İnanmıştı bu yiğitler
Türkleri kurtarmak için
Kırk kişi başında Kür Şad
Artık düşünsün şimdi Çin
Bir gece ansızın girdiler Çin sarayına
Kabus gibiydi onlar, korku saldılar krala
Duruyordu Kür Şad Ata, karanlık gecede
Sanki Mete Han vardı onun olduğu yerde
Savaşırken duruverdi Kür Şad, kısa bir an
Uçmağdan selam gönderiyordu Bumun Kağan
Kaçıyordu Çin kralı arkasına bakmadan
Kovalamaktaydı Kür Şad onu hiç durmadan
Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurlar
Biliyordu Kür Şad, Tengri'nin bir hikmeti var
Bagatur Türk çeriler ölümüne savaştı
"Gök girsin, kızıl çıksın!" çelikten kılıçları
Birbirleri ardına Şehit olurken Türkler
Kızıl tamuğu boyluyordu, ölen Çinliler
Tanrıdağ'dan aşağı, iner İlahi ışık
Açunun rengi sanki birbirine karışık
Kür Şad'ın yanında durmaktaydı bir Gökböri
Gök Tengri'ye varır cengin ölümcül sesleri
Alp Er Tunga'dan gelen asalet var kanında
Koskoca bir yüreği var, hemen sol yanında
Gök gürültüsü işte, yıkıyordu cihanı
İsyan ediyordu Çin'e Türklerin hakanı
Kür Şad birdenbire gece ortasına baktı
Biri geliyordu hızla... Atı bembeyazdı
Bilmemeye yer mi var? Bu yiğit: Attila'ydı
Kür Şad'a bir Çin değil ki, tabiat karşıydı
Güçler tükenmişti, uçmağdakiler ağlıyor
Türkler varolsun diye Gök Tengri güç bağlıyor
Kür Şad'ın yanındaki albız diyor ki ona:
"Unutulacak adın, gel savaşma boşuna!"
O çarpışır önde, öleciğini bilse de
Yüreklenir herkes, cesaret verir Türklere
Yağmur yağıyor bardaktan boşalırcasına
Atalarımız korku saldı Çin sarayına
Kür Şad artık anladı: Başaramayacaktı
Girdiler ahıra, atları kaçıracaktı
Öldürmüştü: Oradaki Çinli seyisleri
Atlara bindi: Yiğitlik timsali askeri
Yıkmışlardı vurunca: Büyükçe Çin Seddi'ni
İşte bu baturlar: Oğuz Han'ın yiğitleri
Yapacak bir şey yok başarısız oldu isyan
Ötüken için, geçmek gerek Vey Irmağı'ndan
Çin Seddi'ni delen at geçemedi nehirden
Ağırına gidince ölüverdi kederden
Ataları Kür Şad'ı çağırıyor uçmaktan
Çin ordusu göründü, geliyordu uzaktan
Yetişiverdi Çinliler kudurmuş it gibi
Ağlıyordu analar, sızlamıştı kalpleri
Kür Şad hemen çıkardı, kılıcını kınından
Ok, kılıç ve de mızrak; bir bir geçti yanından
Canı pahasına hiç, dönmemişti yolundan
Ne Çin'e eğildi ne yüz çevirdi budundan
Boyandı yiğit beden - kırmızıya - al kanla
Ölümle dirilenin işi olur mu canla?
Şehit olmuştu çeriler, tek kalmıştı Kür Şad
Yerleriniz uçmağ olsun, ruhlarınızsa şad
Yalnız kaldı Kür Şad, etrafta cansız bedenler
Karşısında bin Çinli... Çarpar oldu yürekler
Vurdu ayağını yere, yıkılmıştı cihan
Coşkunca Vey Irmağı'ndan kan akıyordu kan
Düşmüştü batur Kür Şad dizlerinin üstüne
Pusatı yetiyordu Çinlilerin hepsine
Türk ırkı diz çökmezdi, benzerdi yüce dağa
Yagıyı güldürür mü? Kalktı işte ayağa
Çin itleri şaşırıyor, Kür Şad ölmeyince...
Bu yüzden saldırıyorlar korkak ve haince
Takat kalmadı cihanı titreten bedende
Kanı aktı göl oldu kendi yere düşende
Şehit düşmüştü Kür Şad cansız yerde yatarken
Yağmur sanma! Göğün ağlaması yere düşen
Unutmadım ben seni kahraman atam Kür Şad
Hep hatırlanacak iye olduğun kutlu ad
Kırk yiğit o gece birbiri ardına soldu
Kırk yiğit eceli tadarak ölümsüz oldu
Nisan 2019
Cihan MaferKayıt Tarihi : 14.1.2022 16:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
19 Mayıs 639 yılında yağmurlu ve fırtınalı gecede Türk Budununu esaretten kurtarmak için 40 kişilik bir ihtilal birliğiyle Çin sarayına girip korku salan ve bu uğurda onurlu bir şekilde uçmağa giden Kür Şad ve onun 40 yiğit çerisinin aziz hatırasına... Allah rahmet eylesin, yerleri uçmağ olsun, tinleri şad olsun.
beğeni ile okudum
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OKSUN
TÜM YORUMLAR (1)