktum,
ben de gençtim,
benim de balonlarım vardı.
Ve tek tek patlatıldı, yanık sigara uçlarıyla.
Patlatıldı…Patladım.

BELKİ DE ACI, HAYATIN BİR SÜSÜ YÜZÜMÜZDE GÜLÜMSEMEYE ÇALIŞAN.
Yaa, hayat, hayat dedik,
sağ tarafımıza bir tokat.
Olmadı,
sol tarafa bir daha tokat.
Ne yapıp edip, birisini vesile edip, “VUR ABALIYA” misâli,
bir de ARDIMIZDAN BİR TEKME.

Dayak yiyen insan, ya ağlar ya da kahreder.
Sonra da,
“KADER BUYMUŞ”.
Neresi kader bunun, bir yerlerde bir eksik vardı tamamlayamadığımız veya şuursuzca bir güven…
YA,
NERESİ BU HAYATIN MERKEZİ?
Güvenirsin, seversin, sonra çok güvenirsin, tekmeyi yersin.
Güven bedenimizde oturacak hal bırakmadı.
Kolay elde etme yaşam çarkı varken, biz zorunu seçmişsek, bu da mı kader?
Hadi gel de şaşma,

OF…OF…Ve gene de OF…
Körolası yüreğe “bir sevmeyi öğretemedim”…

BENSE “HÂLÂ DELİ, HÂLÂ SEVDALI”

Onlar utandırılarak öldüler.

Başımı yastığa koyduğumda,
tavan göçüyor üstüme.
Beynim örseleniyor.
Ve,
utanıyorum senden…
Utandırıyorsun beni…

Gül bahçesine bakıyorum,
şafak söktüğünde.
Tarumar olmuş yüreğimi görüyorum içlerinde.
Kırık, kırık parçacıklar.
Birkaç kelebek kanadı takılmış,
gültomurcuğunun dikenlerine.

Boş vermişler hayatı.
Donmuşlar… Kurumuşlar…
Belki utandılar yaşamdan,
belki de çok kırılgan oldular
ve belki de utandırıldılar?

Onlar kanatları kırılarak öldüler.
Bense utandırılarak kuruyorum.

Bunu sen yaptıktan sonra bana, Dünya’yı, boş ver, be can.
Hadi gel de seni çok sevmiştim dedikten sonra pişman olma,
HUZURA ERMEMİŞ BİR YÜREKLE.

Aşk birbirlerinin kanını koklayacak kadar nasıl bir düşmanlığı doğuruyordu kendinde?
İlk bakışla uğruna ölmeyi göze alan….
Burun deliklerinden arenadaki bir boğanın soluması gibi buharlaşan nefesine benzeyen aşk solumaları, hangi sebepledir ki, bir ejderhanın ateş fışkırtması kadar kızgın olurdu nefreti?

YÜREĞİM AŞKIN RÜZGARINDA SÖRF YAPIYORDU.
Ve, rüzgâr bir anda durdu. Yapılacak şey neydi bundan sonra?
Kendi kokusunu kaybetmiş bir kır çiçeği gibi amaçsız bir bekleyişti bu.
BİRDENBİRE NEFESSİZ KALMIŞ GİBİ artık burun deliklerinden kızgın nefesleri çıkmıyordu.
Arenada omuz başlarına öldürücü darbeler alan, çaresiz bir boğa gibi, son kez ön ayaklarından biriyle yere çukur açarcasına tepiniyordu… Sadece bakınıyordu güçlü Matador’a… ve şaşkındı…
ARTIK YÜREĞİ AŞK KOKMUYORDU. DEĞİL KOKMAK ÇARPMIYORDU BİLE VE AŞK ÖLÜYORDU…
Belki de kaderiydi,
güçlünün karşısında eğilmek.
Belki kaderiydi aşka ölünmek.
Nefessiz, bir soluk almaydı,
nefessiz bir hayata bakıştı,
son bir kez aşkı görebilmek için,
ölemiyordu bile…

UZUN YAZDIM OLMADI, KISA YAZDIM YETMEDİM, HEM SANA HEM DE KENDİME.
Ne kadarı mutlu edebilirdi seni, yaşanırken mutluluk daha mı azdı? Mutluluk pervasız bir kalemle mi gelir, kalemin acı dipleriyle mi dökülür? Hani aşk kendinde saklanırdı, sevmekle ölmek kendinde kalırdı, kime ne anlatalım şimdi, mutluluksa, acıysa yaşananlar neden demezler mi insana. Görmüyor musun kalem çözüm mü? Yaa ben anlatamıyorum sana derdimi.
Sadece şimdi,
“NEDEN GİTTİN HA” DEMEK BİLE YETERLİ BİR CÜMLE,

KİM DEMİŞ Kİ AŞKA ÖLÜNÜR…
Aşk, aşkına meydan okuyordu ve güçlü olan ağlamayacaktı. Güçsüz ise sadece tutunmaya çalışacaktı. Binlerce nedenlerle dolu bir zamandı artık savaş arenası…

Merak ediyordu, kim neyi hak etti de yaşadı…
Tutunmaya çalıştı yaşamın dikenli çit tellerine,
cevapsız kalan binlerce soru ve unutma korkusuyla yaşadığı on binlerce anı…
Neyi nereye çerçeveleyecekti,
boş çerçeveler doldurdu hayat duvarlarını.
Sadece düşündü.
AŞK KAÇ KİŞİNİN KADERİNDE RAKS ETMEDİ?
AŞK, AŞKININ KADERİNİ YOK EDİYORDU,
Kendini, kendi kaderine bulaştırıyordu
ve yalnızdı.

