Mevsimlerin insan bedenine yabancılaştığı zamanlardı,
Vücudun garip ifrazatları hastaneleri ağzına kadar dolduruyordu.
Yaşam standartları ince eleyip sık dokurken,
Ayakta kalmak için debelenen insanlar,
Sıcakta erimeye yüz tutmuş asfaltlarda ayak izleriyle karşılaşıyorlardı.
Ağzı açık kalmış çöp tenekelerinden aç ve baygın şekilde çıkmaya çalışan kediler,
Gözlerinin geceden kalan parıltısıyla insanları gündüzleri de dehşete düşürüyorlardı.
Zaman daha da kurak dakikalara bırakıyordu kendini yavaşça.
Halı yıkayan kadınları tarih kitaplarında,
Dünyanın sonun gelmesine katkıda bulunan insanlar olarak tanıyorduk.
Yaşını başını almış insanlarında,
Çocuk seslerine tahammül edemeyip pencerelerden kaplarla boca ettiği sular cabası,
Keza çoğu halı yıkayan kadınlardı ve suluydu hep şakaları
Halı yıkama zamanından kalmaydı çocukluğumuz.
Zor zamanlardı
Kolumuzda saatimiz olmamasına rağmen, güneşle saati bilebiliyorduk.
Yeni Türk Lirası başlangıcına alışmak gibi bir şeydi.
Kahvedeki ve cami avlusundaki yaşlı amcalar,
Ellerindeki bastonlarla saati tutturmaya çalışıyorlardı gölge yarımıyla
Girdikleri iddia sonucu ise asıl kazanan taraf kaybeden di doğruyu kazanmıştı.
Kayıt Tarihi : 30.7.2007 13:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!