Yalnızdı az biraz zaman,
sonra belki de yeni yeni aşka bağlıyordu kaderini. Veda deniliyordu buna.
YENİ KADERLERDİ BELKİ DE.
Her şey umut ettiğimiz gibi olsa, belki de şiirler olmazdı.
Ben rüzgârı sevdim,
rüzgârın kokusunun sessizliğini sevdim.
Ben seni sevdim, seninle sevinmeyi sevdim.
BEN KADERİMİ,
Seni yaşatan yaşamı,
Denizi, baharı, kışı, gülmeyi.

Bir de senin için ağlamayı sevdim…
Ve ben, çiçekleri sen diye koklamayı sevdim.

Yeni yeni yaşamlar aşklar, terk etme veya edilme sonrası. Kara bulutları gökyüzünde toplamak gibi imkansız görünen yaşamın var oluşunu korumak, her canlının yok oluşunun başlamasını korumak gibi çaresiz nefes alışları bu.
Sensiz yaşayamam, sen benim herşeyimsin, herkesimsin peşin verilen son çare bu ACILARA TUTUNARAK YAŞAM SAVAŞI.
“YENİYE, YENİ, ESKİYE KALAN ESKİ AŞK”. Boşver.
“BELKİ DE KADERİN SESİ BU”

“YAŞAM DEĞİL Mİ BİZİ ÜŞÜTEN TUTUNMAK İÇİN HAYATA, TUTUYORUZ GÜNEŞİ”

Biliyorum ne sen biteceksin sayfalarımda, ne de ben bitmek isterim yazmak yolunda.
“ANDIM VAR SENDE TUTUNMAYA”
Ve yüksekti bozkırdaki dağın tepesi,
yüksekti yürek vuruşları.

Kaybetmekle beklemek arası bir kırık çizgi,
var olduğumuzca var olmak için,
var gücümüzü taşıdığımız,
bir sevgi çıkmazı aşk, bozkırdaki dağın tepesinde.

Boynu bükük bir morsalkımdı çaresiz bekleyişleriyle,
bazen sevgiye ölüyor, bazen de vedaya,
ölmek son dönemiydi yaşamında ulaşabileceği yer.

İhanet kol geziyor hayat bulvarlarımda,
bir ben, bir sen, aşka can çekişiyoruz.

Biz ne yapıyoruz şimdi, kalem diplerimizden cümleler üreterek yeniden yapılanıyoruz, geçmişi tamamlıyoruz geleceğe hazırlanıyoruz belki de.
“YÜREĞİMİN ÜSTÜNDE KAR VAR”

Aşk, aşk olduğu için biz aşık olduk, aşk bizi bize verdiği için aşkın yanında içinde olduk ve aşk kaderimizi birleştireceği için aşkın içinde kaldık.
“BU KADERSE BİZ AŞKIN KADERİ OLMUŞTUK” VE AŞK BİZİM KADERİMİZ OLDU.

Yol ayrımı bu ya aşka inanır, sebep yaratmaktan vaz geçersin, ya da aşkın sebebi sen olursun.
“KADER YOL AYRIMINDA DİYEMEZSİN” dersen eğer
“BOYUN EĞERSİN GELECEĞE ” geçmişin tozu dumanına karıştığı anda yeni, yeni dumanlar olursun.
“ŞARTLANMAZSIN SEVGİYE, AŞKIN KURALI VARDIR, KURALSIZLIK TANIMAZ SEVGİ”. BEN SENİ ÇOK SEVMİŞTİM NE DEMEK?
Sevmek sevginin özü değil mi? Pişmanlık ise, neden yaşandı aşk?
Yanılmışım demek mi?
Boş versene sen. Kırk yıl bu, kırk yıllık kahve içimi gibi bu.

SONRA ÖFKE.
Olur mu öfke böyle?
Kendi ruhu ile anlaşamamak bu,
kendi kendini kurallarla yargılamak.
Evet, kaç kez seviyorum dedin bir düşünsene,
kaç kez ölürüm yoluna dedin,
gülümsedin sevgi için kendi kendine kırık aynalara?

Bilmez misin bir kırık ayna bir gülümsemeyi kaç kez tekrarlatır aynı anda.
Sevgi bu hiçbir şey yapamasan bile saçını kestirir insana.
ŞİİRLERLE TARİF EDİLİRKEN HEP EKSİK KALAN ÖYKÜYDÜ BU AŞK, ARKASI SADECE ÖFKE.

(Çandarlı)

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 14.6.2008 19:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Çandarlı; yaşamımın uzun bir dönemini bağladığım efsanelerle dolu saklı beldem. Öyküden şiir, şiirden öykü yaşadığım, anı toprağım... İyi ki varsın... ve iyi ki bu gün de varsın.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ali Kılıç
    Ali Kılıç

    YÜREĞİNE KALEMİNE EMEĞİNE SAĞLIK.

    Cevap Yaz
  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    OF…OF…Ve gene de OF…
    Körolası yüreğe “bir sevmeyi öğretemedim
    Yüreginize saglık Hüsamettin Sungur

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Yılmaz 4